‘Böyle bir yer bulabilsek...’ - Prof. Dr. Alper Hüseyin ÇOLAK
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

‘Böyle bir yer bulabilsek...’ - Prof. Dr. Alper Hüseyin ÇOLAK

20.09.2021 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Hasan Rıza Soyak görkemli servi ağaçları, meşeler, altında makiyi andıran çalılar, çiçeklenmiş iki ağaç ve arka planda dağları tasvir eden bir Rus ressamın tablosunu, Atatürk’ün hastayken uzun uzun seyrettiğini ve birkaç defa “Böyle bir yer bulabilsek...” dediğini söyler. Oysa Akdeniz’in birçok yerinde bu tablonun aynısı vardı!

Akdeniz ormanları binlerce yıl boyunca tahrip edilmiştir. Bina ve gemi yapmaya uygun, dayanıklı ve düzgün gövdeli servi, meşe gibi ağaçlar bu ormanlardan seçilerek kullanılmıştır. İnsan kökenli yangınların ve aşırı otlatmanın da katkısıyla birçok yerdeki koru ormanları sahalarını altındaki makiliklere, makilikler çalılıklara, bodur çalılıklar ise çıplak kayalıklara kaptırmıştır. O nedenle, ne Atatürk ne de bir başkası, Dolmabahçe Sarayı’nda 71 numaralı odadaki tabloyu son yüz yılda Akdeniz ormanlarımızda gözlemleyebilmişti.

Dursunbey Yangını

1897’de Konya valiliğine atanan Ferit Bey, Muğla’dan Antalya’ya ormanları bir yıl boyunca gezmiş ve bir emirnameyle ormanlarda ateş yakılmasını, tarla ve mera açılmasını, yanan alanlarda keçi otlatılmasını yasaklamış, yapanların çok ağır cezalandırılmasını emretmiştir.

Türkiye’de 1937-1949 arasında 756 bin 569 hektar orman yanmış, yakılmıştır. 12 bin 600 hektar karaçam, kayın, meşe, kızılçam ve makilerden oluşan ormanı yakarak yok eden 1945 Dursunbey yangını, tarihimizde özel bir yere sahiptir. Atatürk devrinin yetiştirdiği idealist ormancı bilim insanları ile Orman Genel Müdürlüğü’nün (OGM) basiretli uygulamacıları, Cumhuriyet tarihinin o gün için en büyük yangını olan Dursunbey yangınına kayıtsız kalmamış, ilk bilimsel yaklaşımı ortaya koyarak yanık alanı yeniden “ormanlaştırmayı” başarmıştır. Silvikültürcü Besalet Pamay, 1949’da Dursunbey’de bilimsel “etütler” yapmış, yanık alanın 600 hektarına ağaç türlerinin kendiliğinden gelebildiğini, 12 bin hektarının ise kendiliğinden ormanlaşamadığını belirlemiştir. Doğru ormanlaştırma stratejilerini saptamak için yangın sonrası flora analizleri yapmış, yangının bazı yerlerde kendiliğinden durduğunu belirlemiş, buraları doğal “ateş durdurma” şeritleri olarak adlandırmıştır. Doğanın bu önlemini taklit ederek ağaçlandırma sırasında, yapraklı ağaç türleri kullanmayı önermiştir. Farklı restorasyon seçeneklerine göre ormanlaşma başarıları ile maliyetleri karşılaştırmış, onarımda kullanılabilecek uygun stratejiler geliştirmiştir. 

Borcumuz, Borçtur

Sonuçta, doğaya zarar vermeden, alanın ağırlıkla ağaçlandırma yöntemiyle ormanlaştırılabileceği anlaşılmış ve “uygulama projeleri” yapılmıştır. “Turnadere Geçici Fidanlığı” kurularak “yerel tohumlarla” gen kaynağı belli fidanlar yetiştirilmiştir. Teraslarda veya ocaklarda, 10 ton tohum ekilirken 21 milyon adet fidan dikilmiştir. Bugün birilerinin söylediği gibi yanan alanlarda dev makinalarla toprak işlemesi yapılarak, doğanın diğer türleri yok edilerek ormanlaştırılmamıştır. Teraslar arasında sürgünden veya tohumdan gelen bitki türleri, çeşitliliği korumak için bırakılmıştır. 

Yıl 2021, birileri ne olduğu bilinmeyen tohum kaynaklarından elde edilmiş fidanlarla ve tür seçimi hatalarıyla milyonlarca fidan dikerek hemen bu sonbaharda ağaçlandırmayı bitireceğini söylüyor. Diğerleri ise “Her yer makilik olsa da olur” havasında fetvalar veriyor. Katledilmiş doğanın bir yansıması olduğu gerçeğini unutarak küllerin arasından yeni sürmüş bir çalının fotoğrafını çekip “Bakın doğa tamir ediyor” diye çocuklar gibi seviniyor! Bu yaklaşımlarının, daha teknik ve bilimsel uygulama projeleri üretmesi beklenen OGM’yi, ülke birikimleri ve çağın gerektirdiği “incelikte” restorasyon projeleri üretme külfetinden kurtaracak bir mazeret üretme fırsatı verdiğini bile göremiyorlar! Aceleyle tüm sahalarda ağaçlandırma yapılsa da iş doğaya havale edilse de bir “tabiat felaketi” yaşanacak gibi görünüyor.

Atam, Osmanlı’nın yetiştirdiği Vali Ferit Bey’in hassasiyetine, Cumhuriyetin yetiştirdiği öncü bilim insanlarının bilimsel erkine muhtaç hale geldik. Vatandaşımız, insanın yaktığı ormanı, yine insanın değiştirdiği iklim değişimi zarfına sarıp restorasyon yükünü doğaya yükleyenleri izlemeye devam edecek. Fakat sizin gibi torunlarımız da 71 numaralı odadaki tabloya bakıp bakıp daha çok iç çekecekler. Emanet ettiğiniz bu vatanın doğası da insanları da bunu hak etmiyor. Bugün için sadece yazmak, bilgilendirmek geliyor elimizden. Ancak size de doğaya da borcumuz, borçtur. Yeter ki günü gele!

Prof. Dr. Alper Hüseyin ÇOLAK

İÜC SİLVİKÜLTÜR ANABİLİM DALI

Yazarın Son Yazıları

Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025