Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Merhamet TanrıçasıKrizlerde Toz Olur...
Kuraldır, büyük krizlerde ülke sermayedarları, küresel şirketler, ülkeler ve ülke blokları arasında güç dağılımı yeniden belirlenir. Kriz dönemleri, Karl Marx’ın deyişiyle, sadece kapitalistlerin emekçileri daha beter mülksüzleştirip sömürdükleri dönemler değildir; aynı zamanda, “Kapitalistlerin kapitalistler tarafından mülksüzleştirildikleri” dönemlerdir. Bu öngörünün haklılığı, içinden geçtiğimiz dönemde bir kez daha görülüyor, yakın gelecekte daha açık görülecektir.
\nKrizleri, çalışan sınıflar yaratmaz. Kriz, sistemiktir. Yani, kapitalistlerin kâr ve sermaye birikimi tutkularından kaynaklanır. Bu tutku, kapitalizmi, piyasayı temize çıkarmak isteyenler tarafından, küçük bir azınlığın şımarıklığına, politikacıların da buna göz yummalarına bağlanır ama pek öyle arızi, öznel, “ahlaki” şeyler değildir. Kapitalizmin, belli bir sermaye birikimi düzeyinde, sıradan kârlarla yetinmesi söz konusu olamaz. O sermaye düzeyine uygun kâr oranına ulaşmazsa krize girer. Finans balonları ile geldiğimiz yerin öyküsü aslında budur. Bugün, yeni balonların peşindedir hâlâ finans sermayesi. Yeniden bir sermaye birikimi yatağı arayışı içindedir. Bu arayış, birikim çöplüğündeki birtakım horozların kafalarının koparılmasını, çöplükten uzaklaştırılmasını da gerektirir. Bunun piyasadaki tercümesi, şirket iflasları, zayıf düşenlerin yenilip yutulması, ele geçirilmesidir. Kayganlaşan zeminde yeni işbirliklerine gidilmesi, yeni saflaşmalar yaratılmasıdır. (Mergers & Acquisitions)
\nFirma düzeyinden ülke düzeyine hatta ülke birlikleri düzeyine geçersek bunun tercümesi, yeni blokların (BRIC gibi) oluşması, eskiyenlerin, uyumsuzların dağılması (Avro alanı, AB gibi), yeni güç dengeleri ile nüfuz alanlarının yeniden paylaşılması, hammadde kaynaklarının, pazarların yeniden paylaşılması, bunun için gerekirse savaşların çıkarılmasıdır. Savaşla, silah endüstrisine talep yaratılması, varlıkların yıkımlarla değersizleştirilmesi, yeni tesislere, bina inşasına alan açılması, talep yaratılmasıdır. Kısacası, kriz dönemlerinde “Merhamet Tanrıçası” ortalıktan toz olur, gücü yeten yetene…
\n***
\nKriz döneminde alevlenen filler savaşında bu ifade ettiklerimiz, tek tek ülkelerde, blok içlerinde -Avro alanında-, küresel düzeyde yaşanıyor. ABD’de, İngiltere’de bankalar battı, bankalar kurtarıldı. Batanlar, ayakta kalanlara yem oldu bir yandan. Yangını yatıştırma operasyonları için kullanılan kamu kaynakları 16 trilyon doları aştı. Can simitlerinin faturası, bütçe üstünden vergi mükelleflerine çıkarıldı, çıkarılmaya devam ediyor… Krizde ekonomiler büyüyemeyince ya da küçülünce, bundan halk sınıfları işsizlik, yoksulluk olarak nasiplerini alırken küçük, orta ya da zayıf düşmüş büyük firma ve bankalar da daha güçlülere -yerli ya da yabancı fark etmez- yem olur, tasfiyeye uğrarlar.
\nBu genel doğrular optiğinden günümüzün küresel kapitalizminde olanlara bakarsak, çok şeyin değiştiğini görürüz. Dünyanın en büyük firmalarının son yıllardaki sıralanmalarına bakın. Artık ilk sıralarda ABD, AB, Japonya firmalarından çok, Çin, Hindistan, Brezilya, Rusya, G.Kore gibi “yükselen” ülkelere ait firmaları, bankaları görüyoruz. Bunların bir kısmı “devlet firması, devlet bankası”. Ama ne gam!..
\n***
\nKüresel kriz literatürüne giren kavramlardan biri de ülkelerin iflası. En çok da Yunanistan’a gönderme yapılıyor. Ülkeler şirket değil ki iflas etsin. Yunan zenginleri çoktan servetlerini ülke dışına, İsviçre bankalarına çıkardılar. Önlemlerini aldılar. Yunanistan son 3 yılda yüzde 15’ten fazla küçüldü. Asıl sıkıntıyı, artan işsizlik ve yoksullukla alt-orta sınıftan Yunanistan halkları yaşıyor.
\nYunanistan, büyük bir kamu borç krizi içinde ve borcunu borçla kapatmak için yeni krediler, kolaylıklar istiyor. Kreditörler, IMF, Almanya’nın yönlendirdiği Avrupa Merkez Bankası gibi kurumlar, Papademos hükümetine şartlar koşuyor ve kemer sıkıcı programlar dayatıyorlar. Bunları yerine getiremezse Yunanistan hükümeti, borçlarını ödeyemeyeceğini, belki ileri giderek, Avro’dan çıktığını ilan edecek. Alacaklılar, ya batan kredilerinin üstüne bir bardak su içerler ya da umutlu-umutsuz, uluslararası hukuku işleterek Yunan kamu mallarına haciz işlemleri başlatırlar. Devlet borcu batağına saplanan Osmanlı’ya dayatılan Düyun-u Umumiye mekanizması bu devirde Yunanistan’da işletilebilir mi? Kolay değil.
\nKurtlukta düşeni yemek kanundur. Devir, yenme-yenilme, kıyam devri. Kapitalizmin kuralı bu. Ömrünü uzatabilmek için güçlü, zayıfı bertaraf edecek. Kâğıtlar yeniden karılıyor poker masasında. Güçler yeniden belirleniyor...
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Restoranlarda 'harcama limiti' uygulaması başladı
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Erdoğan'dan Suriyeliler açıklaması