Öner Yağcı

Dil kirleniyorsa

26 Ağustos 2023 Cumartesi

Türkçeye gönül verip onu savunmak isteyenlerin bugünkü koşullardaki görevini belirleyen yaşadığımız toplumsal düzendir.

Dilimizin yabancılaşma, kirlenme, yoksullaşma baskısıyla karşı karşıya olması, her alanda geriye dönüşü yaşadığımız toplumsal gerçekliğin bir sonucudur.

Dilimizin sorunlarının kaynağı, yeni dünya düzeninde İngilizce sözcüklerin, terimlerin yarattığı kuşatmayla Türk-İslam sentezinin ideolojik yaklaşımlarının hortlattığı Osmanlıca sevdasıdır.

KÜRESELLEŞME VE OSMANLICA

Küreselleşmenin tüketme politikasının gereği olarak ulusal duyguların köreltilmesi için ulusal kimliğimizin temelini oluşturan dilimiz de saldırıyla karşı karşıyadır.

Bu gerçeğe, siyasal iktidardaki tarikatlar ittifakının dil alanındaki eskiye özlemine, kulluk dili olan Osmanlıcanın saldırısı ekleniyor.

Bu nedenle dil kavgası ile aydınlık kavgasının birbirinden ayrı şeyler olmadığını aklımızdan çıkarmamak zorundayız.

TÜKETİM DÜZENİ VE DİL

Bugün dayatılan ve gerçekleştirilen tüketim düzeninde insanın, insani olanın her bakımdan tüketildiği süreçte yükselen değerlerin hedeflerinden biri de en temel değerimiz olan dilimizdir.

Markalarla, mağaza, ürün hatta sanat yapıtı adlarıyla ve neredeyse yaşam biçimini belirleyici duruma gelen iletişim araçları aracılığıyla tutsak edilen dilimiz, iktidar olan dinsel faşizmin dayatmasıyla, çocuklarımıza verdiğimiz adlardan selamlaşmaya varan saldırıyla karşı karşıyadır.

Dilimiz de yaşamın her alanı gibi çağdışı karanlığın kuşatması altındadır.

Dilimizde yanlış kullanımlar, kuralsızlıklar, bozukluklar alıp başını giderken “kavmi necip”in sözcükleri günlük dilimizde yaygınlaşıyor.

Özellikle yazarların ve iletişim araçlarının çeşitli birimlerinde çalışanların dile sahip çıkılması konusundaki duyarlılıklarının yeterince olmaması saldırının amacına ulaşmasını kolaylaştırıyor.

DİL VE YAŞAM

Şöyle demişti -günümüz Türkçesiyle- Ömer Seyfettin:

“Türkçe bizim manevi ve kutsal yurdumuzdur. Bu manevi yurdun bağımsızlığı, gücü yurdumuzun bağımsızlığından daha önemlidir... Çünkü yurdunu kaybeden bir ulus eğer diline ve edebiyatına egemen kalırsa mahvolmaz, yaşar ve bir gün yine gelir siyasi bağımsızlığını kazanır, düşmanlarından öcünü alır. Ama bir ulus dilini bozar, kaybederse, siyasi egemenliği kalsa bile tarihten silinir... Demokratik bir ulusta yalnız bir dil olabilir ki o da halkının dilidir... Ortak bir dili olmayan ulus sürüdür ve dil en güçlü bağdır.”

Dil kirliyse yaşam kirli demektir.

Atatürk’ün “Milli duygu ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli duygunun gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir, yeter ki bu dil bilinçle işlensin” sözleri ışığında bugün dilimizin kirletilip yozlaştırılmasına karşı Karamanoğlu Mehmet Bey olmak zamanıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Savaş ve insan 14 Aralık 2024
Zaman, savaş ve insan 7 Aralık 2024
Tüketilmek 30 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları