Ailenin temel direği konumundaki ev kadınları, yoksulluğun ve karanlığın burgacında adeta kıvranıyorlar. Muhalefet, seçim sürecinde, bu kesime mutlaka ulaşmalı ve mesajlarını ulaştırmalı. Unutulmamalı ki bir kadın değişir, aile ve hayat değişir!...

Türkiye Cumhuriyeti 100’üncü yaşına ulaşırken ve yaşamsal derecede önemli bir seçime doğru hızla yol alınırken; günümüzün en temel ve çıplak gerçeği yoksullaşma!... Bu yoksullaşma sürecinden en çok da kadınlar etkileniyor. Hele olanaksızlıklar içinde yoktan var etmeye, aile sofrasını, ekonomisini düzenlemeye çalışan ev kadınları yoksullaşmanın temel mağdurları oluyorlar. Bir anlamda olumsuz ekonomi düzeninin asıl kahrını / mihnetini onlar çekiyorlar. Tıpkı ailelerinin de asıl yükünü üstlendikleri ve çektikleri gibi!.. 

Ülkemizin kadın nüfusu içinde önemli çoğunluğu oluşturan ev kadınlarını yalnızca yoksulluk değil, aynı zamanda karanlık ve muhafazakârlık da kuşatıyor! Ev kadınlarını kuşatan bir başka önemli mecra da bazı medya kanallarının onlara yönelik program kuşaklarıdır. Bu olumsuzluklar sonuçta kadını dört duvar arasına hapseden onun becerilerini/ yetilerini körelten bir işlev görmektedir. Böylece bir anlamda kadının hayatı karartılıp köreltilmektedir.

AİLENİN VE HAYATIN DEĞİŞİMİ

Bu bağlamda, genellikle muhafazakâr ve tutucu aile ortamlarında yetişen kadınların, içinde bulundukları dar çemberi kırmaları toplumsal ve siyasal aydınlanma bakımından da önem kazanıyor. Ülkemizin temel problemleri olan yoksulluğun ve karanlığın aşılmasında, kadının ve özellikle de ev kadınlarının örgütlenmesi ve üretime, toplumsal hayata aktif katılımı öne çıkıyor.    

Geçmişte İzmir’in yoksul semtlerinde yaptığımız “Yoksulların İletişimi - Yoksulların Penceresinden Yaşama Bakış” ve Ege Bölgesi kırsalında gerçekleştirdiğimiz “Kırsal Kesimde İletişim” konulu alan araştırmalarında; iletişim teknolojisinde ve uygulamalarında yaşanan gelişmelerin, yeniliklerin, gerek kent yoksullarına ve gerekse kırsal kesimdeki kadınlara kadar ulaştığını tespit etmiştik. Bu gelişmeler, kadının konumunu ve özellikle de ev kadını olarak tanımlanan geniş toplumsal kesimin günlük yaşamdaki rolünü doğrudan etkiliyor ve değiştiriyor. 

Son dönemde yerel yönetimlerin de gayreti, çabası ve yol göstermesiyle oluşan ve giderek sayıları artan kadın kooperatifleri, dayanışma inisiyatifleri ve semt merkezleri; değişim sürecini daha da tetikleyip hızlandırıyor.

Ülke ve halk olarak, çok yakında yaşamsal derecede önemli bir seçim yapacağız. Yoksulluğun ve karanlığın sultasının kırılabilmesi için, özellikle eve kapanmak durumunda kalmış kadın seçmenlere ulaşmanın yeni yol ve yöntemleri bulunmalıdır. Siyasal ve kültürel açıdan iktidarın etkisi altında kalmış, otoriterliğin ve muhafazakârlığın kıskacında kıvranan ev kadınlarına yeni seçenekler, çözümler sunulmalıdır. Bu girişimler ve çabalar, örneğin ana muhalefet CHP’nin özellikle ev kadınını temel alan “aile sigortası” çözümüyle de buluşturulup güçlendirilebilir.  

DEĞERLİ ÇABALAR

Yine bu bağlamda, semt merkezleri, kadın kooperatifleri ve evde üretim faaliyeti; ev kadınları için önemli ekonomik, sosyal ve kültürel bir çıkış oluşturabilir. Son yıllarda, her türlü engellemeye karşın, bu konularda olumlu ve örnek çalışmalar yapan sosyal demokrat yerel yönetimlerin çabalarını çok değerli buluyoruz. Bu çabalar ulusal düzeyde birleştirilip bütünleştirilebilir. Sözün özü, sorunu ve beklentisi bol bir toplumsal kesimi oluşturan ev kadınları, üretimle ve hayatla buluşmayı bekliyor!..

PROF. DR. FERLÂL ÖRS - MEHMET ŞAKİR ÖRS