Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
İşgal önlenebilir miydi? Eksik halka: Rusya ile büyük barış liderliği
Konu veya soru şu: Rusya’nın Ukrayna’yı işgali önlenebilir miydi?
Kimisi diyor ki: “Hayır, Rusya, eski imparatorluk gücünü yeniden inşa etmek istiyor, Putin bunu açıklıyor, Ukrayna’yı parçası olarak görüyor, 2014’ten beri parça parça bu işgali gerçekleştiriyor, sıra Ukrayna’nın bütününe gelmişti..”
Farklı düşünüyorum. Bu kabul, koşullar değişince ülkelerin politikalarının da değişebileceğini reddeder. Olana boyun eğer.
Çoğunlukla hiçbir şey kader değildir (*).. Kadere giden yolları çizersin. Neye varmak istiyorsan: Barışa mı, savaşa mı?
“Başlangıç koşulları” her şeyde önemlidir.
İŞGALE KARŞI İKİ YANIT
“İşgal önlenebilir miydi” sorusunun hem güncel hem de yakın geçmişe ilişkin iki yanıtı olabilir.
İlki: Yakın geçmiş derken Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin 1989’da çökmeye başlaması ile Avrupa’nın önünde açılan Rusya ile “barış” içinde birlikte yaşama büyük fırsat penceresinin açılamamasıydı.
1. Dünya Savaşı’nda savaşmışsın… Almanya olarak İkinci Dünya Savaşı’nda Rusya’yı mahvetmişsin… Bu kez ABD ve NATO ve Soğuk Savaş ile Rusya’yı baş düşman yapmışsın…
Dahası, Fransa olarak da Napolyon ile Moskova seferlerine çıkmışsın. Moskova’ya bile girmişsin. Rusların ilk büyük Vatanı Savunma Savaşı’dır bu. İkincisi de Leningrad’da Hitler’e karşı verildi.
Yani Avrupa neredeyse tarihi boyunca, bugüne kadar hep Rusya ile savaşmış.
İkinci Savaş’tan sonra da bu kez ABD’nin kuyruğunda, NATO olarak Rusya ile savaş eşiklerinde dolaşmış. Ayrıca NATO 1949’da kurulmuş. Varşova Paktı ise NATO’ya karşı 1955’te!
Rusya’nın hafızasında bu var: Avrupa’dan tehdit! Tabii Avrupa bakışı ile de “Doğu Avrupa”nın Rus egemenliğine geçişi, “sosyalist iktidar”ın Avrupa’ya yayılışı. Unutmayalım 2. Dünya Savaşı’nın “galip ülkeler” sonucuydu bu. Sovyetler Birliği’nin Hitler’e, faşizme karşı sürdürdüğü savaşın sonucu veya ürünü.
FIRSAT TEPİLİYOR
1989’da Sovyetler çökünce, Avrupa’nın önünde Avrupa - Rusya barış penceresi açıldı! 200 yıllık bir düşmanlık ve savaş hali sona erdirilebilirdi.
Üstelik NATO’ya karşı kurulan Varşova askeri paktı da 1991’de dağılmıştı.
Ama ne oldu? NATO ayakta kaldı, üstelik Varşova Paktı’nın üyeleri AB ile birlikte NATO’ya alındı!
Kime karşı? Tabii ki dağılan imparatorluğun çekirdek ülkesi Rusya’ya karşı.
Neden? Çünkü ABD, Rusya’yı baş düşman olarak görmeyi sürdürüyordu, bu kez tek süper devlet olarak. Avrupa’daki hegemonyasını da buna uygun şekillendirdi.
Böylece, Avrupa ile Rusya arasında tarihsel düşmanlığın sona erdirilmesi ve Avrupa’da barış ve işbirliğinin Rusya’yı içine alacak şekilde genişletilmesi fırsatı kaçırıldı.
Bu durum, Rusya’nın 200 yıllık hafızasının ayakta kalmasını sağladı. NATO ve Avrupa, füzeleriyle, atom başlıklarıyla, silahlarıyla Rusya sınıra doğru genişlemişti.
ABD/ Biden daha dün, NATO üyesi olmayan İsveç ve Finlandiya’ya bile NATO üyeliği teklif etti. Moskova ise siyasi ve askeri sonuçları olur açıklamasıyla karşılık verdi.
ABD ile Avrupa’nın farklı çıkarları hayata geçemiyor.
BARIŞ LİDERLERİ ÇIKAMADI
Avrupa’dan, Rusya ile barışı sağlayacak bir lider çıkamadı ne yazık ki... Sadece Merkel bunu yapabilirdi. Farklı politikalar izledi, ülkesinin çıkarlarını gözetti. Fakat Avrupa-Rusya barış anlaşmasını hayata geçirecek bir büyük lider Avrupa’dan çıkmadı!
Bu olabilseydi, Ukrayna’nın işgali olmayabilirdi.
Avrupa tehdidi, Rusya’nın / Putin’in kaybettiği imparatorluk toprakları konusunda -tabii ki en önemlisi Ukrayna- yeni bir söylem geliştirmesine hizmet etti. Ukrayna, hem “Biz biriz, kardeşiz, tarihsel olarak da Uyrayna’sız Rusya düşünülemez” görüşünün ulusal- ideolojik çerçevesine oturtuldu, hem de NATO ile Rusya arasında bir güvenlik (tampon) bölgesi olarak kalmasının askeri stratejik coğrafya düzeyine yükseldi.
Avrupa-ABD “Ukrayna’yı NATO’ya almayacağız” politikasının penceresini açsa, Ukrayna’nın Batı’nın pazar ve siyasi alanı değil de bağımsız tarafsız bağlantısız ülke olarak inşa edilmesine yardımcı olsaydı, bu işgal gerçekleşmezdi büyük olasılıkla. Ama ülke Avrupa/ABD ile Rusya arasında büyük bir mücadele alanına dönüştürüldü.
İşgalin önlenmesinde ikinci önemli rol de Ukrayna yönetimine düşerdi. Ülkede milletin ikiye bölünmesine hizmet etti iktidarlar.
“NATO’ya girmeyeceğiz”i bir ulusal karar ve irade olarak ortaya koyamayan, sözde “vatansever politikacılar”ın ülkeyi soktuğu girdabı seyrediyoruz!
---
(*) Hitler belki de önlenemez bir kaderdi! Artık Alman toplumunu bütünüyle arkasına aldıktan sonra… Ama bir tezim var. Adam resim yapıyor. Münih’te üniversiteye başvuruyor, ret alıyor, kendini siyasete vuruyor. Ressamlığın kapıları açılsaydı Hitler’e, kader olmaktan çıkabilirdi?!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- Erdoğan'ı protesto eden gençlere işkence iddiasına yanıt
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması