Bekir ve Özgenlik!

11 Mayıs 2012 Cuma
\n\n\n

Sayın okurlarım bu yazıda kendimden söz edeceğim için önceden özür dilerim…\n

\n

Bekir Coşkunun Onuncu Köy adlı köşesinde 29 Nisandaki Paşa başlıklı yazısını okuyunca kendisine bir bilgi iletisi gönderdim. Sizler de o yazıyı okumuşsunuzdur. Hani bir köpek ile bir kurdun öyküsünün anlatıldığı yazı…\n

\n

Köpek sahiplidir. Bakımlıdır. Önünde yemek tabağında kemiği, tasında suyu, altında minderi eksik değildir. Kurt ise bunların tümünden yoksundur. Açlığın getireceği ölüm tehlikesi ile her zaman karşı karşıyadır.\n

\n

Köpek, kurda kendisine katılmasını, sahibinin ona da bakabileceğini söyler. Kurt bir an sevinir. Ancak köpeğin omzunun üstünde garip bir nesne görür. Kurt bunun ne olduğunu sorar. Tasma yanıtını alan kurt bu kez ne işe yaradığını öğrenmek ister.\n

\n

Paşa adlı köpek, tasmanın ucuna bağladığı zincirle sahibinin onu yönlendirdiğini, ona hükmettiğini anlatır Bu öyküyü Bekir şöyle tamamladı:\n

\n

***\n

\n

Döndü gitti öbürü…\n

\n

Giderken, kulübedeki Paşaya seslendi:\n

\n

Hiçbirini istemem Ben özümde kalayım daha iyi…”\n

\n

***\n

\n

Bekirin bu yazısını okuyunca ilkokul 3. sınıfta 10 yaşımdaki günlerime döndüm. Öğretmenim Cahide Erkal, okuma kitabındaki bu öyküyü sınıfta yüksek sesle özellikle bana okutturmuştu. Neden mi?\n

\n

Bekirin özümde kalayım sözleri o ilkokul okuma kitabında şöyleydi: \n

\n

Ben özgenim Ben özgenliğimi hiçbir şeyle değişmem…”\n

\n

1938 doğumluyum. Babam Hilmi, annem Naciye, bana hür anlamında Özgenadını vermişlerdi. O yıllarda hür yerine öz-gen; hürriyet yerine de özgenlik denilirdi. Daha sonraki yıllarda özgenyerine özgür sözcüğü kullanılır oldu. \n

\n

Bu öyküyü sınıfta okuduğumda yıl 1948 idi Öğretmenim, adımdan dolayı bu öyküyü özellikle bana okutmuştu Bekire, özümde kalayım diye yazdığı sözlerin özgün biçiminin özgenlik olduğunu notumda ilettim…\n

\n

***\n

\n

Birkaç gün sonra Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel resmi bir açıklama ile Bekire tepki gösterdi.\n

\n

Yadırgadım Çünkü 17. yüzyılın ünlü Fransız yazarı Jean de La Fontainein bu öyküsünü bizim kuşakta ilkokullarda okumayan kimse kalmamıştı. \n

\n

Sayın Orgeneral Özelin ilkokulda bu öyküyü okuyup okumadığını merak ettim. Özgeçmişine göz attım. 1950 doğumluydu. Bu öyküyü adımdan dolayı sınıfta yüksek sesle okumamdan ancak iki yıl sonra doğmuştu. \n

\n

Herhalde dedim: Onun zamanında ilkokuldaki okuma kitabı değişti! Bundan dolayı öyküyü bilmiyor!\n

\n

Sayın Orgeneral Özel yaşı itibarıyla dünkü çocuk olsa da, onurlu komutanların istifaları ile eskilerin deyimiyle hasbelkader (rastlantısal) olarak bu koltuğa oturmuş olsa da, omuzlarına dört yıldız takıp doruğa kadar çıktığına göre birikimli, onurlu bir Türk subayı olmalı…\n

\n

***\n

\n

Bir dalgadır gidiyor. Ergenekon bilmem kaç dalga Balyoz bilmem kaç dalga… 28 Şubat bilmem kaç dalga… \n

\n

Dalgalar denizi Karadeniz bile bu kadar dalgalanmaz Dünyada bırakın barış dönemini, hangi ülke savaşta bu kadar komutanını tutsak vermiştir? Sayın Genelkurmay Başkanından bir ricam var…\n

\n

Bir an için albaylar ve alt rütbelileri bir yana bırakalım Yalnızca general rütbeli kaç emekli ve kaç muvazzaf subay bu dalgalarla tutsakalınmıştır? İçeride kaç general, dışarıda kaç general var? Yanıtlarlarsa bu bilgileri köşemde okurlarıma sunmaya hazırım.\n

\n

***\n

\n

İsmet İnönünün 1962deki Dışişleri Bakanı Feridun Cemal Erkinin makamında kendisiyle bir mülakat yapıyordum. İçeriye basın sözcüsü Büyükelçisi İsmail Soysal girdi. Önemli, olumlu bir haber getirmişti. Bakana sundu. Basına az konuşan Erkin, Tamam dedi: Bunu, ben açıklayacağım…”\n

\n

Soysal boynunu büktü Bakan Ne oldu diye sordu. Soysal Sayın Bakanım! Yarın tersi bir gelişme olursa, ben sizi yalanlayamam. Ama siz beni yalanlamakla kalmaz, kulağımdan tuttuğunuz gibi bu görevden de atabilirsiniz! yanıtı verdi.\n

\n

Erkin, bir an düşündükten sonra Peki, git sen açıkla…” dedi.\n

\n

***\n

\n

AKPnin sivil anayasa dediği bir dönemin yaratılmak istendiği şu günlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin bir toplantısında Türkiyenin dört kırmızı çizgisini şöyle tanımladı:\n

\n

Tek dil değil, tek bayrak, tek din, tek devlet…”\n

\n

Birkaç gün sonra yineledi:\n

\n

Tek dil değil, tek bayrak, tek din, tek devlet…”\n

\n

Sivil anayasa ile başkanlığa oynayan Erdoğana yalanlama parti sözcüsüHüseyin Çelikten geldi: Sözcü, koskoca Başbakanı şu sözlerle yalanladı:\n

\n

Başbakan da olsa beşer şaşar Bu bir dil sürçmesidir…”\n

\n

Erdoğan, sözcüsü tarafından yalanlanan Başbakan olarak tarihe geçti…\n

\n

Yurtdışından dönünce Başbakan da tek vatan diyeceğine tek din dediğini, dilinin sürçtüğünü…” söylerek geri vitese takmak zorunda kaldı! Genelde olduğu gibi ağzından çıkanı kulağı duymamıştı Dil bir kere sürçer Böylesine hassas konuda iki kez sürçer mi? Türkçede şöyle bir deyim vardır:\n

\n

Dervişin fikri neyse, zikri de odur…”\n

\n

***\n

\n

Sayın Orgeneral Özel, Atatürkün ordusundan gelen bir komutan olarak sizin derviş olmadığınıza insanlar emin olmak istiyor.\n

\n

Eğer ilkokulda La Fontainein öyküsünü okumadıysanız, o yılların o kitabını buldurup lütfen okuyun. Eğer bulamazsanız, Cahide Öğretmen, İzmir Karşıyakada yaşıyor. Huzuruna çıkıp özgenliğin ne olduğunu birinci ağızdan ondan dinleyin. Lütfen kendisine saygılarımla birlikte uzun ve sağlıklı ömürler dilediğimi de iletiniz...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları