>Kaçırılmaz filmlerin başında kuşkusuz ‘Nymphomaniac’ geliyor. Ama Von Trier’in bu son filminin yanı sıra sinema tutkunlarını festivale çekecek pek çok seçenek var. Festival 27 Şubat-2 Mart arasında da Ankara ve İzmir’e uzanacak.

Sinema sanatını yalnızca vakit geçirtecek, oyalayıcı bir eğlencelik olmanın ötesinde değerlendiren tüm sinemaseverleri kuşkusuz heyecanlandıracak bir festival başlıyor bugün. !f kısaltmasıyla tanınan ve gitgide kurumsallaşan Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali bu yıl 13. kez düzenleniyor.
Yıllardır değişik kategorilerde gösterdiği, farklı türler, eğilimler ve yaklaşımların ürünü, seçkin filmleriyle, Keşif’ten Gökkuşağı’na ve Digitürk Galaları’na, belgeselden kısa filme kadar çeşitli bölümleriyle 13 yıldır üstlendiği alternatif film festivali işlevini bir kez daha yerine getirecek !f, 10 gün süresince, Beyoğlu Fitaş, İstinye Park, Caddebostan Budak sinemalarında. Daha sonra 27 Şubat-2 Mart arasında da Ankara Armada ve İzmir Konak Pier sinemalarında yinelenecek !f.
Festivalin bu yılki kaçırılmaz filmlerinin başında kuşkusuz Danimarkalı usta Lars Von Trier’in iki bölümde gösterilecek (toplam 240 dakikalık) son bombası olan “Nymphomaniac-İtiraf” geliyor. Von Trier’in her zamanki kara mizahı ve kışkırtıcılığını kuşanıp yine demirbaş oyuncusu Charlotte Gainsbourg’la çektiği, ilk kez geçenlerde Berlin Film Festivali’nde seyirci karşısına çıkan “Nymphomaniac”, bir seks bağımlısı üstüne, 4 saatlik, tartışmalara yol açacak bir epik.
Günümüzün yıldız yönetmeninin, insan doğasına ve cinselliğe bakışımızı sorguladığı ve grafiksel seks sahneleri de içeren “İtiraf”ının yanı sıra izlemeye değer daha pek film var festivalde:
Festivalin konuğu olarak İstanbul’a gelecek olan ünlü Fransız senarist-yönetmen Michel Gondry’nin animasyonla belgeseli harmanlayarak çağımızın ünlü dilbilimcisi Noam Chomsky’nin düşüncelerini filme alma çabasına giriştiği, benzersiz söyleşi filmi “Is the Man Who is Tall Happy?-Uzun Boylu Adam Mutlu mu?”.
İngiliz yönetmen Richard Ayoade’un Dostoyevski’nin “Öteki”sinden serbestçe uyarlayarak karanlık ve tekinsiz bir atmosfer kurduğu “The Double-Öteki”.
İsviçreli Ramon Zürcher’in minimalist anlatımıyla bir ailenin üç kuşağının bir araya geldiği, sevimli bir sarman kedinin de katıldığı bir akşam yemeğine kamerasını çevirdiği, Tati’yle Bresson etkileri içeren minimalist anlatımıyla da ilginçleşen ‘ilk film’i “Das Merkwürdige Katzchen- Tuhaf Kedicik”.
Müzik videolarıyla bilinen İngiliz Jonathan Glazer imzalı, Scarlett Johansson’un dünyaya otostopçuları yakalamak için gönderilmiş bir uzaylıyı oynadığı, insan olmaya ve hissetmeye ilişkin bir meditasyon etkisi yaratan “Under the Skin-Derinin Altında”.
En iyi animasyon Oscar’ına da sahip, büyük Japon usta Hayao Miyazaki’nin veda filmi “Kaze Tachinu-Rüzgâr Yükseliyor”.
Kanadalı Jean-Marc Vallee’nin gerçek bir hayat hikâyesinden yola çıkarak Matthew McConaughey, Jared Leto, Jennifer Garner gibi oyuncularla kotardığı, Oscar adaylıklarında da adı geçen, etkileyici eleştirel draması “Dallas Buyers Club- Sınırsızlar Kulübü”.
Toplam 83 filmin gösterileceği festivalde müzik, sohbet vb. gibi çeşitli etkinliklerin yanı sıra efsane oyuncu Charles Laughton’un ilk ve son yönetmenlik denemesi olan korku-gerilim klasiği “The Night of the Hunter-Caniler Avcısı” (1955) da var meraklısı için.