Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kopyadan Mülkiye'ye!
\n
İzmir Karataş Ortaokulu’nda 2. sınıftaydım. Bir gün tarih öğretmenimiz ünlü yazar Kemal Bilbaşar, bizlere “ne olmak istediğimizi” sordu.
\nKimileri “mühendis”, kimileri “doktor” yanıtını verdiler… Bazı yağcılar “öğretmen”, bazıları da “tarih öğretmeni” olmak istediklerini söylediler! Önümde oturan bir arkadaş “vali” olma hevesindeydi.
\nKemal Bey, hepimize değişik gelen bu yanıt üzerine arkadaşımıza nedenini sordu… Arkadaş, Göztepe’de “vali konağına” yakın bir yerde oturduğunu, konağın bir küçük çocuğa ne denli özendirici geldiğini anlattı.
\nÖğretmen, bu amaç için “hangi üniversiteye gideceğini” sorduğunda “Ankara’ya Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne (SBF)” dedi… O ana değin ne valilik ne de SBF hakkında en ufak bir bilgim vardı. Yanıt kararsız olan bana çok ilginç geldi.
\nBilbaşar, bana sorduğunda “Ben de siyasal bilgilere gideceğim” dedim. Bereket nedenini sormadı, çünkü “kopya” çektiğim için ayrıntı veremeyecektim!
\nO günden sonra hedefim SBF oldu. O yıllarda yalnızca SBF, tıbbiye, İstanbul Teknik Üniversiteleri’nin giriş sınavları vardı. Ötekilerine gidip istediğinize kayıt yaptırıyordunuz. SBF sınavını kazandım.
\nİstanbul’da 1859’da “Mekteb-i Mülkiyye” adıyla kurulan “ilk sivil amaçlı” yüksek eğitim kurumuydu. İlk rozeti “Me’zunîn-i Mülkiyye, 1324 (Mülkiye Mezunları 1908)” olarak hazırlandı.
\nSonrasında Mustafa Kemal Atatürk, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin idari, mali, diplomasi alanına hizmet verecekleri yetiştirmek amacıyla okulu Ankara’ya getirtti.
\nÜnlü marşı “Ey Vatan gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü biz” sözlerinden esinlenerek, “vatan için” sözcüklerindeki “V” ve “İ” yeni rozete Türkiye haritasını çevreleyen “Vİ” simgesi olarak yansıdı. Adı “Siyasal Bilgiler Okulu” oldu. Sonrasında “Siyasal Bilgiler Fakültesi”ne dönüştü.
\n4 Aralık’ta Türkiye Cumhuriyeti “devletine ve milletine” hizmet veren SBF’nin kuruluşunun 153. yıldönümü kutlandı. 50 yıl önce mezun olanlara verilen “madalyonlardan” birini de ben aldım.
\nBir anlamda SBF’nin en azından üçte birlik yaşamına ve buna koşut olarak Türkiye’nin siyasal, ekonomik ve uluslararası ilişkilerine tanıklık yapmıştım. İyi ki “kopya” çekmişim!
\n29 Nisan 1960 olaylarında SBF, 27 Mayıs devrimine değin bir ay kapatıldı. O gece TBMM’deki ünlü “Tahkikat Komisyonu” üç kişi hakkında “gıyabi tutuklama kararı” çıkardı. “Yasama” kurumu olması gereken TBMM’den çıkan bu ilk ve son “yargı” kararındaki üç kişiden biri de “Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğrenci Derneği Başkanı” Özgen Acar idi!
\n4 Aralık töreninde her nedense AKP hükümetini temsil eden tek bir kişi yoktu. Kim bilir yüzleri mi yoktu, işleri mi çoktu, öğrenemedim!
\n\n
Göçmeden Önce!
\n\n
Atatürk, 11 Aralık 1935’te Başbakan İsmet İnönü’ye Mülkiyelilere (Siyasal Bilgiler Okulu mezunlarına) iletilmek üzere bir telgraf göndermişti.
\nTelgraf aynen şöyleydi:
\n“Yıldönümlerini kutlamak için Siyasal Bilgiler Okulu diplomalıların beni anarak toplantıya başlamış bulunduklarını bildiren telefon yazınızı aldım. Birdenbire duygumu tahlil edemedim. Bunun için Siyasal Bilgiler Okulu diplomalıların sözleri üzerinde bütün dikkatimi kullanarak düşünmek lüzumunu hissettim. Bunlar kimlerdi?
\nFazla düşünmeye hacet kalmadı. Derhal bildim ki bana içten sevgilerini haykıranlar, yarım asırdan beri büyük Türk ulusunu tam anlamı ile millet olmasına çalışan, modern bir Türk devleti kurmak için insanlık fedakârlıklarının hiçbirini esirgemeyen; kültür, idare, intizam ve devlet adamlığını en son ilmi telakkilere göre tebellür ettirmeye çalışmış ve çalışan yüksek değerde arkadaşlarımdır.
\nİşte bu intibayı kendi kafamda ve vicdanımda duyduktan sonradır ki telefonunuzun birinci satırının sonundaki dalgınlık aydınlandı.
\nBen, İsmet İnönü’nün karşısında bulunmakla mutlandığı görevden manen değilse bile maddeten uzak kalmış olmaktan teessür duymadığımı söyleyemem.
\nAncak, şununla müteselliyim ki; senin; hakikati, asaleti, millet ve devlet için gönüllüleri, ateşlileri benim kadar ve belki de benden daha parlak görür olduğunu bildiğimdir.
\nOnun için, rica ederim söyleyiniz o arkadaşlara ki; bu devletin en aşağı yetmiş sene evvelki halini içlerinde bulundurmaktadırlar ve yine İnönü’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da çocuk olarak yaşamış ve yüksek manalı, kafiyeli, devlet ve millet mefhumunu anlayarak yetişmişlerdir.
\nİşte onların hepsine söyleyiniz ki, şimdiye kadar yaptıkları temiz ve Türklüğe layık olabilen işleri dolayısı ile kendilerine minnetle mütehassisim. Fakat yine arkadaşlara söyleyiniz ki, Türk milletine, Türk Cumhuriyeti Devleti’ne karşı yapmaya mecbur olduğumuz görevler bitmemiştir ve bitmeyecektir.
\nBu dünyadan göçerek Türk milletine veda edeceklerin, çocuklarına, kendinden sonra yaşayacaklara son sözü şu olmalıdır:
\n‘Benim, Türk milletine, Türk Cumhuriyeti’ne Türklüğün istikbaline karşı ödevlerim bitmemiştir. Siz onları tamamlayacaksınız. Siz de sizden sonrakilere, benim sözümü tekrar ediniz.’
\nBu sözler ferdin değil, bir Türk ulusu duygusunun ifadesidir. Bunu, her Türk, bir parola gibi kendinden sonrakilere mütemadiyen tekrar etmekle son nefesini verecektir. Türk ulusunun nefesinin sönmeyeceğini, onun ebedi olduğunu göstermelidir. Yüksek Türk, senin için yüksekliğin \thududu yoktur. İşte parola budur.”
\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu