Irak Üzerinden Güney Komşularımızla Yeni Bir Açılım Modeli - Osman KORUTÜRK / Selim KARAOSMANOĞLU
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Irak Üzerinden Güney Komşularımızla Yeni Bir Açılım Modeli - Osman KORUTÜRK / Selim KARAOSMANOĞLU

02.03.2021 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Gara'da geçtiğimiz hafta TSK tarafından gerçekleştirilen Kartal-Pençe 2 operasyonunda iki subayımızla bir astsubayımızın şehit olması ve PKK terör örgütünün beş altı yıldır rehine tuttuğu asker ve sivil kamu görevlisi 13 vatandaşımızı katletmesi milletimizi yasa boğmuştur.

Bu yazının amacı, plan ve icrası ciddi eleştirilere konu olan ve sonuçlarının acısı hepimizin yüreğini buran bu talihsiz operasyon vesilesiyle sınır ötesi sorunlar bağlamında Türkiye'nin ulusal çıkarlarını doğrudan ilgilendiren bir konuyu hatırlatarak ileriye dönük nesnel öneri ve uyarılarda bulunmaktır. 

Söze Gara olayının Kuzey Iraktaki Irak Kürdistan Bölgesel Yönetiminin (IKBY) idaresindeki bölgede meydana gelmiş olduğundan başlayalım. Uluslararası hukuk kuralları ve ikili anlaşmalar bir ülkeye yönelik sınır ötesi terör tehditlerini bertaraf etme amaçlı askeri operasyonların, tehdit topraklarından kaynaklanan ülke tarafından yapılmasını gerektirir.

Buna göre Irak ve Suriye topraklarından ülkemize yönelen terör faaliyetlerine karşı müdahalenin ilke olarak Irak ve Suriye hükümetleri tarafından yapılması gerekmektedir. Konuya Irak açısından bakıldığında, Iraktan ülkemize yönelik terör tehdidinin esas itibarıyla IKBY idaresi altındaki Kuzey Iraktan kaynaklandığı görülür.

Nitekim, PKK kamplarının çoğu Kuzey Irakta olduğu gibi terör örgütü taktik ve lojistik gereksinimlerinin önemli bir bölümünü yine IKBYnin yetki alanları içinden sağlamaktadır. PKKyi belki fiilen desteklemese dahi, Erbilin terör örgütünün bu bölgedeki faaliyetlerini gözünden kaçırması söz konusu değildir. Buna karşılık Merkezi Bağdat yönetiminin Kuzey Iraktaki güç ve etkinliği sınırlıdır.

Sonuçta, Iraktan Türkiyeye yönelik terör tehditlerine engel olma yükümlülüğü, bölgedeki yönetsel meşruiyetini Irak’ın federal anayasasından alan IKBYye düşmektedir. Ancak referandum hamlesinin sonuçsuz kalmasına rağmen bağımsız devlet hayallerini terk etmediği bilinen Erbilin, bunun için kendince uygun koşulların oluşmasını beklediği bir ortamda PKKye karşı bölgede Kürtleri birbirleriyle karşı karşıya getirdiği algısını yaratacak bir silahlı harekete girişmesini beklemek gerçekçi olmaz.

Suriyeye gelince, nedenleri başka olsa da durum bu ülke açısından farklı değildir.

YUMUŞAK GÜÇ DEVREYE GİRMELİ

Bu durumda Türkiye, kısa ve orta vadede, mecbur kaldığında, uluslararası hukuk ve BM Sözleşmesinde öngölen meşru savunma hakkı çerçevesinde sınır ötesi operasyonları bizzat yapmak zorundadır. Ancak Türkiyenin, bir yandan bu operasyonlara gereken her türlü imkân ve başka da Irak ve Suriye ile ilişkilerini düzelterek onları yükümlülüklerini yerine getirmeye teşvik edecek olumlu diplomatik zemini oluşturmaya çalışmasında da sayısız yarar vardır.

Bunun için yapılması gerekenlerin başında, Türkiyenin 2010 yılından bu yana neredeyse tamamen terk etmiş olduğu yumuşak güç kullanımını” tekrar ön plana çıkarması gelmektedir.

OVAKÖYDE İKİNCİ SINIR KAPISI

Türkiyenin elinde bunu sağlayabilecek önemli bir olanak vardır. Bu da Irak ile Türkiye arasında halihazırdaki tek sınır kapısı olan Haburun yaklaşık 16 km. batısındaki Ovaköyde ikinci bir sınır kapısı açılmasıdır.

Habur kapısı doğrudan IKBY bölgesine açılmaktadır. Iraka buradan giriş yapan yolcu ve nakil araçları yaklaşık 90 kilometre boyunca, IKBYnin konjonktüre göre değişen kural, yönerge ve uygulamalarına tabi olarak ilerleyip; ancak Dohuktan 5 km. kadar sonra Faydada Bağdat Merkezi Hükümetinin yetki alanına girebilmektedirler.

IKBYnin bu güzergâhta genellikle keyfi ve kısıtlayıcı uygulamalara başvurduğu bilinmeyen bir tutum değildir. Oysa, Silopi ile Cizre arasında Ovaköyde ikinci bir sınır kapısının açılması, buradan Iraka girecek olanların IKBY bölgesinde ancak 4-5 km. kadar kısa bir seyahati takiben Bağdat’ın kontrolü altındaki bölgeye girmelerini sağlayacaktır. (1)

Bu proje, Irakta Sincar yöresinde ve özellikle Suriye sınırındaki gelişmelerle, ABDnin Suriye politikasındaki istikrarsız yaklaşımları karşısında Türkiyenin güvenliğine de gerektiğinde katkı sağlayabilecek bir önlem olarak düşünülmelidir.

IRAK TÜRKLERİNİN ELİNİ DE GÜÇLENDİRİR

Nitekim, eğer Ovaköy kapısı gündeme ilk getirildiğinde açılabilmiş olsaydı, bu büyük olasılıkla, o tarihlerde Irakta yürütülen anayasa çalışmaları bağlamında Irak Türklerinin (2) ülkedeki siyasi konumlarını güçlendirecek bir etken olacaktı. Bugün dahi, Ovaköy yoluyla sağlanacak yeni bir bağlantı, mezhepsel ayrım yapmadan hepsine karşı yadsınamaz bir manevi sorumluluk taşımakta olduğumuz Irak Türklerinin ülkemizle iletişimlerini kolaylaştıracak ve onlara kendi ülkeleri içinde sürdürülebilir bir rahatlık ve belli bir güç kazandıracaktır.

KAPIDAN ÇOK DAHA ÖTESİ

Konu her hal ve kârda bir paket program konseptiyle ele alınmalıdır. Bu bağlamda sınır kapısının bağlantısı, Ovaköyden sonra Kerkük-Yumurtalık Boru hattı güzergâhı üzerinden, ara pompa istasyonlarını ve güzergâh boyunca giden servis yolunu izleyerek yaklaşık 4-5 km. sonra IKBY sınırlarından çıkıp Ninovah vilayetinden Bağdat’ın münhasır yetki alanına girecek olan daha geniş yeni bir yol yapımıyla sağlanmalıdır. Bu yol, kurulacak iki köprüden sonra herhangi bir coğrafi-fiziki engelle karşılaşmadan Jebel-Sincar’ın doğusundan şimdiye dek ihmal edilen Telafer kentinden de geçerek doğrudan Musula ulaşacaktır.

Türkiyenin ilk aşamada güvence altına aldığı arazi bölgesi ile sınırdaki geçiş denetimini, hukuki ve ahdi süreklilik arz edecek bir modalite kapsamında Ninovah (Musul) vilayetine devretmesinin Türkiyeye Bağdatta büyük bir ağırlık ve siyasal manevra yeteneği kazandıracağı da bu bağlamda kaydedilmelidir. Projenin stratejik kalıcı bir değer kazanması için lojistik planda Türkiyenin Körfez Bölgesine ve Arap Yarımadasına en kısa yoldan ulaşmasını sağlayabilmesi (3), çok boyutlu ilişkilerini sürdürebilecek bir altyapının geliştirilmesi gerekmektedir.




Bu altyapının Nusaybinden Suriyede Kamışlı’yı “bypass” edip Cizreden geçerek Iraka Tel Köçek tarikiyle ulaşacak bir demiryolu ile takviye edilmesi yerinde olacaktır. Paket program, yukarıda sözünü ettiğimiz karayolu ile bu yeni demiryolunun İskenderun ve Mersin liman terminallerine bağlanmasını da içermelidir.

Böylece Ovaköy sınır kapısıyla bağlantıları hem Türkiye hem de komşuları için önemli bir ekonomik değer kazanacak ve Türkiyenin yumuşak güç kullanımı açısından olumlu bir araç olarak devreye girecektir.

