Öztin Akgüç

İnsana saygı

10 Haziran 2020 Çarşamba

Demokrasinin, halkçılığın, hümanizmin özü insana saygıdır. İnsan hak ve özgürlüğüne saygı toplumsal yaşamın bir kuralı olduğundan, ille iyiliksever olmak da gerekmez. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde, insan haklarına gösterilecek saygının, özgürlüğün, adaletin, barışın temeli olduğu ifade edilmiştir. 

İnsan haklarına saygı dillerde persenk olmasına karşın; eline güç geçiren yöneticiler, kamu görevlileri, işverenler, insana reaya, parya muamelesi yapmayı, küçümsemeyi, özgürlükleri kısıtlamayı hak, kendilerini de yetkili görmektedirler. İnsana, özellikle yaşlılara saygı, virüs sürecinde fiilen karantina uygulayarak, ortaçağ vebalısı, cüzamlı gibi davranılarak, kamuoyunda, hastalık saçan alil izlenimi yaratılarak gösterilmektedir. Ben de yaş özürlüsü olarak gösterilen saygıdan nasibimi almaktayım. Kısa bir süre için azat olduğumuz ilk hafta, yasağın saat 11.00’de kalkmasından yararlanarak, dönüşü taksiyle yaparım düşüncesiyle evden epey uzaklaştım. Dönüşte taksi durağına gelerek doğal olarak sıra kimde diye sordum. “Çalışmıyoruz, yasak” yanıtını alınca önce şaka sandım, geç de olsa yürüyüşte bizleri rahatsız etmemesi için taksilerin çalıştırılmadığını anladım. İstanbul inişli yokuşlu olduğundan, dönüşte ihtiyatsızlığımın bedelini zorlanarak ödedim. Ertesi hafta ders almış olarak, bazı şeyler almak için büroya eşimle, arabamızla gitmeyi düşündük; yine de ihtiyatlı davranarak karakola haber vermeyi, izin almayı gerekli gördük. Karakola telefon açtığımızda “Bizim yetkimiz yok” diyerek başvuru için başka bir telefon numarası verdiler. Verilen numarayı aradığımızda gerçekten nazik bir memure, İçişleri Bakanlığı’nın genelgesini okuyarak, ancak evden yürüyüş mesafesi kadar uzaklaşabileceğimizi bildirdi. “Yürüyüş mesafesi kaç adım” sorusu üzerine telefon numarası vererek konuşmayı kesti; ancak verilen numarayı aradığımızda açan dahi olmadı. 

Saygının başka bir gösteriliş şeklini de Ankara da avukatlık yapan bir akrabam yaşadı. Normalleşmeden yararlanarak bürosuna giderken bir ihtiyacı için markete girmek zorunda kaldığında, markette bir bayan hışımla geri dönerek “Altmış beş yaş üstü değil misin” diye soruyor. “Evet ”yanıtını alınca “Ne hakla markete gelerek hastalık saçıyorsun!” diye azarlıyor. Akraba, kimliğini göstererek “Hanımefendi, ben avukatım” diyerek konuşmayı kesiyor. 

Yaşlılığa saygı, evde hapis, her yerin kapalı olduğu zamanlarda sınırlı süre azat etme, araba kullanmaya izin vermeme, taksiye binmeyi yasaklama; sadece evden yürüyüş mesafesinde uzaklaşmaya müsaade edilerek gösterilmektedir. Saygı, TV kanallarında bilim adamı, uzman diye tanıtılan kişilerin aydınlatıcı bilgiler vermesi ile gösterilmektedir. Ancak kişi, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) bulgularını, önerilerini dinleyerek çok daha fazla bilgi edinmektedir. Beslenme, hijyen, sosyal mesafe, giysilerin dezenfekte edilmesi gibi konularda verilen öğütler, halkımızın büyük bir bölümünün iki odalı hanelerde, açlık sınırına yakın yaşadığı gerçeği karşısında, Marie Antoinett’in pasta yesinler öğüdünü çağrıştırıyor. 

Virüs konusunda sağlıklı değerlendirme, tahmin, öneri yapabilmek için güvenilir ayrıntılı istatistiki verilerin bulunması gerekir. Açıklanan resmi veriler konusunda duraksamalar, tevatür, söylenti yalnız bizde değil tüm dünyada sürmekte; zaman zaman düzeltmeler de yapılmaktadır. Ölüm rakamları konusunda, hastane ölümü, evde bakım ölümü, hastaneye ulaşamadan ölüm, kesin nedeni bilinmeyen ölüm ayrıntısı verilmediğinden, rakamlar arasında farklılık doğmaktadır. İzleyebildiğim kadarıyla, açıklanan ilk ölüm rakamları Çin’de yüzde 50, İngiltere’de yüzde 30 düzeyinde artırılarak düzeltildi. İstatistikler değerlendirilirken özel ayrıksı durumlarının da dikkate alınması gerekir. Altmış beş ve üstü yaş grubunun kötü şöhreti, biraz da bakım ve huzurevlerindeki ölümlerin ayrılmamasından, bu özel durumun dikkate alınmamasından kaynaklanmaktadır. 

Test, vaka, ölüm istatistikleri yanlız sayı olarak değil, coğrafi bölgeler, yaş ve cinsiyet dağılımı, hatta gelir grupları ayrıntısıyla saptanmalı, açıklanmalıdır. Genel istatistikler sağlıklı tahminler için yeterli olmadığı gibi, rastlantısal olmayan test rakamları da öngörü ve değerlendirmeler açısından yeterli olmayabilir. Açıklanan istatistiki verilerin eksikliği gözlemlerle tamamlanmaktadır. Örneğin vaka ve ölüm oranının yüksekliğinin, ABD’de hispanik (İspanyol kökenli) ve siyah derililerden; İngiltere’de de Afrikalı göçmenlerin Londra da yaşadığı mahallelerden kaynaklandığı gözlenmektedir. Gözlemler virüsün de daha çok yoksulları vurduğu yönündedir. Sağlık istatistikleri yaşamsal olduğundan, TÜİK’in milli gelir ve enflasyon istatistiklerine benzetilmemeli, “Çelebi bizde böyle olur virüsle mücadele” dedirtmemeliyiz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları