İzmir’de Bitki Fuarına Doğru!

28 Mayıs 2021 Cuma

İzmir, uluslararası önemde, görkemli bir fuar parkına kavuşuyor! Pınarbaşı’nda kurulacak “Uluslararası Bahçe Bitkileri EKSPO’su” altı ay boyunca ziyaretçilerini ağırlayacak, sonra yaşayan kent parkı olarak düzenlenecek…

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in girişimiyle, İzmir’in 2026’da dünyanın en önemli EKSPO’suna ev sahipliği başvurusu “Uluslararası Bahçe Bitkileri Üreticileri Birliği (AIPH) Genel Kurulu’nda” oybirliğiyle kabul edildi.

“Tohum Dirençliliği” konusunun işleneceği fuar, “tohumu bir öz olarak” ilk kez tanımlayan Urlalı düşünür Anaksagoras’a (İÖ 500 - 428) adanacak. Tohumlar, Nuh’un Gemisi biçimli bir alanda sergilenecek.

Soyer, “Botanik EKSPO, kentimizdeki süs bitkileri üretimini ateşlerken İzmir’in gerek kalkınmasına, gerekse uluslararası tanınırlığına büyük katkı yapacak. 2030 Dünya EKSPO’suna giden yolda önemli bir kilometre taşı olacak” dedi.  

1 Mayıs - 31 Ekim 2026 tarihleri arasında “Uyum İçinde Yaşamak” konusuyla düzenlenecek fuar parkını, 5 milyona yakın kişinin ziyaret etmesi öngörülüyor. 

Pınarbaşı’nda 25 hektara kurulacak fuar alanı, çeşitli sergilerin, dünya bahçelerinin, sanat, kültür, gıda ve öteki etkinliklerin yapılacağı önemli bir çekim merkezi olacak. 

Türkiye’de süs bitkileri, çalı grubu bitkileri ve yer örtücü bitkiler alanında İzmir’in birinci sırada olduğunu söyleyen Soyer, “Kentimiz, süs bitkileri üretim varlığının yanı sıra dışsatımında da çok önemli bir yere sahiptir” dedi. 

Yedi km uzunluğundaki “Homeros Vadisi” adlı, yöresel yaratım bölgesi alanına, İzmirli ama ozan Homeros’un yaşadığı söylenen mağara dışında, 18 gölet yapıldı, bölgeye 70 bine yakın yeni bitki de dikildi.

Homeros

“Homeros Vadisi’nde” 54 cins içinde 182 çeşit bitki ve 103 kuş türünün yaşadığı saptandı… Yeşillikle kaplı alanda, yürüyüş yolları, koşu pistleri, bisiklet yolu, mini tiyatro ve piknik alanları yer alıyor.

Soyer, “EKSPO alanı, Avrupa Sibirya Yaprakdöken Ormanları, Akdeniz Makilikleri ve İran Turan Bozkırları gibi üç bitki kıtasının sergileme bölgesi olarak da kullanılacak” dedi.

Fuarda, “Süs ve Tarım Bitkilerinin Geçmişi” konusu altında bu coğrafyadan çıkarak dünyaya yayılmış, zeytin, buğday, badem, armut, erik, kiraz gibi bitkiler de incelenecek.

FELSEFE’NİN ‘ATASI’ ANAKSAGORAS…

Anaksagoras “Meclisin efendisi!”, (İÖ 500 - 428), Pers İmparatorluğu döneminde, İzmir Urla - Klazomenai’li (Kilizman), düşünürdür… Anaksagoras, göç ettiği Atina’da 30 yıl yaşadı, İyonya’dan (İzmir yöresi) Atina’ya “felsefe ve bilimsel araştırma ruhunu” götürdü!

Anaksagoras

Atina’da, demokrasiyi oluşturan, dönemin güçlü yöneticisi Perikles’in dostuydu. Ünlü trajedi yazarı Evripides ile de dostluk kurmuş, ondan bilim ve insanlık için ilham almış, heyecan duymuştu.

Gökcisimleri ve göktaşlarının düşüşü hakkındaki gözlemleri, kendisini evrensel düzen hakkında yeni varsayımlar oluşturmaya ve göktaşlarının etkisini tahmin etmeye yönlendirdi. 

İÖ 468’de düşen, birgök taşını incelemiş ve onun kızgın bir taş kitlesi olduğu kanısına varmıştı. İ.Ö 467’de göktaşının düşeceğini de tahmin etmekle anıldı…

Anaksagoras, dönemin en büyük doğa bilginiydi. Güneş tutulmaları hakkında doğru açıklama yapan ilk kişiydi. Güneş’in, “kırmızı-sıcak bir metal kütlesi”, Ay’ın, dünyanın ve yıldızların da “ateşli taşlar olduğu” varsayımlarıyla ünlenmişti. 

Ancak, bu kuramları halkın geleneksel inançlarına tersti! Çünkü o dönemde “Güneş” ve “Ay”, Yunanlar için “tanrı” idi. Onu bir “taş” olarak nitelendirmek saygısızlıktı! Bu suçlamalar onu savunmasız bırakmıştı. Göç ettiği Atina’da “dinsizlikle” suçlandı! 

***

Atinalılar, Ispartalılara karşı Peloponnesos Savaşı yenilgisinden sorumlu tuttukları, İÖ 450’deki duruşmasında Perikles’in savunduğu öğretmeni Anaksagoras’ı, “kendi güvenliği” için Lampsakos’a (Çanakkale Lapseki’ye) sürdü!

Lapsekililer, onun anısına agoraya “Akıl ve Gerçek” için bir sunak diktiler ve öğrencileri de ölüm yıldönümlerinde anma törenleri düzenlediler. 

Mezarının üzerine “Burada, gerçeği arayışında, cennetin kendisini ölçeklendiren Anaksagoras dinlenmeye yatırıldı” yazıldı. 

Ona göre “doğada, nitelik bakımından ne kadar çeşit varsa, o kadar da tohum” vardır. Duyularımızla algıladığımız nesnelerde “tüm tohumların bulunduğunu ve kendilerinde ağır basan tohumun kimliğini aldığını, onun adıyla anıldığını” söyler. 

Anaksagoras, “Hiçbir şeyin varken, hiçliğe gitmeyeceğini”, kendi kendine hareket eden tohumlardan ayrı bir hareket ettirici neden bulunması gerektiğini düşünmüştü. Bu nedenin de “ruh ve akıl” olduğunu ileri sürmüştü. .

Anaksagoras’a göre:

“Sonsuz küçük ve sonsuz büyük vardır! Küçük olan şeyler içinde bir en son küçüklük derecesi yoktur, tersine daima bir daha küçük vardır. Var olanın bölme yoluyla varlıktan kesilmesi olanaksızdır. Aynen, büyük olandan, daha büyük olan bir şey vardır ve o nicelik bakımından küçük olana eşittir. Her şey aynı zamanda hem küçüktür hem büyük…”

***

“Felsefenin Atası” kabul edilen Anaksagoras’ın Urla Cumhuriyet Alanı’ndaki heykeli, kimliği belirlenemeyen vandalların saldırısına uğradı, heykelde elinde tuttuğu, “dünyayı betimleyen” bölümü dört yıl önce çalındı! 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları