Bir yandan alkollü içkilere; vergi üzerine vergi konulurken, bir yandan da valiler kanalı ile “turistik yörelerde” de içki yasaklanıyor.
Hükümet, rakının ÖTV’sini geçen hafta, yeniden yüzde 7.7 oranında arttırdı. Bir kıyaslama yapalım: AKP iktidara geldiğinde 1 dolar 1.65TL idi. Bugün 4.20TL oldu. Artış oranı yüzde 154... 70 cl’lik bir şişe rakı o zaman 8.25TL iken, bugün 105 TL. Artış oranı yüzde 1170... Bu satış fiyatının, yalnızca 31.5 lirası rakının maliyeti, 73.5 lirası vergi...
Üstelik rakı “ithal” değil, “yerli malı” olduğu için “ithal vergisini” içermiyor. Günümüzde, aylık net “asgari ücreti” 1.603 lira... Bir günlük ücreti 53 TL olduğu için, 105TL’lik bir şişe rakıyı bile alamaz!
5 Ocak’ta Hürriyet gazetesi “2017’de alkollü içkilerden elde edilen gelirin 9 milyar 600 milyon TL olduğunu, 2018’de hedef olarak 10 milyar 550 milyon liranın beklendiğini” duyurdu.
Emekliye, iki din bayramından önce biner lira ikramiye verileceği açıklandı. Sözcü gazetesi bu ikramiyelerin, bir anlamda rakıya yapılan son zamla karşılanacağını yazdı. Diyanet İşleri Bakanlığı’ndaki din görevlilerinin, devlet bütçesine giren rakı vergisinden sağlanan aylıkları haram mı, helal mi?

***

Bazı içki yasaklamalarından örnekler verelim... Eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın “Alkolle mücadele etmemiz gerekiyor!” sözlerinden sonra Afyonkarahisar Valiliği bazı yerlerde içki satışı ve tüketimini yasakladı.
Bu uygulamayı Burdur, Düzce valilerinin benzeri kararları izlerken, aynı karar Antalya Valiliği’nden “helal turizm uygulayalım” açıklamasıyla geldi. Bursa Belediyesi “alkollü içki satan bayilere ekmek verilmeyeceğini” açıkladı.
Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün “içkili kır gazinosu” olarak ihaleye çıkardığı Dilek Yarımadası’na sonradan koyduğu “içki yasağına” Kuşadası Belediyesi tepki gösterdi!
Antalya’da düzenlenen “25. Uluslararası Gıda ve İçecek İhtisas Fuarı”na da “alkollü içki yasağı” getirildi. Kararın, uluslararası bir fuarda “alkollü içki sektörü” ile Avrupa ve Rusya bağlantılı turizm gelirini baltaladığı vurgulandı!
19. Milli Eğitim Şûrası’nda Eğitim-Bir-Sen’in sunduğu “Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Liselerinin Öğretim Programları ve Ders Çizelgelerinden Alkollü İçki ve Kokteyl Hazırlama Dersinin çıkarılması” önerisini, Milli Eğitim Bakanlığı kabul etti.
TÜRSAB Yönetim Kurulu üyesi Numan Olcar, kararın turizm için yanlış olduğunu söyleyerek, “Bir ressam yetiştiriyorsunuz, elinden fırçayı alıyorsunuz!” dedi. Türkiye Otelciler Federasyonu Başkanı Osman Ayık, “dersi kaldırmanın turizm sektörü için olumsuz bir karar olduğunu” belirtti. Böylece “içkisiz turizmin kapısı” aralanmıyor mu?

***

17. yy’da IV. Murad kendisi içmesine karşın, halkın “alkol, sigara ve kahve kullanılmasını” yasakladı. Kıyafet değiştirerek İstanbul’da uygulamayı kontrole başladı. İçki içenleri darağaçlarında sallandırdı!
Buna karşılık IV. Murad’ın din işlerine bakan şeyhülislamı Zekeriyazade Yahya Efendi bir şiirinde şöyle diyordu: “Mescitte riyamişler etsin ko riyayı/ Meyhaneye gel kim ne riya var ne mürai... (Bırak mescitte ikiyüzlüler devam etsin riyakârlığa / Sen meyhaneye gel ki orada ne riya var ne riyakâr.)”
AKP’nin eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, http://www.haberturk. com/kisi/ali-babacanABD’de bir toplantıda alkol düzenlemesiyle ilgili soruya, 4. Murad’ın içki yasaklarına gönderme yaparak, “Osmanlı zamanında bile içki yasaklayan bir kişi oldu. O da geri tepti!” dedi.

***

ABD’de içki yasası 1919’da önerildi, 1920’de de yürürlüğe girdi. 1922’de Dutch Schultz, Al Capone ile Lucky Luciano gibi gangsterler, “Mafia” kuruluşu olarak köşeyi döndüler. 1922’de, yalnız Nev York’ta yeraltı örgütlerinin sayısı 5 bindi, 5 yıl sonra 30 bine çıktı. 1933’te, Başkan Franklin D. Roosevelt yasağı kaldırdı.

***

ABD’deki içki yasağının etkisiyle, Türkiye’de de 1920’de TBMM Başkanı’nın kullandığı “2 oy” farkıyla kabul edilen “Men-i Müskirat Kanunu”,
5.5 yıl sonra yürürlükten kaldırıldı.
O günleri ünlü yazar Hüseyin Rahmi Gürpınar şöyle anlatmıştı:
“Hükümet yasağı ile içkiyi engellemekte herkesi kışkırttı. Bu yasaktan sonra içkiye rağbet yüz kat arttı. Zararlı rakılar üç, dört yüze satıldı. Hiç kullanmayanlara bile iştah geldi. Her yerde yeniden imbikler ısmarlandı.” (Devam edecek...)