Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Erdoğan, Demokrat
Herhalde son yaşanılan olaylardan sonra, Recep Tayyip Erdoğan’ın “içinden” her şey çıkabilir de (türbanı attırmasından yeni cami yapımını yasaklamasına ve elinde meşrubatıyla içki içenlere şerefe demesine kadar...), bir demokrat’ın çık(a)mayacağını görmeyenlerin gözleri açılabildi mi sizce?
Çıkamaz, çünkü Erdoğan’ın içinde demokrasi olabilmeli ki oradan bir demokrat dışarıya inebilsin! Unutmayın, demokrasi tanımını, bir trene benzetmişti, zamanı ve yeri geldiğince ineceği... “Deniz Feneri” dolandırıcılığı en yakın çevresini sarınca, Aydın Doğan’a ve gazetelerine yüklenmesi, Erdoğan’ın demokrasi sınırlarını netleştirdi!
Bazı insanlar marifetlerini anlatmak isterken, suçlarını ortaya dökerler. (Hani merdi diye başlayan atasözü.) Erdoğan bunun çok başarılı bir örneğini verdi.(*) Nazlı Ilıcak gibi büyük bir destekçisinin ufak tefek eleştirilerine bile dayanamayan bir insanın içinde sizce ne olabilir?
Demokrasi veya demokratik kişilik, bir eğitim, demokratik kültür ve terbiye ile ilgilidir. Geçmişteki siyasi eğitimi, ne yazık ki ona demokrat kişilik kazandırmaktan uzaktır. Erbakan’dan aldığı siyaset dersi, cemaat ilişkilerinin hiyerarşik kalıpları, dini dogmalara olan bağlılığı, İslamcılık akımının cenderesi... Bunların hepsi kendisine ancak otoriter bir karakter kazandıracak kişisel tarihinin kilometre taşlarıdır!
RT Erdoğan’ın içinde, şöyle kafasını uzatıp da bize demokrasi şapkasını sallayacak minik bir kişi daha olabileceğini, hiç mi hiç düşünmüyorum.
Erdoğan, siyasi sistem anlayışı olarak da, müthiş bir totaliter düşünceye sahip olduğunu, iktidarda bulunduğu 6 yıl boyunca gösterdi. Devlette bütün kuvvetlerin, ülkede bütün güç odaklarının kendi ellerinde (veya partisinde) toplanmasına gösterdiği azami dikkat ve ısrar (yasama, yargı, ordu, medya, üniversiteler, eğitim, özerk kurumlar, iş hayatı örgütlenmeleri vb.), tam totaliter bir yönetim sistemine olan güçlü eğiliminin kanıtlarıdır...
***
İçlerinde bir iki “işte demokrasi falan filan” sesleri çıksa da, AKP medyası hem suskun hem de savunmacı. Bütün dolandırıcılık ilişkileri belgelenmiş bir olguyu örtbas etme çabaları, aslında RT Erdoğan’ın başından beri medyayı ele geçirmeye verdiği birinci derecede önceliğin anlamını gösteriyor. Gazetelerin AKP’leştirilmesi, satın alınması yüzde 41’lere vardı.
Erdoğan açıkça, medyayı yanlılaştırarak ve özünde yok ederek, demokrasiyi fiilen yok etme girişimi içindedir. Doğan’a saldırısı, bir anayasal suçüstü belgesidir! Hedeflediği, alabildiğine keyfi yönetim.. gelsin ihaleler, susulsun yolsuzluklar, bağlansın gözler, duymasın kulaklar...
Başbakan’ın medyanın özgürlüğüne karşı bu saldırısını “Erdoğan-Doğan kavgası” gibi sunanlara da bayılıyorum doğrusu!
Başbakan, bu bilinçli, kasti saldırısıyla, Erdoğan-Doğan kavgası imajıyla, Deniz Feneri dolandırıcılığını kendisinden uzak tutma çabasına girişti.
Ama ateş bacayı ve paçayı sardı!
Deniz Feneri yolsuzluğunda mahkûmiyet, doğal ve normal bir düzen olsa, Erdoğan’ı silip süpürmüş, AKP’yi bitirmiş ve iktidarı da düşürmüş olurdu!
Şimdi bunun neden gerçekleşemeyeceğini sorgulama ve öğrenme zamanıdır!
——————————————
(*) Aydın Doğan’ın önüne, kendi aleyhindeki yazıların dosyalarını koyuyor. Aydın Bey, onlara söz geçiremiyorum, diyor. Erdoğan Bey de “Bu nasıl patron ki yazarlarına söz geçiremiyor” diye gürlüyor. Daha önceki konuşmasında “iyi ki tarafsız basın var da...” diye nitelendirdiği yandaş basından bu defa “bizim basın” diye bahsediyor.. kendi medyasından bazı yazarların da iftiralara yataklık ettiği suçlamasını yaparak onları hizaya gelmeye çağırıyor...
—
OKUR NOTU: Erdoğan Yönel: “Karadelik, Erdoğan ve CHP” yazınız üzerine: Karadelik teşbihiniz bence ekonomiyi küreselleştirip dünya devleti kurmayı planlayan büyük finans kurumlarına uygun düşüyor. Bretton Woods’dan beri akıl-teknolojiyle uygulanan bu uzun vadeli emperyal program karşısında hep cılız ve ezik kaldık. Hadiselere becerilebildiği kadar makro düzeyde bakılınca kısa vadede artık bu karadelik gücüne karşı çıkabilecek bir sistem geliştirmek mümkün görünmüyor. Hele “bizim çocukların başarısı”ndan beri niyet iyice ayan ve beyan ortada. “Depolitizasyon” bireyleri birer un çuvalına dönüştürdü. Mıknatıs gücüne duyarsız nesneler gibiyiz. E-postalarla veya “bir avuç aydın yazar”ın uyarılarının dışında “müesseseleşecek” uzviyet görünmüyor. Mikro planlarda tasavvurlarımız bu karadelik gücü karşısında çaresizdir.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama