Hükümet haklı olarak “zam” sözcüğünü yasakladı. Çünkü zaten bugüne kadar hiçbir şeye zam yapılmadığı halde birileri, daha doğrusu iç mihraklar zam zam zam diye tutturdular. Oysa yapılanlar basit fiyat ayarlamaları ve düzenlemelerdi. Son olarak kararname hükmünde bir karar çıkarılarak da “zam”la başlayan ve bazı çağrışımlara yol açan sözcükler yasaklandı. Zampara, zamane, zamir, zamk ve benzeri sözcükler artık uluorta kullanılmayacak. Haklılar. Çünkü “zam”la başlayan sözcükler ister istemez milletin aklına, doğalgaza, akaryakıtta, gıda maddelerine vesaireye yapılan ve yapılacak olan fiyat ayarlamalarını getiriyor.

DOSTUMUZ

Kore, Afganistan, Irak, Suriye; ABD buralara girdiğinde biz hiçbir zaman dostumuzu yalnız bırakmadık. Hadi diyelim ki Irak için parlamento izin vermedi, CHP bastırdı, Irak’ta işler biraz daha olumlu oldu. Ama Kore’de, Afganistan’da, Suriye’de verdiğimiz şehitlerin haddi hesabı yok. Pekii... buna karşılık USA bizi nasıl görüyor?.. Örneğin Recep Tayyip Erdoğan seçildiğinde ne demişlerdi o, delikten süpürüp atma meselesinde?.. Yıllar yıllar önce Celal İnce adlı şarkıcımız Amerika’ya yerleşti. İki şarkı yaptı Türkçe. Biri “Pır pır pır Leyiii” adlı kovboy şarkısı, diğeri de yine kendi bestesi olan: “Amerika Amerika, Türkler dünya durdukça, beraberdir seninle hürriyet savaşında.” Ne hürriyeti, ne savaşı belli değil. Ben hâlâ bu ülke ile aramızdaki dostluğu anlamış değilimdir. NATO’ya girmemiz, Kore’ye asker göndermemiz, büyükelçimiz vefat ettiğinde Missouri gemisiyle ülkemize cenazesinin getirilişi anısına basılan madalyonlar… 

Genelevleri ile meşhur “Abanoz Sokağı”nın badana ile boyanıp Amerikalı askerlere hazırlanışı ve içeriye Türklerin alınmaması… Yani biz, dostları her türlü mutlu etmişiz ama onlar parasını peşin aldıkları uçaklarımızı bile bize vermiyorlar… Bizim koskoca cumhurbaşkanımızı “Servetini açıklarım haa!” diye tehdit bile ettiler. Nedir bizim bu Rus salatası iken bir gecede adı “Amerikan salatası” olan kadim dostumuzdan çektiğimiz yahu?

GÖBELS TAKTİĞİ

Hitler’in propaganda bakanı Göbels Bey, istila ettikleri ülkelerde insanlara nasıl eziyet ettiklerini filme çektiriyor, işgal etmeye hazırlandıkları ülkelerin sinemalarında bu filmleri gösteriyorlardı. Yani açıkça: “Direnmeyin, bizden korkun, sizin de başınıza bunlar gelecek” demek istiyorlardı. Fakat o korkutma politikası gün geldi korkutanı da korkuttu ve Hitler ne oldu biliyorsunuz...