Bayram Gazetesi!

26 Mayıs 2020 Salı

Bu yıl ilk kez, Şeker Bayramı’nda okurlar, “Korana (taç) virüs” nedeniyle “gazeteden” mahrum kaldılar! Gençler ve genç gazeteciler bilmezler! Eskiden Şeker ve Kurban Bayramlarında, “Bayram Gazeteleri” çıkardı...

***

“Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)”, çok partili siyasal yaşama geçiş yıllarında, 1946’da, çıkardığı bir yasa ile İstanbul, Ankara ve İzmir gibi Gazeteciler Cemiyetleri’ne dinsel bayramlarda “Bayram Gazetesi” çıkarma yetkisi verdi!

***

İstanbul’da, 10 Haziran 1946’da Sedat Simavi, Sadun Galip Savcı, Cihat Baban, Hayri Alpar ve Sait Kesler “Gazeteciler Cemiyeti’ni” kurdular... 

***

Ankara’da 10 Ocak 1946’da Mekki Sait Esen, Niyazi Acun, Aka Gündüz, Bilal Akba, Adil Akba, Sebahattin Sönmez ve Muaffak Menemencioğlu, Vali Nevzat Tandoğan’ı ziyaret ettiler...

Gazeteciler, “İzniniz olursa”, Ankara’da “Gazeteciler Cemiyeti” kurmak istiyoruz...” deyince, Vali’nin, “Peki, ama hangi amaçla” sorusuna,  yanıt şöyle olur:

“Basın organlarındaki gazetecileri bir araya toplamak, mesleki ve sosyal haklarımızı geliştirmek, mesleğin mecbur kıldığı hak ve özgürlükleri savunmak, tüm üyelerimizle birlikte Cumhuriyet ve demokrasiyi kollamak ve ülkenin bölünmez bütünlüğünün sonuna kadar yanında olmak için... Bu söylediklerimizi, lütfen taahhüt olarak kabul edin!”

Tandoğan, “Vatan için hayırlı olsun...” deyince, Vali’nin yanından daha büyük heyecan ve coşku ile çıktılar...

***

“Basına özgürlük vaadi” ile de iktidara gelen Demokrat Parti (DP), “Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun”, 13 Haziran 1952’de, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) kabul edildi ve 20 Haziran 1952 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanıp yürürlüğe girdi!           

***

Gazeteciler, Bayram Gazetesi’nin yayımlandığı Ramazan Bayramı’nda 2 gün, Kurban Bayramı’nda 3 gün tatil yaparlardı. Çünkü o günlerde, gazeteleri çıkmazdı! Bu gelenek, gazetecilere bayramlarda tatil yapmalarını, işsiz meslektaşlarına da yılda iki kez gelir sağlıyordu!

***

Ben bir süre Ankara Gazeteciler Cemiyeti’nde, bir süre de Ankara Gazeteciler Sendikası’nda “sayman” olarak görev yaptım! Çünkü Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde öğrenci iken “muhasebe” öğrenmiştim!

Bu görevlerim boyunca “Bayram Gazetesi’nin” tüm maddi sorumlulukları bende idi... Kuşkusuz bir gazete çıkarken gelen reklamlar, ilanlar en çok beni, Napolyon Bonapart’ın dediği gibi “Para, para, para...” olarak sevindirirdi!

Çoğu zaman, gazete hazır, tam baskıya girecek iken, tam o sırada bir reklam gelirdi... İster istemez bir haber sayfadan çıkarılır, reklam onun yerine girerken, aklıma Napolyon’un sözü gelirdi! Çünkü “Cemiyet” ya da “Sendika” güçlenecekti!

***

“Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS)” , merkezi Brüksel’de bulunan “Uluslararası Gazeteciler Federasyonu’na (FIJ)” üye oldu. TGS’yi, Cumhuriyet yazarı Ömer Sami Coşar temsil etti...

1971’de Coşar, FIJ “Yönetim Kurulu” üyelik görevini bana devretti. FIJ “Yönetim Kurulu’nda”, Türkiye’yi bir yıl temsil ettim... 

1971’de FIJ Genel Kurulu’nu İstanbul’da düzenleyip yabancı meslektaşlarla birlikte “askeri muhtırayı, basın özgürlüğünün sınırlanmasını” kınadık! FIJ, Türkiye’de basın ve sendikal özgürlüklere düşen gölgeler nedeni ile beni, ikişer yıldan üç dönem daha “Yönetim Kurulunun Başkanlık Divanı’na ‘Avrupa Temsilcisi’” seçti!

***

12 Mart 1971 muhtırası ile başta gazetenin sahibi Nadir Nadi olmak üzere, İlhan Selçuk ile birlikte 11 “çalışanı” gazeteden uzaklaştırıldı. Ben de Ankara’da istifa ettim...

***

Demokrat Parti’nin 1953’te kapattığı, uluslararası haber ajansı, Reuters’ın Türkiye bürosunu 1 Ocak 1972’de Ankara’da açtım...

***

Anayasanın 28. maddesi; “Basın hürdür, sansür edilemez” diyor. “Sendika kurma hakkını” öngören 51. maddesi ise şöyle: “Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz.”

Zamanla Türk basın dünyasında, gazeteleri “gazeteci patronlar” değil de “işadamı patronlar” sahiplenmeye başladı. Turgut Özal’ın Başbakanlığı döneminde “işadamları” güçlendiler, “çalışanlar” ise güç yitirdiler.

Hatta öyle oldu ki büyük bir gazete “sahip” değiştirince, “genel yayın yönetmenini”, binanın girişinde kimlik kartlarını okuyan güvenlik araçları tanımadı! Çalışmaya gelenler bazıları da kartlarını okutamadılar. 

Bazı gazetelere getirilmiş notere “sendikadan istifa belgesini” imzalayanların kartları çalışmaya başladı. Sendikasız emekçiler içeri girdiler, sendikalılar kapı dışına konuldular!

Oysa anayasa “Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz” demiyor muydu? Sonrasında TGS ve öteki sendikalarda çöküş başladı!

***

1990’da Milliyet, 1993’te Hürriyet gazetelerinin sendika ile imzaladıkları toplusözleşmede şu kural vardı:

“Bu Toplu İş Sözleşmesi, TGS üyelerinin sosyal, ekonomik, mesleki düzeylerini yükseltmeyi; insanlık onuruna yaraşır çağın ve mesleğin gereklerine uygun yaşam düzeyine ulaşmalarına yetecek ücret almalarını, işsizlik korkusundan uzak, geleceğe güvenle bakabilecekleri, sevgi ve saygıya dayalı bir çalışma ortamı oluşturmayı, demokratik katılımcılığı düzenlemeyi, işyerinde sosyal güvenlik ile işçi sağlığı ve iş güvenliğini sağlayacak önlemler alınmasını, üretkenliği ve verimliliği arttırmayı amaç edinir.”

***

Ege Bölgesi’nin önemli gazetesi Yeni Asır’ın sahibi Dinç Bilgin, 1985’te magazin ağırlıklı Sabah gazetesini yayımlamaya başlamakla kalmadı, 12 Haziran 1992’de Ramazan ve Kurban Bayramlarında, günlük gazeteler yerine sadece “Bayram Gazetesi” çıkması geleneğini de bozdu!

21 Ocak 1993’te Anayasa Mahkemesi de, dinsel bayramlarda “Bayram Gazetesi” dışında gazete çıkarılmayışını anayasaya aykırı bularak, yasayı iptal etti.

Böylece Sendika ve Cemiyet’e büyük darbe vuruldu...

***

Bilgin, işi büyüttü, basın dışına çıkarak özelleştirilen Etibank’ı satın aldı, batırdı, hapis cezasına çarptırıldı!

***

Hiçbir gazetede toplusözleşme imzalanmadığı, Cumhuriyet’in kapısında icracıların beklediği ortamda, 1992’de genel yayın yönetmeni iken Türkiye Gazeteciler Sendikası ile toplusözleşme imzalanmıştı! 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları