Başbakan, Afganistan’da şehit düşen 12 askerimizin cenaze törenlerine katılacağı için çarşamba gününe ertelenen AKP grubu toplantısında her hafta yaptığı gibi yine karşıtlarını eleştirmek için verdi veriştirdi.

Ama bu defa o karşıtların ilk sırasında “Sizin kulağınız var, sağır mısınız? Gözünüz var, görmüyor musunuz” dediği biz köşe yazarları vardı.

Başka meslektaşlarım ne yanıt verecekler bilmiyorum. Onların en eski ve kıdemlilerinden birisi olarak Sayın Erdoğan’a “Sağır da, görmez de değilim. Hamdolsun yaşıma rağmen çevremi görecek, okuyup yazmamı sürdürecek kadar sağlığım da yerinde” diyorum.

Başbakan’ın “Nevruz’u, 21 Mart’tan önce kutlamak isteyenler olursa, bırakalım kutlasınlar” dedikleri için eleştirdiği köşe yazarlarından birisi de benim.

Devlet istihbaratının, ülkenin dört bir yanında uçan kuşların kanatlarından çıkan sesleri bile; gerekli gördükleri zaman abartarak da, başbakanlara aktardığını da bilenlerdenim.

Konjonktür mü dersiniz? Koşullardan mı söz edersiniz. Terör örgütünün her fırsatı amaçları uğrunda ve acımasız olarak kullanmak isteyeceğini de görüyorum.

Ancak teröristler öyle isterik gerekçe göstererek masum yurttaşların zevklerine, beğenilerine engel olunmasını da ifade özgürlüğü açısından doğru bulmayanlardanım.

PKK ya da onun politik uzantısı KCK ile, her ikisini de onaylamayan sade Kürt asıllı vatandaşlar arasında kalın bir hat çizemeyen siyasetçiler ya da yazarların; istemedikleri halde terör örgütlerinin amaçlarına destek olabileceklerini özellikle siyasi iktidar aklından çıkartmamalıdır.

21 Mart yerine kutlamalara 18 Mart’ta başlamak isteyenlere engel olunmamasını söyleyen gazetecilere “Size dağdan davet geldiği için mi öyle yazıyorunuz” şeklinde bir soru yöneltmiş olmasını, öncelikle kendi adıma bir şantaj girişimi olarak değerlendireceğim için Başbakan’ın dil sürçmesi olarak kabul etmeyi yeğliyorum.

Hiç kimse, ne dağdan ne de Habur’dan davet aldığımızı da, oradakileri görüşmeye çağırdığımızı da düşünmesin.

Dileyen dilediği günü kendisine özel bir gün olarak da kabul etsin. İstediği gibi kutlasın, bayram saysın.

Yeter ki artık analarımızın, eşlerimizin ve çocuklarımızın gözyaşları bir an önce dinsin.

Sayın Recep Tayyip Erdoğan da politik karşıtlarına arada bir latife ile de olsa “Yoksa siz de deliye her gün bayram diyenlerden misiniz” diyecek ve gülüp geçecek kadar nükte merakı da mı yok?