ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden de Başkan Barack Husein Obama’dan sonra Türkiye’yi dışlayıp Kıbrıs Adası’na bir resmi ziyarette bulundu.
Genellikle yöreye gelen ABD başkanları, yardımcıları ya da dışişleri bakanları Ankara ve Atina’ya uğrarlardı. Ancak salı günü bu köşede değindiğimiz Obama’nın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı dışlamasının ardından, yarım saatlik uçuşla ulaşacağı Ankara’ya gelmeyince Atina’ya da gitmedi. Oysa, Kıbrıs’taki görüşmeleri Ankara ve Atina’yı da yakından ilgilendiriyordu.
Eski başkanlardan Lyndon Johnson’un 52 yıl önce Kıbrıs’a yaptığı ziyaretten sonra Biden’in yalnızca Kıbrıs’a gidişi ilgi çekiciydi. Ada’da Rumların Başkanı Nikos Anastasiadis ve Türklerin Başkanı Derviş Eroğlu ile ayrı ayrı görüştükten sonra “Yeşil Hat” üzerindeki bir lokantada Ada’nın iki yöneticisini yemekte bir araya getirdi.
Biden, Ada’ya varışta Rumlardan yana çıkarak ve açık seçik olarak “ABD Kıbrıs’ın yasal hükümetini tanıyor. Bu ziyaret bu gerçeği değiştiremeyecek” dedi. KKTC’ye geçmesine Rumların tepki göstermemeleri için de Eroğlu ile görüşmesinde KKTC bayrağına yer verdirmedi.
Bu farklılığa karşın Türkiye’nin dış siyasasını sıfırlamakla tarihe geçen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Taraflara eşit yaklaşılmıştır” demez mi?

***

Biden’in ziyaretinin ardında Kıbrıs’ı kullanan İsrail vardı. İsrail’in amacı Doğu Akdeniz’deki İsrail ve deniz komşusu Kıbrıs ile aralarındaki doğalgaz yataklarının işletilmesinin Rusya bağımlısı Avrupa’ya ulaşımını sağlamaktı.
Her iki doğalgazın ulaşımının kilidi Türkiye’nin elindeydi. Erdoğan “Akdeniz’de bizden izinsiz arama yapamazlar. Yaparlarsa hadlerini bildiririz!” diye meydan okumuştu.
Ancak önemli ve önceliği olan Kıbrıs’ın doğalgazında Rumlar ve Türkler arasında bir uzdaşı gerekliydi. Biden, bu amaçla Kıbrıs’taydı. İlk aşama olarak bu ortam sağlandıktan sonra İsrail ile bağlantı daha kolay olacaktı.
Her zaman olduğu gibi mangalda kül bırakmayıp sonrasında tükürdüğünü yalayan Erdoğan da boru hattı ile gelecek parayla tatmin edilecekti. Biden bu konuda şimdiden Erdoğan’ı görmezden gelip “Kıbrıs Doğu Akdeniz’de doğalgaz ile küresel bir merkez ve anahtar olacak” bile dedi.
Beklentilerin aksine Rumların isteği doğrultusunda Maraş’ın yerleşime açılması gündeme gelmedi. Yalnızca Ada’da “kapsamlı barış” dileklerinde bulunuldu.
Rum, Ermeni ve Müslüman din adamları da bu barış için görevlendirildi. Hatta Rum tarafında Ankara’dan giden katılımcılar ile birlikte bir cami bile açıldı. Annan planından da geriye giden yeni bir plan konusu ise yüzeysel gündem oluşturdu.
Biden’in ziyaretinin perde arkasında, yöredeki doğalgaz yataklarının işletimini yüklenecek olan Amerikan Noble Enegy şirketi ve Ukrayna’daki başka bir Amerikan şirketinin yöneticisi olan Doğu Akdeniz ile de bağlantı kuran Biden’in oğlu Robert Hunter Biden vardı.
Özetle Biden, Ada’ya başkan yardımcısı olarak değil İsrail ve Amerikan şirketlerinin elçisi olarak gelmişti.
Rumlar ve Türkler Yeşil Hat’tan rahatlıkla geçtikleri halde, cep telefonları ile konuşmaları hemen hemen olanaksızdı. Böylesine bir altyapı bulunan Ada’nın birleşmesinde 55 milyar lira gerektiği saptanmıştı. Dolayısıyla bu gerçeği bilerek Ada’ya giden Biden, Kıbrıslılara “gaz verip” karşılığında “doğalgazı” ele geçirmenin peşindeydi.
Birleşmenin olanaksızlığını anlatan bir olay da Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde yaşandı. Avrupa Birliği, Kıbrıs’ı tek devlet olarak gördüğünden, Ada’nın göndereceği 6 temsilcilik için AP seçimlerinde ilk kez Türkler de aday gösterdiler. Ada’da, Güney’e oy kullanmaya gittiklerinde pek çoğuna oy kullandırılmayınca Türk adaylar nal topladılar!

Özçekim mi?
Bir zamanlar ABD’deki Yahudilerin en önemli ödülünü almakla övünen Başbakan Erdoğan, şimdilerde “Bizim zaten ilişkilerimiz diye bir şey kalmadı!” diyor.
Dört yıl önce 31 Mayıs’ta yaşanan Mavi Marmara olayı Türkiye’de ağır cezalık mahkeme konusu oldu. İHH’nin açtığı davada, olayın 4. yıldönümüne 5 gün kala mahkeme şu İsraillilere “yaşam boyu hapis” cezasına karar verdi:
Dönemin Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabil Aşkenazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfed Marom İstihbrat Başkanı Amos Yadlin, Hava Kuvvetleri Komutanı Avişay Levi.
Kararı İHH Başkanı Bülent Yıldırım, “İsrail ile en güzel ilişki, sıfır ilişkidir” sözleri ile doğrulayarak Erdoğan’ın ve sıfırlamacı Davutoğlu’nun izinde gidildiğini gösterdi.

***

Mavi Marmara gemisi olayından sonra Erdoğan’ın gövde gösterisi için geçen yıl 5 Temmuz’da Gazze’ye gideceği açıklanmıştı. Erdoğan, 5 Temmuz’u özellikle seçmişti. İsrail Savunma Bakanı Moşe Dayan, 5 Temmuz 1967’de Gazze’yi ilhak etmişti.
Sonrasında ne oldu? “Bugün yarın” denildi, arkası gelmedi. Erdoğan, Gazze’ye gidemedi. Gazzeliler “Bekledim de gelmedin…” şarkısını söylerken Erdoğan hem kendine, hem de Türkiye’ye itibar kaybettirdi.
Bu arada Kudüs Başkonsolosu Mustafa Sarnıç’a Mescidi Aksa’da cuma namazı kılmasına izin verilmedi.

***

Mahkeme kararı Türkiye’yi gülünç duruma düşürdü. İnterpol’e bu 4 kişinin tutuklanmaları için “kırmızı bülten” gündeme getirildi. Oysa “siyasal ve askeri olaylar” İnterpol’ün kapsamı dışındaydı. Böylece karar Türkiye’deki tribünlere oynamak amacı taşıdığından, dışarıda da kahkahalara yol açtı.
“Kendi” fotoğrafını çekme sözcüğü “selfie” dilimize Dil Kurumu’nca “özçekim” olarak çevrildi… “Selfie” gerçekte “kendimce” iken “özçekim” sözcüğünün “kendi kendini tatmin” kavramı olan “masturbasyon” karşılığında günümüz gençliğince uzun bir süredir kullanıldığını bilmiyor olmalıydı!
Mahkeme kararı yabancılara göre “özçekim” olarak yorumlanıyordu!