Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
80. yıldönümünde hâlâ aydınlık: Köy enstitüleri
Prof. Dr. Kemal KOCABAŞ
1923-1946 “Devrimci Cumhuriyet Dönemi”, eğitim ve kültür dünyasında toplumu ortaçağdan, yeni çağa taşımak adına yoğun arayışların yaşandığı ve hayata geçtiği dönemin adıdır. Mustafa Necati dönemi ve Dr. Reşit Galip dönemi de çok önemli eğitim-kültür atılımların yapıldığı yıllardır. 1936 yılının Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan’dır ve 40 bin köyün 35 bini okulsuz ve öğretmensizdir, Cumhuriyet çare aramaktadır.
Mustafa Kemal, askerliğini başarıyla yapmış köy kökenli çavuş ve onbaşıların altı aylık kurslardan geçirilerek “eğitmen öğretmen” olarak yetiştirilmesi önerisini yapar. Bu proje Köy Enstitülerine giden yolculukta çok önemli bir kilometre taşıdır. Tonguç’un köy incelemeleri ve gözlemleri sonrası 11.06.1937’de TBMM’de kabul edilen ve Resmi Gazete’de 3639 No ile yayımlanan Köy Eğitmenler Yasası’nın ilk maddesi “Nüfusları öğretmen gönderilmesine elverişli olmayan köylerin öğretim ve eğitim işlerini görmek, ziraat işlerinin fennî bir şekilde yapılması için köylülere rehberlik etmek üzere köy eğitmenleri istihdam edilir” şeklindedir.
Yasanın birinci maddesinden anlaşılacağı gibi eğitmen öğretmenden eğitim öğretim hizmetleri dışında modern tarım ve hayvancılığı da köye taşıması da beklenilmektedir.
‘Taklit değil, Türkçe buluş’
1938’in Milli Eğitim Bakanı HasanÂli Yücel, bakanlığın tüm basamaklarında görev yapmış felsefe eğitimi almış ve Mustafa Kemal’i çok iyi anlayan bir eğitim ve kültür adamıdır. İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç, dönemin tüm düşünürlerin eğitime bakışlarını ve uygulamalarını Türkiye koşullarına sentezleyen kuramcı ve uygulayıcıdır.
Tonguç emeği ile şekillenen Eğitmen Kursları, Köy Öğretmen Okulları deneyimleri ardından 17 Nisan 1940 tarihinde Köy Enstitüleri Yasası TBMM’de kabul edilir. Yücel, TBMM’nde yaptığı konuşmada enstitüleri “Köy Enstitüleri ilkesi, bu pratik ilke tamamıyla bizimdir. Taklit değildir, Türkçe buluştur” ifadeleri ile tanımlar. Yasanın birinci maddesi “Köy öğretmeni ve köye yarayan diğer meslek erbabını yetiştirmek üzere tarım işlerine elverişli arazisi bulunan yerlerde, Milli Eğitim Bakanlığı’nca Köy Enstitüleri açılır” ile ifade edilir.
Görüldüğü gibi amaç yine köye sadece öğretmen değil, köye yarayan diğer meslek erbabını yetiştirmektir. 1940-1947 kuruluş süreci sonrası ülkedeki siyasal iklimin değişimi ile Yücel ve Tonguç görevlerinden ayrılmış ve enstitülerin özgün kazanımları tek tek terk edilmiştir. 1950 yılında karma eğitime son verilmiş ve Köy Enstitüleri 1954 yılında ilköğretmen okullarına dönüştürülmüştür.
Kazanımı çok
Köy Enstitüleri, nüfusun yüzde seksen beşinin köyde ortaçağ koşullarında yaşadığı, okuma yazma oranının çok düşük olduğu köylere uygarlığı, teknolojiyi ve aydınlanma düşüncesini, “eğitim hakkını” köyün kendi çocuklarıyla taşımayı amaçlamıştır.
Enstitü düşüncesi bu anlamda ilerici, hümanist bir Tonguç tasarımıdır. Kuruluşunun 80. yılında Köy Enstitüleri düşünsel olarak günümüzün arayışlarında “eğitim hakkı, nitelikli eğitim ve insanlaşma, özgürleşme, toplumsallaşma” penceresinden zengin bir deneyim olmaya devam etmektedir. Türkiye, aydınlık geleceğini eğitim alanında yapacağı reformlarla gerçekleşecektir. Bu eğitim reformunda temel amaç, akıl ve bilimin rehberliğinde, evrensel pedagojinin kazanımlarıyla ülkenin tüm çocuklarına “nitelikli eğitim” vermektir.
Bu arayışta en önemli referans, Köy Enstitülerinin “insan, sanat, demokrasi” merkezli eğitim sistemidir. Günümüzde ilerici siyaset kurumunun ve yerel yönetimlerdeki dostlarımız kent varoşları ve kırsalda eğitim hakkından yararlanamayan toplum kesimleri için enstitü düşüncesinden esinlenecekleri pek çok kazanımın olduğu açıktır.
Anılarına saygıyla
Yerel yönetimlerin, içinde bulunduğumuz ülke koşullarında eğitim sorunlarını gündemlerine almaları artık bir zorunluluğa dönüşmüştür. Ayrıca siyasal iktidar olmaya hedef alan siyaset kurumu enstitülerin güncel karşılığı olacak şekilde “Kent Enstitüleri” veya “Meslek Enstitüleri” gibi adlarla büyük kent çeperlerinde ve kırsal bölgelerde çocuklarımızın tüm boyutlarıyla gelişimini sağlayan “yeni okul” projeksiyonunu mutlaka gündemlerine alacaklardır.
Tüm bu uygulamaları yaparken enstitü düşüncesinin düşünsel temellerini, özünü kaybetmemek ve enstitü düşüncesini piyasanın reklam aracına dönüştürmemek esas olmalıdır.
Köy Enstitülerinin 80. kuruluş yıldönümünde, bizlere enstitü aydınlığını armağan eden kurucuları Yücel, Tonguç ve 17 bin 300 Köy Enstitülü eğitimci kahramanının anılarına saygıyla...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- ‘Toprak bütünlüğü’ masalı ve Suriye: İmkânsız bir ülke