Hasandağı Arpalıktır...

18 Ağustos 2014 Pazartesi

Seçimlerin üzerinden bir hafta geçti. İlk aşamadaki sıcak değerlendirmelerin yerini gerçekler aldı.
CHP’de 2015 seçimlerine giderken bir “kurultay yenilenmesi” gündeme geldi. Bu konu doğal olarak daha çok yazı kaldıracak hacimde. HDP’de ise kamuoyundan esen olumlu rüzgârlarında da getirdiği bir rahatlık ve özgüven var. Ancak “ana hedef” dikkate alındığında bu seçimlerden HDP’nin de çıkarması gereken dersler var.
Yerel seçimler bir kenara konursa HDP Selahattin Demirtaş liderliğinde ilk kez baraj sorununun olmadığı bir seçime katıldı. Hedef de partinin varlığını tüm Türkiye’de hissettirmesi, böylece pazarlık gücünü artırması, yüzde 10 barajını geçerek 2015 mesajı verilmesiydi. Bu anlamda seçmen HDP’yi barajın hemen altında tutarak şu mesajı verdi: Arkadaş, Türkiye partisi olmak istemeni olumlu karşılıyorum ama, bunun için biraz daha çaba harcamalısın.
HDP’nin bu mesajı alması, Türkiye’nin tüm bölgelerine hitap etmek için yeni politikalar üretmesi iç barışımız için olumludur.

***

AKP’de ise Erdoğan’ın Köşk’e çıkmasıyla birlikte parti içindeki yeni güç merkezleri gün ışığına çıktı. Daha doğru anlatımla, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı süreci için önceden yaptığı hazırlığın ne ölçüde yaşama geçeceği tartışma konusu.
Herkesin kolayca öngördüğü gibi Erdoğan’ın balkon konuşması bir balkon süsü olarak orada kaldı. Kimse yaşama geçmesini beklemiyordu, öyle oldu. Daha koltuğa oturmadan sadece iktidarı değil, muhalefeti de şekillendireceğini ilan etti.
Anayasa gereği cumhurbaşkanı seçildikten sonra öteki görevlerinden istifa etmesi gerektiğini anımsatanlara da kendi üslubuna uyan bir yanıt verdi. Anayasanın 104. maddesine göre devlet kurumları arasındaki uyumu gözetleme sorumluluğunda olan cumhurbaşkanı, öyle anlaşılıyor ki bunu şöyle yaşama geçirmek isteyecek:
Herkes bana uyacak... Böylece büyük bir uyum gerçekleşmiş olacak!

***

Erdoğan’ın tüm devlet kurumlarının ve Türkiye’nin kendisine uymasını istemeden önce partisini istediği gibi düzenlemesi gerekiyor. Bunun zorlukları daha ilk günden kendisini gösterdi.
Yüzde 51.7 elbette cumhurbaşkanı olabilmek için yeterli bir oy oranı. Ancak bu oran partinin geleceğini tümüyle istediği gibi düzenlemeye yeterli değil. AKP’nin kamuoyu araştırma ve oluşturma şirketlerinin de paylaştığı gerçek o ki, AKP oylarıyla Erdoğan oyları tam örtüşmüyor. Erdoğan’ın adı partinin adının önünde. İşte bu beklentiye dayalı olarak 10 Ağustos’ta oyların yüzde 56-58 düzeyinde olması planlanmıştı. Aslında kamuoyu oluşturma şirketleri de bunu bulduklarını söylemişlerdi ama, olmadı.
Erdoğan bugünden çok Haziran 2015’te yapılacak genel seçimleri hesaba katarak adım atmak zorunda. AKP’nin alacağı oy, kendisinin Çankaya’daki kalan 4 yılını biçimlendirecek.
İlk günden görünen şu: Kevgire dönen anayasayı istediği şekilde yorumlayıp siyaset yapma sahasını genişletecek. Genel seçimden de “anayasa benim” diyeceği bir güçle çıkmak isteyecek.
Bugün için iktidar pastası, herkesi etrafında toplayacak büyüklükte...
Yakın gelecekte ne olur?
Böylesi durumlar için Anadolu’da söylenen güzel bir tekerleme vardır:
Hasandağı arpalıktır; eğer saban girer ise...
Her derede bir değirmen; eğer suyu gelir ise...
Her kümesten bir tavuk; eğer köylü verir ise...
Güzel gidiş bu gidiş; eğer sonu gelir ise...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları