Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Hugo Rafael Chávez Frías
Venezüella’nın Sabaneta kentinde 28 Temmuz 1954’te işçi bir ailenin evladı olarak doğan Hugo Rafael Chávez Frías, sosyalizmi savunduğu siyasal yaşamında kapitalizme hizmet eden güçlü rakiplerini defalarca yenmesine rağmen amansız hastalığını yenemedi.
“Yaşarken efsaneleşen” devrimci devlet başkanı 5 Mart’ta vatanına, tüm Latin Amerika halklarına ve insanlığa veda ettiğinde, 21’inci yy’ın başlarındaki en anlamlı “umut”ları dünya halklarına armağan ediyordu...
Chávez neyin umuduydu?
Elbette ki öncelikle emperyalizmi yenmenin ve “küreselleşme” denilen “günümüz sömürgeciliği”yle baş edebilmenin...
Özgeçmişine bakanlar, Venezüella Birleşik Sosyalist Partisi’nin liderliğinden devlet başkanlığına yükselmesindeki en etkili özelliğinin, sadece sosyalizmi savunması değil, aynı zamanda “güvenilir” ve “devrimci” kişiliğinin olduğunu da görmüşlerdir.
Yani Hugo Chávez, söylemiyle yaşamı, söylevleriyle uygulamaları çelişmeyen bir siyasetçi olmanın, kimilerine göre “mucizevi” başarılarını kanıtlayarak herkesin gönlünde yer etti.
Tarih yazdı
Peki, neden mucizeviydi?
Emperyalizmin adeta yeni tanımı olan “neo-liberalizm”in kolay kolay yıkılamayacağına öylesine yaygın bir inanış var ki, Chavez’in başarılarının “normal” sayılamayacağı da aynı inanışın öncelikli sözleri arasında...
Dahası, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla “sosyalizm rüyası bitti” diyen dönekler ile kapitalizm yağdanlıklarının yine Chávez için “romantik sosyalist” demeleri de Venezüella’da mucize değil, “tarih” yazıldığını gizlemenin ya da görmezden gelmenin ürünü değil mi?
Siyasal düşünceleri genç bir “subay”ken oluşan, ülkesindeki yoksulluk ve geriliğin yok edilmesi için önkoşulun ABD’ye ve tüm emperyalistlere bağımlılıktan kurtulmak olduğunu gören, bu nedenle Carlos Andrés Pérez başkanlığındaki dışa bağımlı hükümeti devirmek için “Bolivarcı Devrim Hareketi”ni kuran Chávez, özel yaşamında belki romantikti ama siyasal kavgasında sonuna kadar “gerçekçi”ydi.
Nitekim destanlaşan kavgasını halkıyla kucaklaşarak sürdürdüğü için 1998’de seçilmiş; sosyalist hedeflerini gözeten yeni anayasasıyla 2000’de yeniden en fazla oyu almıştı... Toplumcu bir düzen için kooperatifleşme, tarım emekçilerinin verimli arazilere kavuşturulduğu toprak reformu ve ulusal ekonominin esenliği için önemli sanayi tesislerini kamulaştırma gibi uygulamalarıyla da, -kendi deyimiyle- “21. yüzyıl sosyalizmi”nin önemli adımlarını atmayı başarmıştı.
Chavez, bütün bunların yanı sıra halkın desteği sayesinde 2006’da üçüncü kez, 2012’de de dördüncü kez devlet başkanı oldu. Ölümünden önce şunları söylemişti; “Halkımızı sindiren tüm zincirleri, açlık, yoksulluk ve sömürgecilik zincirini kırmadan istirahata çekilmeyeceğiz. Ya bu ülke özgür bir ülke olacak, ya da onu özgürleştirmeye çabalarken öleceğiz...”
Ne diyelim? Dünya halkları olarak kuşaktan kuşağa başımız sağ olsun...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama