Öfke büyüdü, büyüdü, kabına sığmadı ve taştı. Sarı yeleğini üzerine geçiren sokaklara aktı.
Fitili akaryakıt zamlarına tepki ateşledi ama bildiğiniz üzere akaryakıt zammı, peşi sıra gelen elektrik ya da gaz zammı vesaire bunlar. İşin özünü tek cümle ile özetleyelim efendim: Artan eşitsizliklere karşı bir başkaldırı.
Fransa’da başladı. Genellikle şehir merkezlerindeki yüksek kiralar nedeniyle kırsal bölgelere yerleşenlerden oluşan göstericiler. Çoğu düşük gelirli işçiler, emekliler ve işsizler... Makron hükümetinin zamlardan geri adım atması yetmedi. Şimdi liseliler de sahnede, direnişte...
İş, Emmanuel Macron davası, hatta Fransa’nın bir sorunu olmaktan çıktı sınır ötesine taştı. Sofya’dan Brüksel’e Avrupa’nın birçok kentlerinde, bakıyoruz Sarı Yelekliler sokaklarda. Almanya’da da ortaya çıkıyorlar, Hollanda’da da.. Dünyanın en yoksul ve eşitsizliğin en fazla olduğu ülkelerden Burkina Faso’da tepki yine akaryakıt zammına ama yelekler bu kez sarı değil kırmızı... Irak’ın güneyindeki petrol zengini Basra’da bile bakıyoruz kamu hizmeti yoksunluğu ve işsizlik nedeniyle yeniden alevlenen gösterilerde “Sarı Yelekler”.
Ne anlama geliyor bütün bunlar? 8 yıl önceki Arap Baharı’ndan farkı ne? Neye evrilecek?
Arap Baharı; Ortadoğu ve Afrika ülkelerinde halkların meydanlara çıktığı, demokrasi arayışı içinde gerçek diktatörleri devirmek için yapılan gösterilerdi. Bugün ise Batı’da bu olan bitenler, Batı dünyasında demokrasinin de kırılgan hale geldiğinin göstergesi bir yandan da.
Öte yandan beraberinde bir tehlikeyi de barındırıyor; hem de son derece yaşamsal bir tehlikeyi: Bu öfkeyi kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmek isteyen popülist ya da aşırı sağcı akımların ortaya çıkması. Ki oluyor da.
Neo-liberal politikaların sonucunda ortaya çıkan krizlerin faturasının kendilerine kesilmesine karşı çıkan kitlelerinin haklı öfkesinin faşizan bir niteliğe, vandalizme indirilmesine izin verilmesi son derece sakıncalı.
Zaten aşırı sağa kayan bir Avrupa tablosu var karşımızda. İtalya’da giderek yükselen popülist Beş Yıldız Hareketi, Macaristan, Avusturya... Bu yüzden demokrasi son derece önemli.
Sarı Yelek hareketinin neye evrileceğini zaman gösterecek. Ama bastırılsa, yeniden halının altına süpürülmeye çalışılsa bile var olan yapısal sorunlara gerçek çözümler üretilmemesi halinde
o ya da bu şekilde yeniden ortaya çıkacak: Gelir dağılımındaki eşitsizlik, işsizlik, çevresel sorunlar, iklim değişikliği, göçler, mülteci akınları, dijitalleşmenin getirdiği tehditler ve fırsatlar... Tüm bunlar ortada çözülmeyi bekleyen sorunlar olarak dururken iktidarların ‘zenginlere vergi indirimi, şirketlerin işçi atmalarını kolaylaştıran yasalar çıkarmaları, kamu yararı sağlamayan yanlış özelleştirmeler’
benzeri uygulamaları karşı tepkileri daima doğuracak.
“Direnmek, bir anlamda insan topluluklarının kendini sürekli yeniden yaratması demektir... İnsanoğlu tarihin akışını değiştirmeye kadirdir. Tarih sorumlu yurttaşların eseridir” diye yazar Stéphane Hessel “21. yüzyılın özgürlük manifestosu” diye tanımlanan “Öfkelenin” adlı kitabında. Fransa’da 2 milyon satan birçok ülkede çevrilerek yayımlanan kitapta, 2011 Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilen Hessel, gençleri, uygar bireyleri, haksızlık ve sorunlara kayıtsız kalmayarak neo-liberal masallara kanmamaya, çevreye duyarlı olmaya, sosyal adaletsizliğe, tekelci sermayenin diktatörlüğüne karşı çıkarak, öfkelerini barışçıl yollarla dile getirmeye çağırır.
