Diyarbakır’dan Mahmut Oral’ın dünkü Cumhuriyet’te “Şırnak’ın Cudi Dağı’nda çatışmada 5 özel harekât polisinin şehit düşmesine” ilişkin haberinde önemli bir olay da öne çıktı. Polis Erkan Onur Can (26) “Ah anne vuruldum!” diye sanki canlı yayın yaparcasına yaralandığını annesi Fatma’ya duyurmuştu. Bereket tedavisinde olumlu gelişme sağlandı.

***

Geçen temmuzda Bingöl’de Hatice Bilgin, Kandil’den gelen bir kişinin canlı bomba olduğunu algılamış, çocuklarını korumak için Azrail’in üzerine kapandığında birlikte uçmuşlardı. Anne, ölmüş, bir çocuğu kurtulmuş, ikincisinin beyin ölümü gerçekleşmişti.

***

Çarşamba gecesi TV haberlerinde, Antalya’da Nevruz’u “kutlamadan teröre” dönüştürmeye çalışan, aralarında “çocukların” da bulunduğu 150 kişinin üzerine yürüyen bir “anne”nin “terliği” ile mücadelesini izlemişsinizdir. Aralarında kendi çocuğu vardı ya da yoktu… Ama sonrasında belki de ağlayacak o olabilirdi!

Aynı haberlerde İzmit’teki kızı Dilare Ç’nin gösterilere katılmasını engelleme çabasındaki “anne” Mülki’yi de görmüşsünüzdür. Kızının yaşamından kaygılanıp çılgına dönen “annenin”, BDP milletvekili Sebahat Tuncel’i tokatlamasını da... Bunu yapmasa belki de “kızı” için yalnızca o ağlayabilirdi.

Kim o milletvekili bayan? Mart 2011’de bir gösteride bir “komiseri” tokatlayan, temmuzda PKK’li bir canlı bombayı överken, “Şehitliğinin mücadelesini kendi mücadelemiz olarak görmeliyiz” diyen TBMM üyesi…

***

27 Eylül 2011’de bu köşede şu örnekleri vermiştik:

• 24 Eylül’de Siirt’in Pervari ilçesine bağlı Belenoluk Jandarma Karakolu’na saldırıda öğretmenleri kalkan yapan PKK teröristleri 6 askerimizi şehit etti.

• 21 Eylül’de Bitlis Polis Meslek Yüksekokulu’na yapılan PKK saldırısında 1 polis adayı şehit oldu.

• 20 Eylül’de Siirt’te PKK, polis sanısıyla ve düğüne giden 4 kadını öldürdü, ikisini yaraladı...

• Aynı gün PKK Ankara’da Başbakanlığın burnunun dibinde bomba patlattı. 3 kişi öldü, 34 kişi yaralandı.

• Diyarbakır Sur’da PKK’nin yaraladığı polis memuru tedavi gördüğü hastanede öldü.

• 13 Eylül’de Maraş’ın Pazarcık ilçesinde PKK saldırısında bir polis şehit oldu.

• 2011’in sekiz ayında 47 asker, 8 polis, 9 korucu şehit düştü.

• 2010’da PKK 106 asker, polis ve korucuyu şehit etti. Sonrasında hep: “Şehitler ölmez, vatan bölünmez!” “Millet şehitlerine ağlıyor!” “Şehitler son yolculuklarına törenle uğurlandı!”

***

Daha kış çıkmadan benzeri haberler yine gelmeye başladı.

• 13 Şubat’ta Şırnak kırsalında teröristlere yönelik harekâtta 2 asker şehit oldu, 3 asker yaralandı.

• 21 Mart’ta Şırnak’ın Cudi Dağı’ndaki çatışmada 6 özel harekât polisi şehit düştü.

Mahmut Lıcalı dün gazetemizde AKP iktidarında Ekim 2004 tarihinden itibaren terör mağduru 166 bin 754 kişiye 2 milyar 659 milyon 891 bin 694 TL tutarında zarar tazminatı ödendiğini duyurdu...

***

Bir Ankara polisiye dizisi olan Behzat Ç’de önceki hafta, sahte içki, kaçak sigara kaçakçılarının Ankara’yı parsellemeleri konusu işlendi. Başkentte bile bu olayların yaşanması bir TV dizisinin abartısı olmalı diye düşündüm. Oysa kazın ayağı düşündüğüm gibi değilmiş! Güvenpark’ta bile seyyar satıcılar “kaçak sigara” satıyorlarmış... Gazetelerin son birkaç aylık Ankara eklerine göz attım. Behzat Ç’nin neden bu işle uğraştığını anladım!

• Ulus Çerkez Sokak’ta kullanılmayan tarihi hamama baskın yapan polis, piyasa değeri 2 milyon liralık sigaraya el koymuştu...

• Kırıkkale jandarması yol denetimi yaparken 27 bin paket kaçak sigara bulmuştu.

• Balâ İlçe Jandarması’nın “Ateş” adlı köpeği 15 bin paket sigara yakalatmıştı.

***

Dünyada akaryakıta vergi en çok Türkiye’de uygulanıyor. Pahalı olunca da ucuz olan komşularımızdan kaçak getiriliyor.

Fırat Kozok’un dünkü Cumhuriyet’teki haberi ilginçti. Gümrük ve Tekel Bakanlığı kaynaklarına göre 2011’de 35 bin 487 ton kaçak akaryakıt ele geçirilmişti. Aynı kamyon günde birkaç kez sınırdan geçiş yapıyordu. Yolcu otobüsleri ise tek yolcu ile günde 3-4 kez kaçak mazot getiriyorlardı.

Peki kaçak sigara nasıl getiriliyor? Katırlara yüklenen kaçak sigaralar 13-15 yaşlarındaki çocuklara 50 lira karşılığında taşıtılıyor. Uludere’de 35 “sivil kaçakçının PKK’li terörist sanısıyla” öldürülmesi olayının sonrasında “Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar” olmadı mı?

Bu olaylar değil mi bugün “anneleri” teröre karşı sokağa döken! 7-8 bin kişilik PKK’li teröristin silahının, mühimmatının, yiyeceğinin, giyeceğinin faturasını ‘PKK maliye bakanı’ mı ödüyor?

Sen, bir zamanlar kökü kazınan “kaçak ekonomisini” aşırı vergilerle körükleyip yeniden yarat, sonra da bunu ‘PKK maliye bakanı’nın cebine yönlendir… 1 Ocak’ta Hürriyet gazetesi -uyuşturucu, sahte içki dahil değil- PKK’ye bu yolla 50 milyon dolar (yaklaşık 130 milyon lira) gelir sağlandığını yazdı.

6 Ocak’ta bu köşede içişleri, milli savunma, adalet ve maliye bakanlarına, Jandarma Genel Komutanlığı’na, Milli İstihbarat Teşkilatı ile Kamu Düzeni ve Güvenliği müsteşarlıklarına yönelttiğimiz şu soruları yineliyoruz:

1. Kaçakçılıkta kullanılan katırlar 15 yaşındaki çocukların değildi. Bu “katırların sahipleri” kimlerdir? Haklarında ne gibi yasal kovuşturma başlatılmıştır?

2. Bu çocuklara katır başına 50 lira ödeyecek olan “patronlar” saptanmış mıdır? Haklarında ne gibi işlem yapılmıştır?

3. Bu çocukların aileleri kesinlikle bu “patronları” biliyorlardır? Aileler ile bu amaçla görüşmeler yapılmış mıdır?

4. Bu kişiler hakkında “kaçakçılığa teşvik” ve “vergi kaybına yol açmak” suçları ile dava açılacak mıdır?

5. Bu kişiler, “toplu ölümlere sebebiyet verme suçu” ile yargıya teslim edilecekler mi?

6. Olayı soruşturacak olan ilçedeki emniyet ve jandarmanın başı olan “kaymakamı” öldürmeye teşebbüs edenlerle “kaçakçı patronlar” arasındaki ilişkiler araştırılmış mıdır?

7. Mazot, içki, sigara kaçakçılığını önlemek amacıyla bu maddelerde vergi indirimi yapılacak mıdır?

\n\n