Geçen pazar günü Taksim, İstiklal Caddesi’nde yapılan bombalı saldırı sonucu 6 kişi şehit oldu ve 81 kişi yaralandı.

Bu terör olayının üzerinden 24 saat geçmeden konunun çözümlenmesi ve bombayı koyan Suriyeli terörist Ahlam Albashır’ın yakalanması kuşkusuz çok önemlidir. Teröristi yakalayan, bağlantılarını da ortaya çıkaran Türk polis teşkilatı ve İstanbul polisinin bu başarısı nedeniyle kutlanması gerekir.

İstiklal Caddesi’ni kana bulayan saldırıyı gerçekleştiren Suriye uyruklu Ahlam Albashır’ın ABD’nin koruması altındaki Kobani’de PKK-YPG-PYD tarafından özel istihbarat elemanı olarak yetiştirildiği ve Afrin üzerinden kaçak yollarla Türkiye’ye girdiği tespit edildi.

İstiklal Caddesi’nde patlayan bombanın talimatının Suriye’deki Kobani’den verilmiş olduğu da açığa çıkarıldı.

Bu son terör hareketi Kobani’de bulunan, PKK/YPG/PYD oluşumunu ön plana çıkarıyor. Kobani ABD’nin koruma ve desteği altındadır ve PKK/YPG/PYD’nin merkezi olduğu bütün dünya tarafından bilinmektedir.

Aslında Kobani’deki PKK/YPG/PYD unsurlarına, ABD’nin parasal ve askeri lojistik destek verdiği, hatta, ABD’nin verdiği tankların ve silahların devir teslim törenlerinin fotoğraflarının bütün dünyaya servis edildiği bilinmektedir.

ABD yetkilileri, “PKK başka, PYD başkadır. Terör örgütü PKK’ye karşıyız ancak PYD terör örgütü değildir” diyorlar. Son terör hareketiyle bu savunma çökmüş bulunuyor.

Kuzey Irak’taki PKK oluşumu zayıfladıkça Münbiç ve Kobani öne çıkıyor.

Mersin’de Tece Polisevi’ne yapılan saldırıyı düzenleyenlerin de (26.09.2022), ABD’nin kontrolündeki Münbiç’ten geldiği tespit edilmişti. İstiklal Caddesi’nde yapılan terör saldırısının da ABD’nin kontrolündeki Kobani’den olduğu anlaşılmış bulunuyor.

Dört ay önce Türkiye’ye giren terörist Ahlam Albashır’ın bu saldırıyı neden bu günlerde yaptığı da önemli bir sorudur.

Yakın zamanlarda gerçekleşen bu cinayet ve terör saldırıları ile ortaya çıkan bulguların dış ve iç politikada çeşitli etkiler yaratacağını belirtmek hatalı olmayacaktır.