“Dünya üzerinde olup biten her şey üzerine görüş bildiren, fikri varmış gibi sanıları ile hareket eden, her konuda kendini uzman sanan bir ülke biliyor musunuz” şeklinde soracak olsam, yanıtının Türkiye olduğunu hemen bilirsiniz. Ülkemizde bir olgu ortaya çıkmasın. Hepimiz uzmanlara taş çıkartıyoruz. 1999’daki depremden sonra, hepimiz deprem uzmanı olduk. Şimdi de yıllardır söylentileri yeryüzüne sığmayıp artık gökyüzünü de kaplayan futbolda danışıklı dövüş konusunda konuşmayan kalmadı. Yasa, yönetmelik, polis raporları, bilirkişi görüşleri ve toplamda hukuku ilgilendiren konularda herkes ağzına geleni söylüyor, daha ilginci yazarak tarihe belge bırakıyor. Hukuk bir uzmanlık konusu değil midir? Peki, uzman kimdir?

Uzmanın sözlükteki karşılığı şöyle: Uzbilimi olan kimse, bir bilimde veya bir bilimin bir kolunda derin ve geniş bilgisi olan kimse. Osmanlıcası mütehassıs. İngilizcesi specialist, expert. Uzmanlara uzmanlık diplomasını üniversiteler verir. Hukukçular bir yana futbolda danışıklı döğüşün bir adli olay haline dönüşmesinden sonra, yazı yazan ben de dahil hangimiz konunun uzmanıyız? Hangimizin derinlemesine hukuk bilgisi var? Futbolda danışıklı dövüşün kötü olduğunu, etik olmadığını, sporsal ve insani değerleri örselediğini yazıp söylemek gazetecilerin, bu konuda sorgulananların sonunun ne olacağı da hukukçuların işi olmalıdır.

Gazetecilerin durumu anlaşılabilir. Sonuçta hukukçular ve emniyet görevlilerinden aldıkları bilgileri okurlarına ulaştırıyorlar. Peki, Aykut Kocaman bu işlere neden girer? Aykut Kocaman uzman mıdır? Uzmansa neyin uzmanıdır? Bir teknik direktörün öncelikli görevlerinden biri takımının başarım gücünü yükseltecek çalışmaları sistemli ve disiplinli bir şekilde yapmaktır. Kocaman ve ekibi bunun için Topuk Yaylası’na çıktı.

Gazeteci sorgulamak üzere Aykut Kocaman’a konuya ilişkin görüşlerini sorabilir. Futbola ilişkin çok dikkatli ve anlamlı iletiler veren Kocaman “Bu benim işim değil. Ben futbolun sahada oynanan yanıyla ilgilenirim. Adli olaylar hukukçuların işidir” diyemez mi? Bu çok mu zor?

Yıllar önce Samet Aybaba Trabzonspor Teknik Direktörü, Özkan Sümer ise kulüp başkanıydı. Aybaba bir maçtan sonra federasyonu eleştirmişti. Özkan Sümer ise ona, “Senin işin takımı teknik olarak yönetmek, başarılı kılmaktır. Federasyon ile ilgili konular bizim alanımıza girer” türünden ders niteliğinde uyarıda bulunmuştu. Herkes yerini, görevlerini, yapacaklarını ve konuşacaklarını bilse bütün bu karmaşık olaylar da başımıza gelmez, sadece Fenerbahçeliler değil hepimiz, tüm futbol dünyası derin bir üzüntü duymazdık...