Ne dersiniz? O kitabı yeniden alıp okumanın zamanı gelmedi mi?
Sarı yelekler ve ötesi...
Yazarın Son Yazıları
ABD’nin saygın gazetelerinden New York Times’ın editör kurulu önceki gün ülkelerinin otokratik bir rejime savrulduğunu söyleyerek “demokratik erozyonun 12 kırmızı alarmını” yayımladı.
Koç Üniversitesi’nin onuncu kez verdiği Rahmi M. Koç Bilim Madalyası bu yıl Prof. Dr. Ufuk Akçiğit’e verildi.
Brezilya’nın tropik sıcaklığı altında toplanan COP30, dünya siyasetinin iklim krizine nasıl baktığını -daha doğrusu bakmadığını- tek karede özetleyen bir zirve oldu.
“Az sayıda insanın yaşadığı küçücük bir ada...
New York’un yeni belediye başkanı Zohran Mamdani, yalnızca Amerika’daki Demokratlar için değil, tüm dünya için bir mesaj verdi: “Değişim hâlâ mümkün.”
Buruk, öfkeli ama öte yandan coşkulu..
Türkiye ara çözümlere sıkışırken dünya “neoprime” savunma çağına giriyor.
Nadir elementler konusu Türkiye’de kamuoyunun gündemine CHP tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trump görüşmesinden hemen önce “Pazarlık konusu yapılacak” diye getirildi.
“Eğer ateşkes kalıcı bir barışa evrilemezse, bu savaş yalnızca Gazze’yi değil, Batı ittifakının meşruiyetini ve küresel düzeni de sarsmaya devam edecek...”
Şu son bir yıl içinde yaşadıklarımızı diyelim beş yıl önce yaşasaydık herhalde “Olağanüstü günlerden geçiyoruz” derdik.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump’ın New York’ta yaptığı görüşme, sadece ikili ilişkiler bağlamında değil, küresel dengeler açısından da kritik.
Bir süredir gözüm Nepal’deki gelişmelerde...
Moda Caddesi’nden Kadıköy Rıhtım’a doğru yürüyorum.
Erdoğan AKP’si; karşısındaki tek önemli muhalefeti yani CHP’yi işlevsizleştirmek için elindeki tüm yetki ve yargı güçlerini kullanıyor.
Önce şunu görmeliyiz...
"CHP’nin üzerindeki yük öyle ağır ki özgür; laik, demokratik bir ülke olma mücadelesini tek başına omuzladı."
Neredeyse çeyrek asır...
Sahte diplomalar, sahte ehliyetler, sahte sağlık raporları...
Seyrediyoruz. Kimi insanlığın geldiği noktadan utanarak, kimi umarsızca sanki bir film seyreder gibi...
Tam bitti derken yeniden başlıyor. Rüzgârın hızına göre şiddetleniyor; ortalığı yakıp kavuruyor.
Şaşırdık mı? Hayır...
CHP’li belediyelere yapılan operasyonların sonu gelmiyor. Belli ki yaz böyle geçecek.
Çünkü çözüm üretemiyor. Çünkü halkın sorunlarına yanıt veremiyor.
“At izinin it izine karıştığı” günlerden geçiyoruz yine.
Daha sular durulmadan Ortadoğu yeniden karıştırılmaya çalışılıyor...
“Bizim bayram görecek halimiz yok arkadaşlar” dedi ve ekledi CHP lideri Özgür Özel...
Sadece anayasal hakkı olan barışçıl protesto hakkını kullandıkları için hapiste tutulan üniversite öğrencileri olan bir ülke...
O kadar fazla sistematik saldırı altındayız ki... Kimi zaman büyük resmi görebilmek için yaşananları alt alta sıralamak önemli...
Barışı uzak bir hayal olmaktan çıkarmak hiç kolay değildir, en azından bizim coğrafyada.
Karartma... Otokratik rejimde sıradan bir gün
Siz gidene kadar...
Deprem ensemizde: 40 milyar A dolarlık sessizlik
Yüzde 3.5 kuralı: Değişim kaç kişiyle başlar?
Tarife savaşının şifreleri
Uyanış...
Yeni bir siyaset... Ama nasıl?
AKP’nin elinde 2 torba: Biri Gezi, diğeri ‘terör’
Tehdit... Atlantik’in öte yakası
Kadın sorunu yok, erkek sorunu var
Eskisi çöpe... ‘Yeni’ dünya düzeni