Kestaneler üzüldü...
Özlem Yüzak
Son Köşe Yazıları

Kestaneler üzüldü...

13.01.2023 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Duyduğumda bu sözü önce anlamadım. “Kestaneler üzüldü” derken ne kastediyordu acaba? Fazla bekletmedi... “Kestane ağaçları” dedi “Her yer hızla betonlaştıkça, kestane ağaçlarının yaşam alanları giderek daraldıkça; hâlâ var olan ağaçlar da üzüldü, küstüler. Hastalık geldi sonunda...” Hafta sonu Bursa’daydım. Yeşil Bursa’nın yeşili çoktan gitmiş, yerini büyük beton binalar almış. Kestanenin diyarı, ipekçiliğin vatanı Bursa’da artık ikisi de neredeyse merhum. Kestane şekeri yine yapılıyor ama kestaneler Çin’den... Bursa ipeği adı altında yine satışlar var ama kumaş veya ipliği ham olarak Uzakdoğu’dan geliyor. Boyası veya desen baskısı Bursa’da yapıldıktan sonra satışa sunuluyor.

Rakamlara şöyle bir göz attım. Kestane üretimi yılda 20 bin tondan 3 binlere düşmüş (Türkiye geneli). Onun yerini Çin ve diğer ülkelerden (Bosna-Hersek, İspanya, İtalya, Özbekistan ve Yunanistan) kestane ithalatı almış. 2019 yılında kestane ithalatına toplam 1.7 milyon dolar ödenmiş. Bursa’nın Ulu Camii, Yeşil Türbesi gibi tarihi ve kültürel yapılar beton yığınlarının arasına sıkışıp kalmış. Üzülen sadece kestane mi?

İster Bursa’dan bak, ister Afyon’dan İstanbul’dan Artvin’den...Türkiye’nin acı gerçekleri bunlar. “Talanın, plansızlığın, hukuku tek yönlü harekete geçirmenin, ‘Ben yaptım oldu’nun” fotoğrafı...

Bundan 100 yıl önce Atatürk ve arkadaşları “özgür toplum” yaratma hedefini bugün üç ayaklı bir toplum modeli aldı:

- Hiç düşünüp sorgulamadan biat edenler.

- Yapacak bir şey yok deyip sessiz kalanlar ve kabullenenler.

- Karşı çıkan, muhalefet eden böyle yaptıkları için de her fırsatta baskıya engellemelere maruz kalanlar... 

Ütopyalar zaman içinde distopyalara dönüştü. Hepimiz o distopyanın bir parçası haline geldik. 

Baktım zamanın ruhu, haliyle edebiyata da yansımış. Okuduğum kitabın adı Plasebo: Bir Yalancı Mutluluk Romanı. Bir adada geçen, Plasebo adında seçilmiş bir liderin nasıl adım adım mekânları ve insanları kendi istediği şekle sokmasının öyküsü. Zaman içinde ada sakinleri olanları sorgulamamayı, kendi düzenleri bozulmadıkça seslerini yükseltmemeyi, geleceği düşünmeden sadece günü kurtarmayı yaşam şekli haline dönüştürürler. Ve sonunda öyle bir nokta gelir ki isteseler bile artık yapacak bir şey kalmamıştır. Roman şu cümle ile sona erer: 

“Quid rides de te fabula narratur.” 

Çevirisi “Gülme, anlatılan senin hikâyen.”

AYAKTA KAL BOĞAZİÇİ

Plasebo zamanımıza dair bir laboratuvar anlatısı. Roman bitti, karşıma Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği’nin (BÜMED) yerinden zorla çıkarılması haberi çıktı. Şaka gibi dedim kendi kendime. Boğaziçi benim de mezun olduğum üniversite. Türkiye’nin en iyi en saygın uluslararası tanınırlığı en bilinen birkaç üniversiteden biri. BÜMED 1985 yılında kuruldu ve bugüne kadar sayısız öğrenciye burs imkânı sağladı, mezunlarına iş imkânı sundu, akademisyenlerin araştırma giderlerinden konut ihtiyaçlarına kadar birçok sorununa çözüm üretti. Rektörlük 7 Ocak’ta tüm mezunlarına attığı bir e-posta ile sosyal tesisin kira sözleşmesini yenilemeyerek mezunları kampustan uzaklaştırma kararı aldı. Boğaziçi Üniversitesi’nin tasfiyesi ve tabii tahribatı zaten iki yıl önce başlamıştı. Mesnetsiz suçlamalarla görevden alınan öğretim üyeleri, mükerrer oylarla dışarıdan görevlendirmeler, kapatılan enstitüler, işlevleri değiştirilen enstitüler... Üniversiteliler tam iki yıldır üniversitelerine verilen hasarın aslında tüm Türkiye’ye verilen geri dönülemez hasar olacağı bilinciyle kurumsal ilke ve değerlerini korumak amacıyla direniyorlar. Türkiye’nin geleceğini düşünen, Cumhuriyet değerlerine sahip çıkan her kişi ve kurumu Boğaziçi’ne desteğe çağırıyor ve “Türkiye’nin Geleceği için Ayakta Kal Boğaziçi” çağrısına katılmaya davet ediyorlar.

Sahip çıkılmazsa ne olur? 

“Quid rides de te fabula narratur.” 

“Gülme, anlatılan senin hikâyen.”

Yazarın Son Yazıları

Postneoliberal uzlaşı... Ve asgari ücret kıskacında Türkiye

Ve bu arayış yalnızca ABD’ye özgü değil... Küresel bir yön değişimi bugün aynı konular Avrupa Birliği’nden Hindistan’a, Japonya’dan IMF ve OECD gibi uluslararası kurumlara kadar geniş bir alanda tartışılıyor. Tam da bu noktada, BirGün gazetesinde Güldem Atabay’ın aralık ayı başından bu yana bir seri halinde ele aldığı ve benim de özellikle önemli bulduğum bir kavrama değinmek istiyorum: London Consensus.

Devamını Oku
26.12.2025
Demokrasinin 12 kırmızı alarmı... ABD... Türkiye...

ABD’nin saygın gazetelerinden New York Times’ın editör kurulu önceki gün ülkelerinin otokratik bir rejime savrulduğunu söyleyerek “demokratik erozyonun 12 kırmızı alarmını” yayımladı.

Devamını Oku
12.12.2025
Bir bilim insanının uzun yolculuğu: Ufuk Akçiğit

Koç Üniversitesi’nin onuncu kez verdiği Rahmi M. Koç Bilim Madalyası bu yıl Prof. Dr. Ufuk Akçiğit’e verildi.

Devamını Oku
28.11.2025
COP30... 46 yıl sonra hâlâ bir arpa boyu yol

Brezilya’nın tropik sıcaklığı altında toplanan COP30, dünya siyasetinin iklim krizine nasıl baktığını -daha doğrusu bakmadığını- tek karede özetleyen bir zirve oldu.

Devamını Oku
21.11.2025
Distopik dönemler...

“Az sayıda insanın yaşadığı küçücük bir ada...

Devamını Oku
14.11.2025
Mamdani, İmamoğlu... Küresel solun yeni sınavı

New York’un yeni belediye başkanı Zohran Mamdani, yalnızca Amerika’daki Demokratlar için değil, tüm dünya için bir mesaj verdi: “Değişim hâlâ mümkün.”

Devamını Oku
07.11.2025
103. yıl...

Buruk, öfkeli ama öte yandan coşkulu..

Devamını Oku
31.10.2025
Savaş uçakları yetmez: Türkiye’nin teknoloji egemenliği sınavı

Türkiye ara çözümlere sıkışırken dünya “neoprime” savunma çağına giriyor.

Devamını Oku
24.10.2025
Dünyanın yeni satranç tahtası: Nadir elementler

Nadir elementler konusu Türkiye’de kamuoyunun gündemine CHP tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trump görüşmesinden hemen önce “Pazarlık konusu yapılacak” diye getirildi.

Devamını Oku
17.10.2025
Gazze... Küresel vicdanların da savaş

“Eğer ateşkes kalıcı bir barışa evrilemezse, bu savaş yalnızca Gazze’yi değil, Batı ittifakının meşruiyetini ve küresel düzeni de sarsmaya devam edecek...”

Devamını Oku
10.10.2025
Çare: Alışmamayı öğrenmek…

Şu son bir yıl içinde yaşadıklarımızı diyelim beş yıl önce yaşasaydık herhalde “Olağanüstü günlerden geçiyoruz” derdik.

Devamını Oku
03.10.2025
Kullanışlı piyon mu olacağız? Stratejik ortak mı? Beylikova...

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump’ın New York’ta yaptığı görüşme, sadece ikili ilişkiler bağlamında değil, küresel dengeler açısından da kritik.

Devamını Oku
26.09.2025
Sıfır noktası...

Bir süredir gözüm Nepal’deki gelişmelerde...

Devamını Oku
19.09.2025
Kaç Türkiye? Kimin gündemi?

Moda Caddesi’nden Kadıköy Rıhtım’a doğru yürüyorum.

Devamını Oku
12.09.2025
Demokrasiler neden çöküyor (2)

Erdoğan AKP’si; karşısındaki tek önemli muhalefeti yani CHP’yi işlevsizleştirmek için elindeki tüm yetki ve yargı güçlerini kullanıyor.

Devamını Oku
05.09.2025
Demokrasiler nasıl çökertiliyor (1)

Önce şunu görmeliyiz...

Devamını Oku
29.08.2025
CHP’nin yükü, hepimizin yükü

"CHP’nin üzerindeki yük öyle ağır ki özgür; laik, demokratik bir ülke olma mücadelesini tek başına omuzladı."

Devamını Oku
22.08.2025
24 yıl...

Neredeyse çeyrek asır...

Devamını Oku
15.08.2025
Çürüme... Çözülme... Sahteliğin anatomisi

Sahte diplomalar, sahte ehliyetler, sahte sağlık raporları...

Devamını Oku
08.08.2025
Gazze... Açlık, sessizlik ve ahlaki felç

Seyrediyoruz. Kimi insanlığın geldiği noktadan utanarak, kimi umarsızca sanki bir film seyreder gibi...

Devamını Oku
01.08.2025
Yangın... Kuraklık... Rant: Türkiye’nin iklimle sınavı

Tam bitti derken yeniden başlıyor. Rüzgârın hızına göre şiddetleniyor; ortalığı yakıp kavuruyor.

Devamını Oku
25.07.2025
Şu zeytin ile derdiniz ne?

Şaşırdık mı? Hayır...

Devamını Oku
18.07.2025
TRT’den CHP duruşmaları mı?

CHP’li belediyelere yapılan operasyonların sonu gelmiyor. Belli ki yaz böyle geçecek.

Devamını Oku
11.07.2025
Toplumu germek, muhalefeti susturmak: AKP’nin elindeki yegâne kozu

Çünkü çözüm üretemiyor. Çünkü halkın sorunlarına yanıt veremiyor.

Devamını Oku
04.07.2025
Zeytin... Bir talanın jeopolitiği

“At izinin it izine karıştığı” günlerden geçiyoruz yine.

Devamını Oku
27.06.2025
İran’a saldırı hazırlığı mı? Neden?

Daha sular durulmadan Ortadoğu yeniden karıştırılmaya çalışılıyor...

Devamını Oku
13.06.2025
Bu bayram...

“Bizim bayram görecek halimiz yok arkadaşlar” dedi ve ekledi CHP lideri Özgür Özel...

Devamını Oku
06.06.2025
Nasıl bir eğitim?

Sadece anayasal hakkı olan barışçıl protesto hakkını kullandıkları için hapiste tutulan üniversite öğrencileri olan bir ülke...

Devamını Oku
30.05.2025
Sosyalist Enternasyonal İstanbul’da... Dünya solu ne yapmalı?

O kadar fazla sistematik saldırı altındayız ki... Kimi zaman büyük resmi görebilmek için yaşananları alt alta sıralamak önemli...

Devamını Oku
23.05.2025
‘Çözüm süreci’ ve sonrası

Barışı uzak bir hayal olmaktan çıkarmak hiç kolay değildir, en azından bizim coğrafyada.

Devamını Oku
16.05.2025
Karartma... Otokratik rejimde sıradan bir gün

Karartma... Otokratik rejimde sıradan bir gün

Devamını Oku
09.05.2025
Siz gidene kadar...

Siz gidene kadar...

Devamını Oku
02.05.2025
Deprem ensemizde: 40 milyar dolarlık sessizlik

Deprem ensemizde: 40 milyar A dolarlık sessizlik

Devamını Oku
25.04.2025
Yüzde 3.5 kuralı: Değişim kaç kişiyle başlar?

Yüzde 3.5 kuralı: Değişim kaç kişiyle başlar?

Devamını Oku
18.04.2025
Tarife savaşının şifreleri

Tarife savaşının şifreleri

Devamını Oku
11.04.2025
Uyanış...

Uyanış...

Devamını Oku
04.04.2025
Yeni bir siyaset... Ama nasıl?

Yeni bir siyaset... Ama nasıl?

Devamını Oku
28.03.2025
AKP’nin elinde 2 torba: Biri Gezi, diğeri ‘terör’

AKP’nin elinde 2 torba: Biri Gezi, diğeri ‘terör’

Devamını Oku
21.03.2025
Tehdit... Atlantik’in öte yakası

Tehdit... Atlantik’in öte yakası

Devamını Oku
14.03.2025
Kadın sorunu yok, erkek sorunu var

Kadın sorunu yok, erkek sorunu var

Devamını Oku
07.03.2025