Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Hollywood İşkenceyi Aklıyor

15 Ocak 2013 Salı

Vietnamda gördüğüm en etkileyici mekânlardan biri, Saygondaki Savaş Kalıntıları Müzesiidi.

Müzenin orijinal adının Savaş Suçları Müzesiolduğu söylenmişti.

Gel zaman git zaman Vietnamın en önemli ticaret partnerlerinden birine dönüşen ABD baskısıyla müzenin adındaki savaş suçlarıibaresi kaldırılmış ve ismi Savaş Kalıntıları Müzesineçevrilmişti.

Vietnamı dümdüz eden dev Chinook helikopterlerininbulunduğu bir bahçeden giriliyordu müzeye. Sonra içeride, savaşın bıraktığı acılar çeşitli belgeleriyle anlatılıyordu.

Amerikalıların waterboardingtabir ettikleri işkence yöntemini ilk kez burada Vietnamda kullanmış olduklarını, bu müzede öğrenmiştim. Camlar ardındaki fotoğraflarda, birbirine bağlı halde sorguya götürülen tutsak Vietnamlıların görüntüleri vardı. Bu tutsaklara ardından, feci boğulma duygusu yaratan waterboardingsisteminin uygulandığı belirtiliyordu

İngiliz düşünür Bertrand Russellın Vietnam Savaşı yıllarında kurduğu Russell mahkemelerinde”, ABDnin bu gerekçelerle savaş suçu uygulamaklasorumlu tutulduğunu burada öğrenmiştim.

Hollywoodun polemik yaratan son filmi Zero Dark Thirtyyi izlerken, işte sürekli olarak Vietnamın bu ünlü Savaş Suçları Müzesini hatırladım

El Kaide tutsaklarına waterboardingusulü işkence uygulayan sahnelerle açılan ve Usame bin Ladinin yakalanışını anlatan Zero Dark Thirtynin başrol oyuncusu Jessica Chastain Altın Küreyi aldı. Film Oscara da aday.

Şoke edici film

Irak savaşını konu alan bir öncekiÖlümcül Tuzakfilmiyle Oscara layık görülen ilk kadın yönetmenunvanını kazanan Kathryn Bigelowun bu yeni yapıtını, İspanyada yakaladım. Ve hemen bir bilet alıp sinemaya girdim. Filmin bende beklemediğim oranda tedirginlik yarattığını söylemem lazım

Bin Ladin avında Amerikalıların kullandığı hukuk dışı yöntemleri bu filmle keşfetmiyoruz. 11 Eylül zanlılarını sorgulamak için ABD dışında kurulan gizli CIA kampları ve hapishanelerinin varlığını da öteden beri biliyoruz. Bu kamplarda işlenen işkence suçlarından ve insan hakları ihlallerinden de haberdarız

Ancak kendi adıma ben, bu insanlık suçlarının hangi oranda meşruiyet kazandığından ve içselleştirildiğinden yeterince haberdar olmadığımı öğrendim. Zero Dark Thirtyyi izlerken tedirgin olduğum şey bu çıplak gerçeğin ayırdına varmak oldu...

Türkiyede şubat başı vizyona girmesi beklenen film, işkencenin pervasız teşhiriyle başlıyor. 40 dakika süren işkence sahnelerinde Hollywoodun el üstünde tuttuğu kadın yönetmen Kathryn Bigelow, hiçbir eleştirel tavır almadığı gibi, meseleyi, Bin Ladinin yakalanması uğruna göze alınması gereken bir zorunlu tatsızlıkmış gibi sunuyor.

Paradigma değişikliği

İnsan hakları ihlalleri ve işkencenin meşruiyetindeki bu tarihi perspektif değişikliğinin kayda geçirilmesi gereken önemli bir kilometre taşı olduğunu düşünüyorum.

Hollywood yapımları dahil, işkenceye şimdiye değin yol kazasıgözlüğüyle bakan hiçbir film izlememiştim. Yaşamım boyunca gördüğüm filmlerde, izleyici olarak işkenceciyle değil, hep işkence görenle empati kurup, bu insanlık ayıbını lanetlememiz beklendi.

Zero Dark Thirty”, işkence görenle değil, izleyicinin işkence yapanla empati kurmasını şartlayan bir film...

Filmde olumlananbaşkahraman” -CIA görevlisi!- Maya/Jessica Chastain, işkencecilerin patroniçesi rolünde. Altın Küre işte şimdi böyle bir rolü kutsuyor. Kathryn Bigelow yapıtı bir de Oscarla taçlandırılırsa, hukuk devletini hiçe sayan bu paradigma değişikliği Hollywood katında en üst perdeden yüceltilmiş olacak.

Vietnam Savaşı yıllarında, yüz kızartıcı sayılan, üstü örtülüp saklanmak istenensavaş suçları”; artık savaş suçusayılmadığı gibi Zero Dark Thirtyde olduğu gibi bir kahramanlık öyküsü gibi anlatılıyor.

ABDde Noel üstü vizyona girdiğinden beri tartışılagelen filmdeki bu çarpıcı paradigma değişikliği Occupy Wall Streethareketi öncülerinden aktivist Naomi Wolfun da tepkisini aldı. Wolf ocak başında kaleme aldığı bir açık mektupta, yönetmen Kathryn Bigelowu kınadı ve bu kadın yönetmeni, Hitler döneminin gene bir kadın olan ünlü propaganda sinemacısı Leni Riefenstahle benzetti.

Ancak devran döndü. Nazi propagandacısı Riefenstahlin foyası ortaya çıktı. Bir gün senin de ne olduğun anlaşılacak!sözüyle Bigelowa ayar veren Wolf;Guardianda yayımlanan mektubunda Girişmiş olduğun ahlaksız tavizin nedeni savunma bakanlığından film için sağladığın mali destekler olmasın? Film sanayisini bilen dostlarım, militarist mesajı yüksek filmlerin, çok daha kolay destek bulduğunu söylüyordiyor.

Bigelowun özetleembedded bir yönetmenolduğu iddia ediliyor.

Embedded gazeteciliğin ardından, sıra şimdi de artık Hollywoodun embedded yönetmenlerinde”...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘Belle Époque’ bitti 8 Aralık 2024
Trump, Musk ve Zweig 1 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları