Arıtma ve metro kimin görevi?
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Arıtma ve metro kimin görevi?

23.12.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Murat karayalçın

Eski Dışişleri Bakanı 

Eski Başbakan Yardımcısı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), önceki yönetim tarafından projelendirilmiş bir arıtma tesisinin yapımından vazgeçti, ihaleyi de iptal etti. İBB-İSKİ 13 Kasım tarihinde gazetelere verdiği ilanda, 1.5 milyar TL büyüklüğündeki ihaleyi neden iptal ettiğini, İTÜ’nün hocalarından da alınan değerlendirmelerin ışığında doyurucu bir biçimde açıkladı. Buna izleyebildiğim kadarıyla önceki belediye yönetiminden bir tepki gelmedi; tepkiyi, 15 Kasım günlü gazetelerde çıkan “Bakanlık olarak gerekirse resen yaparız” şeklindeki demeci ile Çevre ve Şehircilik Bakanı verdi.

Benzer bir gelişme, arıtma tesisi kadar basına yansımasa da, Ankara da metronun havaalanı bağlantısı için yaşandı. Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, göreve geldikten bir süre sonra basına havaalanı metrosu için kaynak arayışı içinde olduklarını söylemişti. Ancak Ulaştırma ve Altyapı Bakanı, 14 Kasım günü Hürriyet gazetesinin Ankara Ek’ine, “Başkentlilerin merakla bekledikleri Esenboğa metrosunun” ihalesinin 2020 yılında yapılacağını, bunun için İspanyollarla kredi görüşmelerinin yapılmakta olduğu demecini verdi. 

Aslında gayet açık

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde kentlerde arıtma tesisleri yapmak, metro inşa etmek, merkezi yönetimin mi yoksa belediyenin mi görevidir? Aslında soruyu, bu gelişmeler nedeniyle zorunlu olarak soruyorum. Yoksa görevin kimde olduğu gayet açıktır. Anayasanın 127. maddesine göre bu konudaki ölçü “mahalli müşterek ihtiyaçlar”dır. Yani bir kamu hizmeti “yerel ortak gereksinme” niteliğini taşıyorsa, görev ve yetki ilgili belediyenindir. Sanırım kentlerde pis su arıtmasının ya da toplu taşımacılığın en önemli aracı olan metro yapımının Anayasadaki deyimiyle “mahalli müşterek ihtiyaç” olduğu konusunda kimsenin kuşkusu yoktur. Zaten Büyükşehir Belediyesi Yasası da bu iki konuyu büyükşehir belediyelerinin görevleri arasında saymaktadır. Yine zaten devlet, İstanbul Su ve Kanal İdaresi’ni, bir yasa çıkararak münhasıran bu işler için kurmuştur. Doğal olarak Türkiye belediyecilik uygulaması da bu doğrultuda olmuştur. 1989-1994 döneminde Ankara’da 660 milyon dolarlık Büyük Ankara Kanal projesinin bir kalemi olan pis su arıtma tesisini yaptık, Türkiye’nin ilk metrosunu ve hafif raylı sistemini (Ankaray) yaklaşık bir milyar dolarlık kredi alarak inşa ettik. 1994 yılından sonra benim ve arkadaşlarım için açılan ve tümünden beraat ettiğimiz çok sayıdaki davadan hiçbirinde “göreviniz olmadığı halde metro ve arıtma projeleri için neden yaklaşık iki milyar dolar harcadınız” diye soru soran olmadı. 

Belediyelere vesayet

Ayrıca, merkezi yönetimin, yine anayasanın 127. maddesinde belirtilen gerekçelerden birine dayanarak, belediyeler üzerindeki vesayet yetkisini kullanıp söz konusu yatırımlardan birini üstlenmesi de düşünülemez. Çünkü Anayasa Mahkemesi, 27 Aralık 2012 tarihli kararında, hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak bir açıklıkla, merkezi yönetimin vesayet yetkisini, yerel yönetim kuruluşlarının yerine geçerek icrai karar verme şeklinde kullanamayacağını ortaya koymuştur.

Yani Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kendisini İBB yerine koyarak İstanbul’da bir arıtma tesisi yapması, aynı şekilde Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın da kendisini ABB yerine koyarak Ankara’da yeni bir metro hattı inşa etmesi olanaksızdır. Merkezi yönetimin su ve kanal konusunda İstanbul halkına yardımı, kendi sorumluluğunda olan Melen Barajı’nın hizmete sokulmasıyla olacaktır.

Bu arada, Ankara için metro yapımının farklı ya da özel bir durumu olduğunu belirtmek gerekir. Çünkü her seçimde metro inşaatlarının yapıldığı ya da yapılmasının beklendiği yerlere “metronuz hayırlı olsun” diye mahyalar asan, “benim metrom Karayalçın’ın metrosundan daha ucuz” diye iddialarda bulunan Ankara’nın iki önceki belediye başkanı, “gücümüz yetmiyor” diyerek yapım işlerinin devralınması için hükümete başvurmuştu. Dönemin hükümeti bunu uygun bulmuş ve 2 Şubat 2012’de düzenlenen bir törenle Ankara’da, belirlenen metro hatlarının yapımı, Ulaştırma Bakanlığı’na devredilmişti. Yerel Yönetimlerin merkezi yönetiminden yeni yetkiler almaya çalışması dünya belediyeciliğinde genel bir eğilimken, Türkiye’nin ilk metrosunun yapıldığı bir kentin daha sonraki yönetimi için mevcut yetkisini, hem de törenle, hükümete devretmesi aslında belediyecilik adına üzüntü verici bir olaydır. Ancak belediye yönetimi yetersizliği nedeniyle başvurmuşsa, inşaatların yarım kalmaması için hükümetin bu işi üstlenmesi de olumlu karşılanmalıdır. Dönemin Bakanlar Kurulu’nun 2010/1115 sayılı kararında, Kızılay-Çayyolu, Batıkent-Sincan, Tandoğan-Keçiören hatlarının devralınacağı belirtilmiş ve daha sonra bunların yapımları tamamlanmıştı. Şimdi söz konusu olan Esenboğa Havalimanı metro hattı, 22 Haziran 2018 tarihindeki Bakanlar Kurulu kararı ile bu hatlara eklenmiştir. Belediyenin o tarihte bu hat için bakanlığa bir başvurusunun olup olmadığı bilinmemektedir.

Yerellik ilkesi

Yurttaşlarımız için önemli olan kamu hizmetinin kimin tarafından görüleceğinden çok, o hizmetin zamanında yapılmasıdır. Türkiye bir muz cumhuriyeti olmadığına göre, kamu hizmetinin hem zamanında hem de anayasa, yasa ve yüksek yargının kararlarına uygun bir biçimde görülmesi sağlanabilmelidir. Ankara Büyükşehir Belediyesi yeni yönetimi, Esenboğa Havaalanı metro hattını yapacak gücü kendisinde gördüğüne göre, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bu işe girmeyip bulduğu İspanyol kredisini de ABB’ye yönlendirmelidir. Kaldı ki Avrupa Konseyi’nin ve Avrupa Birliği’nin temel ilkelerinden olan ve Türkiye’nin de benimsediği yerellik ilkesi (subsidiarity) merkezi yönetimin, yerel yönetimlerin başarı ile uygulayabileceği hizmetlere girmemesini öngörmektedir.

Yazarın Son Yazıları

Büyüyen eşitsizlik, yaygınlaşan yoksulluk - Sıtkı Ergüney

Ekonomide; fiyatlar genel düzeyindeki; artış “enflasyon”, gerileme “deflasyon”, duraklama ile birlikte yaşanan artış da “stagflasyon” olarak tanımlanır.

Devamını Oku
20.12.2025
Yenilmezlikler ve dokunulmazlıklar - Cengiz Kuday

Tarih, bazen büyük savaşlarla değil; küçük, sessiz ve ilk bakışta sıradan görünen olaylarla yön değiştirir.

Devamını Oku
20.12.2025
Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025