Eşitlik ve özdeşlik üzerine
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Eşitlik ve özdeşlik üzerine

02.12.2018 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Uygarlıkların kökeni ne yazık ki köle emeğine dayanır. Köleliğin amansız beyaz adamın eline düşmüş Afrika zencilerine özgü olduğu sanılmasın; İstanbul’da 1911’e kadar, saray haremlerini dolduran kadınların ve harem ağalarının da alınıp satıldığı esir pazarlarının varlığı anımsansın. Yakın zamanlara dek evlerde–aile üyesi etiketi altında- ücretsiz çalıştırılan “beslemeler’’ de unutulmasın. Köle emeğine bu denli batmış bir halk olarak “geleneğimizdir’’ diye, köleliği savunduğumuz günler de gelecek mi acaba? Kuşkusuz tarihimiz bize bu hakkı vermez; ama muktedirlerin köle tutkusunu; ve muktedir olmayanların köleliğe kayma arzusunu açıklar. Özgürlük kolay değildir; başı boşluk anlamına gelmez; kişinin verdiği kararların sorumluluğunu taşıyabilmesidir.
Köleci uygarlıklar tarih sahnesinden çok kötü bir mirasla çekildiler; kadının erkeğe nispetle aşağı bir yaratık olduğu ve ona bağımlı yaşaması gerektiği kavramı, çaresizin muktedirce sömürülmesini kanatıp iltihaplandıran bir ikinci yara olarak insanlık ayıbını derinleştirmektedir.

Kadın özgürlüğü
Efendiler/ fiili köleler ayrımına isyan Fransız İhtilalinin “özgürlük, eşitlik, kardeşlik” sloganıyla söz buldu; örtük köleliğe karşıtlık ise 1917 Sovyet devrimiyle eyleme döküldü. Kadın özgürlüğünün gerek tarihsel, gerek kavramsal olarak insanların eşitliği fikriyle kopmaz bağlarını akılda tutmakta yarar var. Akılda tutulması gerekli bir diğer husus, insanlar arası eşitliğin daha yürünecek çok yolu bulunan bir süreç olduğudur; yasa önünde kadın erkek eşitliği ilk ve vazgeçilemez adımdır; ama yeterli değildir.
Kadınların bir alt-insan türüne mensup eksikli yaratıklar olmayıp tıpkı erkekler gibi tüm birer insan olduğunu kabul edemeyenler, kadın - erkek eşitliğini ısrarla öz- deşlik yani aynılık olarak algılayıp, doğaya ters buldukları için ret ederler. Oysa bütün insan tekleri biriciktir, kimse bir diğeriyle özdeş değildir.

Cinsler arası eşitlik
Genelde insanlar, özelde cinsler arası eşitlik, bireylerin devlet, toplum, kültür önünde farklı ölçütlerle değerlendirilmemeleri ve eşit fırsatlara sahip olmaları anlamına gelir. Birleşmiş Milletlerin imzacı devletlerindinde yasa hükmünde olan “Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığı Önleme Sözleşmesi” eşit işe eşit ücret ilkesini savunduğu kadar, kültürel yani geleneksel önyargıların, özellikle cinsellikle ilgili olanların kadınları nasıl ezdiğini saptar; ve bu kültürel özelliklerle - onların kutsanması yerine ? mücadele edilmesini görev olarak imzacı devletlere yükler. Türkiye Cumhuriyeti imzacı bir devlettir!
Osmanlı’nın yıkılma döneminde aydınlarımız kadın meselesi üstüne kafa yormadılar değil; ama hep mahcup, hep tereddütlü idiler. Kadının tıpkı erkek gibi tüm bir insan olduğu için eşit ve özgür olması gerektiğini telaffuz edemediler, belki düşünemediler bile. Kadınlarımız için hukuksal, toplumsal, eğitsel eşitliği gerçek anlamda gündeme getiren ilk kişi, kadının anatomik ve fizyolojik özelliklerinin toplumsal etkinliği önleyici ve kadına farklı bir ahlak dizgesinin uygulanmasını gerektirici olmadığını derinden kavrayan Mustafa Kemal Atatürk’tür (Bknz. Mustafa Kemal Atatürk’ün Karlsbad Hatıraları, Türk Tarih Kurumu, 2. Bsk., 1991).
Diğer düşünce insanlarımız niye bu kadar mahcuptu? Yanıt açıktır: Taassup yüzünden. Taassup dillerini olduğu gibi düşünme yetilerini de bağlıyordu.

Cinsel saldırganlık
Kadın-erkek eşitliğinin ve kadın özgürlüğünün karşıtları dinimizin kadınlara ne kadar şefkatli olduğunu vurgularlar. Kutsal metinlerin yorumlanması bir uzmanlık işidir ve bu satırların yazarının bu konuda bir iddiası yoktur. Ancak dine dayandığı iddia edilen toplumsal uygulamalar, hepimizin işidir, çünkü hepimiz aynı toplumda yaşamaktayız. İslam hukukunun uygulandığı ülkelerde manzara içler acısıdır. Kadınlar diğer ülkelere göre kıyaslanamayacak derecede şiddete maruz kalmakta, dövülmekte, öldürülmektedir.
Cinsel saldırganlığı önüne geçilmez bir doğa gücü olarak kabul edilen erkeğe, onayı olmayan kadına dokunmanın erkeği onursuz konuma düşürdüğünün anlatılması yerine, bu felaketten korunma sağladığı iddiasıyla neredeyse bebeklik çağındaki kız çocukları bile tesettüre sokulmaktadır! Kuşkusuz şeriat uygulamalarının toptan değil, birer birer, başka isimler altında hukuk sistemine sokulması durumun özünü değiştirmemektedir. Yasa önünde eşit yurttaşlık şemsiyesi zedelenmeye görsün, muktedirin lütfedecekleri yoksula verilen sadakaya benzeyecektir.

ERENDİZ ATASÜ 

Yazarın Son Yazıları

Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025