Jonglörümüz!

28 Mayıs 2013 Salı

“Diplomasi”, daha önce birkaç kez yazdığım gibi “jonglörlük” gibidir. Nasıl jonglörler üç topu sırayla havaya atıp düşürmeden öteki elleriyle tutarlarsa diplomatların, hükümetlerin de bir topu, daha doğrusu bir siyasal ilişkiyi tutabilmek için öteki ilişkiyi kopartmamaları temel kuraldır.

\n

Ama gelin görün ki “komşularla sıfır siyasa” izleyen “Erdoğan Hükümeti” Suriye’de Beşşar Esad’dan sonra şimdi de Mesud Barzani’ye, Abdullah Öcalan’a yaranmak için Irak’ın yasal Başbakanı Nuri el Maliki’yi dışladı.
Irak Anayasası’na göre Kuzey’deki Kürdistan Özerk Bölgesi’nin yapacağı anlaşmalar için önce Bağdat’tan izin, sonra onay alması gerekiyor. Oysa TPAO’nun 5.5 milyar dolarlık katılımı ile yabancı şirketlerle Bağdat’ın izni ve onayı olmadan Kuzey Irak’ta 25 milyar dolarlık yatırıma girişildi.
Kuzey Irak’tan biri günde 1 milyon varil petrol, ötekisi 0.5 milyon varil petrol akıtacak iki boru hattı gündemde. Bunların yanında bir de doğalgaz boru hattı söz konusu. Borular Silopi’den Türkiye’ye girecek ve Kuzey Irak petrolü ile doğalgazı Türkiye’den uluslararası pazarlara satılacak.

\n

***

\n

Bu anlaşmaya Irak’ın yasal Başbakanı Maliki, “Türkiye’yi bölgeyi felaket ve iç savaşa sürükleyebilecek rol oynamakla suçlayan” sözlerle tepkisini gösterdi, “Irak’ın ülke istikrarını tehlikeye düşürdüğünü…” söyledi.
Enerji işlerinden sorumlu Başbakan Yardımcısı
Hüseyin Şehristani’nin sözcüsü Faysal Abdullah “Merkezi hükümet onayı olmadan imzalanan her türlü anlaşma yasadışıdır” açıklamasını yaptı.
Maliki hava sahamızı kapattı. Hatta geçen yıl sonunda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldız’ın Kuzey Irak’a yapacağı uçuş Kayseri’de bitti. Yıldız’ın uçağına Irak Hükümeti izin vermedi. Hacılara da geçiş izni verilmedi.
Iraklı şirketlere, Türk ortaklarınızı
“atın” denildi. Oysa şu sıralarda Irak Hükümeti, 100 milyon doları kamu, 86 milyar doları özel sektörün finanse edeceği 5 yıllık yatırımları hizmete sundu. Bunların hiçbirinde Türk şirketlerine kapı aralanmadı. Bu arada, Türkiye’nin Musul Konsolosu’nun görevden alınması istendi.

\n

***

\n

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry Bağdat ziyaretinden sonra Ankara’da Türkiye’nin dikkatini çekti.
Maliki ile arasının açılmasını istemeyen ABD adına Ulusal Güvenlik Kurulu Sözcüsü
Caitlin Hayden şu uyarıyı yaptı: “Irak’ın enerji ticareti konusundaki durumumuz bu zamana kadar hep tutarlı olmuştur ve değişmemiştir. ABD, Federal Irak Hükümeti’nin uygun biçimde onayı olmadan Irak’ın hiçbir bölgesinden petrol satışı yapılmasını desteklemiyor.”
Başbakan’ın Vaşington seferine katılan Yıldız, ABD Enerji Bakan Yardımcısı
Daniel Poneman, Başkan’ın Uluslararası Enerji İşleri Özel Temsilcisi Carlos Pascual ile üç saatlik görüşmesinde Türkiye’nin Rusya, Azerbaycan, İran, Irak, Türkmenistan ile enerji alışverişinde sigaya çekildi.
İran’dan enerji almayı sürdüren Türkiye’nin ulusal bir banka üzerinden ve altın takaslı alışverişi de soruldu.
En önemli konu Kuzey Irak ile yapılan enerji alışveriş anlaşmaları idi. Bu görüşmeden sonra toplantıda kendisine bu konularda çeşitli sorular sorulduğunu söyleyen Yıldız, basına
“Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’yle 19 ülke ve 39 firma anlaşma yapmış. Irak Anayasası onların yaptığı işlerde ihlal edilmiyor da Türkiye’nin yaptığı işlerde mi ihlal ediliyor?” dedi.
ABD’yi kaygılandıran bir başka nokta ise Şii kökenli Maliki’nin İran’ın güdümüne girebileceğidir.

\n

***

\n

Türkiye’nin Kuzey Irak’ta “petrol hisseleri alma, yatırımlar yapma girişimleri” ile PKK çekilme süreci denk bir zamana rast gelir. Bu girişimlerde Barzani ile işbirliği yapanlar arasında Başbakan’ın yakınları olan işadamları Remzi Gür ve Ahmet Çalık’ın öne çıktığı basında yayımlandı.
Kuzey’deki Kürtler
“Biz istediğimizi yaparız. Bağdat’ın iznine gerek yok…” siyasasını açıkladılar. “İş iştir!” siyasası güden yabancı şirketler ise suskunluğunu koruyor.

\n

***

\n

PKK teröristlerinin silahları ile Kuzey Irak’a çekilme sürecinden Bağdat memnun değildir. Yabancı basında Türkiye’nin bu konuda tehlikeli bir oyun oynadığı yorumlanıyor. Bu gidişle önce Irak’ın ve ardından Esad’ın devrilmesinden sonra Suriye’nin de parçalanıp bağımsız bir Kürt devletinin yaratılacağı da öne sürülüyor.
Yorumlarda ayrıca şu iki nokta dikkati çekiyor:
1. Teşbihte hata olmazsa Türkiye çöplerini komşu bahçeye dökmekte ya da halının altına süpürmektedir. Bu geçici çözüm süreci daha büyük sorunlara gebe olacaktır.
2. Irak Hükümeti, örneğin Ankara’nın izni ve onayı olmadan Diyarbakır odaklı Kürtler ile böyle bir anlaşma yapabilir mi? Bu bir bağımsızlık ihlali değil midir?
Kürdistan Bölgesel Yönetimi Peşmerge Bakanlığı Sözcüsü
Cabar Yaver “PKK’nin çekildiği sınırlar bugüne kadar hiçbir devletin kontrolünde değildi. Bugün de aynı durum geçerlidir. PKK yıllardır zaten oradaydı!” dedi.
Türkiye - Irak sınırından sonra Suriye sınırı da bombalarla kevgire döndü. Masum insanlar ölüyor. Ekonomi önemli yaralar alıyor. Sınırdan elini kollunu sallayan geçiyor. PKK karargâhı Kandil, Kâbe’ye dönüştü. BDP milletvekilleri, basın, elleriyle koymuşçasına Kandil’e gidip geliyorlar. Bir Türkiye devleti Kandil’in nerede olduğunu bilmiyor. Benzeri durum İsrail’in başına gelseydi Tel Aviv ne yapardı?
Bu gidişle Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hacılara uyguladığı kota gibi bundan böyle MİT’in Kandil ziyaretlerine de kota uygulaması şaşırtıcı olmayacaktır.
Maliki, yazılı açıklamasında Erdoğan’ın siyasaları yüzünden Türkiye’nin Irak’ın düşmanı haline dönüşmeye başladığını açıkladı ve
“Irak’ın içişlerine müdahale” ile suçladı.
Bu oluşumlara Türk Başbakanı
“Şu anda Irak’ta sağlıklı bir yönetimden söz etmek mümkün değildir. Bu nasıl bir hükümet etmektir? Bunu anlamak mümkün değildir!” diyerek Bağdat ile ipleri kopardı. Erdoğan’ın jonglörlüğünden başka ne beklenirdi ki?

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları