Cumhurbaşkanlığı seçimi partiler arası bir seçim değil ittifaklar arası bir seçim olacaktır. Bu nedenle Millet İttifakı, cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhur İttifakı’nın adayına karşı seçimi kazanabilmek için seçime Millet İttifakı’nı oluşturan partilerin ortak adayı olan tek bir adayla girmelidir. Ancak bu ortak tek adayın nasıl belirleneceği önemlidir. Çünkü seçmenin de partililerin de gönlünden geçen, doğal olarak, partilerinin genel başkanlarıdır.         

Her ne kadar genel başkanlar Millet İttifakı’nın adayını aralarında oturup tartışarak demokratik bir yöntemle belirleyeceklerini ifade etseler de sonuçta belirlenecek aday ittifakı oluşturan partilerden birinin adayı olacaktır ve bu durum, ittifakı oluşturan partiler arasında bir gerginlik yaratabileceği gibi bazı seçmenlerde de tedirginlik yaratabilir. Bu nedenle, Millet İttifakı’nın ortak adayının, önceki seçimlerdeki isabetli sonuçları nedeniyle güvenilirliği yüksek, ciddi ve tarafsız bir kamuoyu araştırma şirketine yaptırılacak bir kamuoyu araştırmasıyla belirlenmesi kanımca daha objektif, daha isabetli, daha doğru ve seçmen tarafından da daha kabul edilebilir bir durum olacaktır. Ancak söz konusu kamuoyu yoklamasından sağlıklı ve güvenilir bir sonuç alabilmek için hedef kitlenin kimlerden seçileceği, seçmene hangi soruların nasıl sorulacağı da aynı derecede önemlidir. Örneğin hedef kitlenin salt Millet İttifakı’nı oluşturan partilerin seçmenlerinden oluşması, Cumhur İttifakı’nı oluşturan partilerin seçmenlerinin kapsam dışında tutulması, ayrıca “Cumhurbaşkanı adayı kim olmalı” gibi genel bir soru yerine Millet İttifakı’nı oluşturan partilerin olası adayları arasından hangisini destekleyecekleri sorulmalı, “Bunların hiçbiri” yanıtını verenlere de kendi adayının, desteklemek istedikleri adayın kim olduğu sorulmalıdır. Bu tür bir kamuoyu yoklamasının ortaya koyacağı sonuca göre belirlenecek olan Millet İttifakı adayının seçimi kazanma şansı kuşkusuz çok daha yüksek olacaktır.

SON ŞANS

18 Haziran 2023’te veya daha erken bir tarihte yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimi ve beraberinde gerçekleştirilecek olan genel seçimler, Türkiye’nin “tek adam sisteminden” kurtulup “güçlendirilmiş parlamenter sisteme” geçebilmesi için son bir şanstır ve çok iyi değerlendirilmesi gerekir.

PROF. DR. K. ERÇİN KASAPOĞLU

EMEKLİ HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