Bu mega-projenin” küresel etkileri yanında; yaratılacak karşılıklı sürdürülebilir bağımlılık yoluyla Irak ile Suriyenin (bizim de çıkarımıza olan) toprak bütünlükleri ile siyasi birlikleri güçlenecektir. Bu da çeşitli bölgesel altgrupların ekonomik teşviklerle denetim altında tutulmasını kolaylaştıracaktır.

Ovaköy’de ikinci bir sınır kapısı açılması projesi konusunda görülen isteksizliğin nedenleri arasında ekonomik çekincelere üst sıralarda yer verildiğine işaret etmiştik. Gerçekten de görev yaptığımız dönemde Dışişlerinin önemini ısrarla vurguladığı bu projeye karşı çıkanlar, gerekçelerinin başında böyle geniş bir yapısal girişimin devlete “büyük” ve “gereksiz” bir yük doğuracağı savını öne sürmekte idiler.

Aslında bu sav, mevcut durumun sürmesinde siyasi ya da ekonomik çıkarı olan sınırın her iki tarafındaki etkin lobi gücüne sahip yerel unsurların elini güçlendirmek için öne sürülen bir bahane olmaktan öte bir anlam taşımamaktadır. Zira, önemli bir bölümü esasen mevcut bulunan alt-yapının bir miktar tadili ile hayata geçirilebilecek olan ikinci sınır kapısı ve bağlantı yolları teknik ve topografik açıdan kayda değer bir zorluk arz etmediği gibi, bunların yapılması öz kaynaklardan çok büyük bir bütçeye de ihtiyaç göstermemektedir.

Her hal ve kârda, projenin İskenderun ve Mersin liman terminalleri üzerinden Akdeniz’e uzanan bir paket halinde planlanması halinde, bunun BOT da dahil çeşitli kaynaklardan finansmanı mümkün olabilecektir. İnancımız odur ki, bu proje hayata geçirilebildiği takdirde ülkemize o coğrafyada bugünkünden daha büyük bir hareket özgürlüğü verecek, komşularıyla onların komşularına yönelik yeni ekonomik açılım olanakları sağlayacaktır. 

SONUÇ

Sonuç olarak bölge politikaları oluşturulmaya çalışılırken, Ortadoğu ve Doğu Akdeniz ülkelerinin sosyo-politik, ekonomik ve sınır aşan antropolojik yapılarıyla bu yapıların tarihsel dinamiklerini ve küresel bağlantılarını tutarlı bir vizyon içinde hesaba katmak gerekir (4).

Nitekim, ideolojik saplantılardan hareketle oluşturulan politikaların sürdürülebilir olmadığı yakın geçmişte Suriye örneği ile açık ve acı bir biçimde görülmüştür. Stratejik derinliği olduğu sanılan sığ taktik manevralarla kısa vadede yüzeysel bazı kazanımlar elde edilebilse de bunların kalıcı olmadığının artık anlaşılmış olması gerekir.

Bölgede kalıcı ve uluslararası barış temelinde bir düzen kurulması, bununla hem bizim ulusal güvenliğimizin hem de bölgenin istikrarının güvene alınması isteniyorsa, bunun mutlaka yukarıda sözünü ettiğimiz türde bir geniş açılı bir vizyona dayanması gereği göz ardı edilmemelidir.

E.BÜYÜKELÇİ OSMAN KORUTÜRK

E.BÜYÜKELÇİ SELİM KARAOSMANOĞLU

Notlar:

1- DEİK Türkiye-Irak İş Konseyi Başkanı Emin Taha, 21 Aralık 2020 tarihinde basına verdiği bir beyanatta Ovaköyde ikinci bir kapı açılmasının Iraka ihracatımızı yüzde 50 oranında artıracağına işaret etmiştir.

2- Irak Türkmenleri” yerine, daha doğru tarihi bir sıfat olan Irak Türkleri” deyimi kullanılmıştır.

3- Ovaköyden Iraka girildikten sonra Arar Sınır Kapısı’ndan çıkılarak Suriye ve Ürdüne uğramadan, karayoluyla doğrudan Suudi Arabistan ve Arap Yarımadası’na ulaşılabilecektir.

4- Söz konusu demiryolu projesi gerçekleştiği takdirde İstanbul Boğazı’ndan denizaltı geçişiyle Avrupaya bağlanacak yol, bir bakıma tarihi Berlin-Bağdat hattına da yeniden işlerlik kazandırmış olacaktır.

Yazarın Son Yazıları

Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025