Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Büyüme Yelkenine Rüzgâr Kalmadı
Bu yılın ilk yarısında, yani iki çeyreğinin ortalaması olarak büyüme yüzde 3 gerçekleşti. Geçen yıl yüzde 10.5, önceki yıl yüzde 11.4 idi. Önemli bir gerileme. Küresel krizin patlak verdiği 2008 sonlarından krizin Türkiye’yi derinden etkilediği 2009 ortalarına kadar gemi müthiş su almıştı ve ekonomi yüzde 11.5 daralmıştı. Kaçan sıcak paranın geri gelişi, kamu maliyesinin ekonomi çarklarını çevirmek için seferber edilmesiyle 2009’un ikinci yarısında devrilen vagon yeniden rayına oturtulmuş ve akan dış kaynak ile büyüme sürdürülmüştü. Ancak akan dış kaynağın çığ gibi büyüttüğü ithalat eşliğindeydi büyüme ve sonunda devasa bir döviz açığı, yani cari açık da üretiyordu. 2011 sonunda milli gelirin yüzde 10’unu aşarak dünya rekortmeni bir cari açık sahibiydi Türkiye. Bunun üzerine büyümede hedef yıllık yüzde 4’e kadar çekildi. Yılın ortasında elde edilen sonuç da bunun 1 puan altında… Bundan sonra ne olacak?
\n***
\nBüyümenin yelkenini şişiren rüzgârların durumu üstünden gidersek eldeki imkân ve imkânsızlıkları görebiliriz. 2009 krizinden büyümeye ve oradan bugünkü durgunluğa gelinceye kadar büyümenin ana rüzgârının iç dinamikler, yani iç tüketim ve yatırım harcamaları olduğunu görüyoruz, ihracat çok geri planda. İlk elde milli gelirin üçte ikisini oluşturan özel tüketimin yani hanelerin, ailelerin, bireylerin tüketiminin bu yıl hız kesip hatta gerilediğini gözlüyoruz. Son iki yılın büyümesine, tüketici kredileri kullanarak, kredi kartının limitlerini zorlayarak konut satın almalar, otomotiv, beyaz eşya almalar, yenilemeler, seyahatler ve diğer harcamalarla katkıda bulunan ailelerin bu yıl frene bastıkları, harcamaları artırmak bir yana azaltmaya giriştikleri gözleniyor. Aile bütçelerinde ağırlığı yüzde 35-40 arasında değişen gıdanın tüketiminde artış yüzde yarımın altında kalmış. En çok kısılan harcamalar giyimde ve otomotiv dahil olmak üzere ulaşım, haberleşmede. Yani büyümenin ana rüzgârlarından biri stop etmiş durumda ve bunun yılın devamında sürme ihtimali bir hayli düşük görünüyor. Ailelerin borç yükü, özel harcamaya dayalı büyüme önünde önemli bir engel. Tüketici kredileri, kredi kartı harcamaları, TOKİ taksitleri vs. ile hane borçları, hane gelirlerinin yarısını aşmış bile… Borcun borçla kapatıldığı bir dönemde özellikle alt-orta sınıf aile harcamalarından büyümeye hayır yok…
\n\n\n\n\n\n\n\n\n\n\n\n\n\n\n\n\n\n\n\nBüyümenin diğer bir rüzgârı devlet harcamalarından. 2009 krizinde bile azalmayan kamu harcamaları, 2011’de hızla artmıştı, bu yılın ilk yarısında da artışı yüzde 5 dolayında. Bu yıl kamuya yeni personel girişi olunca, toplam maaş harcamaları da arttı. Devlete mal ve hizmet alımında da elini sakınmıyor AKP iktidarı. Bütçe bugüne kadar buna imkân tanıyordu. Hiçbir ciddi muhalefetle karşılaşmadan toplanan insafsız dolaylı vergiler, özelleştirme gelirleri, hatta işsizlik sigortası fonlarının hovardaca kullanılması, AKP iktidarına dingin bir bütçe bahşetmişti. O sayede harcamalar artırılıyordu. Ama o bütçe de su almaya başladı. Güvenilen dağa kar yağıyor. Giderler gelirleri çoktan aştı ve bütçe hızla açık vermeye başladı. Bu dağdan büyümeye daha fazla esinti artık çok kolay değil.
\n***
\nMilli gelirin dörtte birine ulaşan yatırımlar, özellikle özel sektör yatırımları, son 2 yılda büyümenin yelkenlerini şişiren önemli bir rüzgârdı. Başta İstanbul’a olmak üzere, dikilen gökdelenler, AVM’ler, konut siteleri vb. inşaat üstünden önemli bir yatırım harcaması yaşattı. Kimi hizmet ve sanayi yatırımları da inşaata eşlik etti. Ancak 2012’ye gelince bu rüzgârın da kesildiğini gözlemliyoruz. Özel sektör ağırlıklı yatırımlar artmak bir yana bu yılın ilk yarısında yüzde 3’ün üstünde gerileyince bu kanattan rüzgârın yeniden esmesi de artık kolay görünmüyor.
\nGeliyoruz büyümenin dış rüzgârına, yani ihracattan gelen enerjiye… Temelde iç pazara dayalı olan Türkiye ekonomisinin ürettiklerinden dışarıya satabildiği mal ve hizmet fazla değil ve her geçen gün rekabette biraz daha zorlanıyor ihracatçılar. Düşük kur politikası, başıboş ithalatın yıkıcı etkisi ve daha birçok nedenle ihracat tık nefes… AB’deki bütün daralma zorluklarını, Ortadoğu ve BDT pazarlarından telafi etme hamleleriyle ihracat, bu yılın ilk yarısının sürükleyici rüzgârı gibi göründü, ama o kadar. Bunu daha fazla yapabilmesi kolay değil.
\nAilelerin, borç yükleri nedeniyle de özel tüketimlerini daraltmaları, devlet bütçesinin su almaya başlaması nedeniyle kamu maliyesinde artan ihtiyat, yatırımın yükünü tutmuş olması ve mola vermesi, ihracatın da dört bir yandan kuşatılması, büyümenin önündeki engeller… Bu yılın ikinci yarısında ve 2013’te büyümede ciddi sorunlar yaşanacağa benzer. Mevcut paradigma ile gemi bu kadar yol alabiliyor. Bundan sonrasında geminin neyle yürütüleceği bilinmez ama lafla peynir gemisinin yürümeyeceği açık…
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- ‘Toprak bütünlüğü’ masalı ve Suriye: İmkânsız bir ülke