Üstün Dökmen

Çocuklu babadan bu günlere

20 Mart 2022 Pazar


Kızını elinden tutup gezdiren baba figüründen, çocuğunu döven babaya...

Bu yazıda öncelikle çocukların özdeşim sürecini, daha sonra da toplumdaki liderlerin, özellikle devlet büyüklerinin birer rol modeli olarak insanları nasıl etkilediklerini irdelemek istiyorum.

Çocuklarda Özdeşim

Özdeşim, çocuk gelişiminde önemli bir işleve sahiptir. Çocukların nasıl bir insan olacakları, çevreleriyle ne tür bir etkileşime girecekleri, meslekleri ve evlilikleri, büyük ölçüde kuracakları özdeşimlerin ürünüdür. 

Çocuklar, küçük yaşlardan itibaren, taklitten benimsemeye doğru ilerleyen bir özdeşim süreci yaşarlar. Özdeşim nesneleri olan kişilerin, düşüncelerini, duygusal tepkilerini ve davranışlarını, başlangıçta taklit ederler, giderek onlar gibi olmaya özenirler ve zamanla bir ölçüde onlara benzerler.

Çocukların, gençlerin özdeşim nesneleri birden fazladır. Söz gelişi bir erkek çocuk, temelde babasıyla ancak biraz annesiyle, biraz bir öğretmeniyle veya bir dizideki kahramanla özdeşim kurar. Benzeri durum kızlar için de geçerlidir; onlar da temelde anneleriyle ama babalarıyla, ablalarıyla ilâ… özdeşim kurarlar. Kişisel değerlerin, yanı sıra bir futbol takımı tutmanın temelinde sevilen kişilerle, gruplarla özdeşim kurma bulunur.

Özdeşim yaşamımızı saran bir atmosfer gibidir. Tanıdığınız yetişkin yaştaki iki kız kardeşin seslerinin, tonlamalarının birbirine benzediğini, aynı zamanda ikisinin konuşma şeklinin annelerine benzediğini fark edebilirsiniz.

Peki, özdeşim kurmada aynı cinsiyette özdeşim nesnesi seçmek şart mı? Hayır, araştırmalar göstermiştir ki çocuklar ille de kendi cinsiyetlerine uygun ana babalarıyla özdeşim kurmazlar, yaygın biçimde güçlü olanla özdeşim kurarlar. Ailede babadan veya anneden hangisi daha renkli, daha güçlü algılanıyorsa çocuklar onunla özdeşim kurarlar. Güçlü olan paratoner gibi çeker.

Ailede anne mağdur ve mağlup, baba ise mağrur ve galip ise, çocuk büyüdükçe annesine acır ve onu sever ancak babasıyla özdeşim kurar,   ‘babasının oğlu’ olur, o da anneyi ezmeye çalışabilir, evlendiğinde ise, yüksek olasılıkla babası gibi despot bir koca olur.

Yetişkinlerde Özdeşim

Özdeşim, çocuklara, ergenlere özgü değildir. Yetişkinler de toplumdaki önde gelen sanatçılarla, siyasetçilerle, yani meşhur ve güçlü olarak algıladıkları kişilerle özdeşim kurarlar, özellikle Doğulu toplumlar üst düzey devlet adamlarının davranışlarını örnek alırlar.

Cumhuriyetimizin ilk yıllarında Atatürk, kazandığı olağanüstü zaferlerle, kurduğu Cumhuriyet’le, düşünce tarzıyla ve kıyafetiyle toplum için önemli bir rol modeliydi. O’nu hem erkekler, hem kadınlar, kanımca daha çok erkekler örnek aldılar. 

Atatürk ve Ülkü

Atatürk ömrünün son yıllarında bir manevî çocuk edindi; Ülkü. Ülkü’nün manevî babası olarak onunla oynar, konuşur, okuma yazma öğretirdi. Bence hepsinden önemlisi Ülkü’nün elinden tutup topluma bir "çocuklu baba" resmi sundu ve dünya tarihinde ilk kez elinde çocuğuyla dolaşan devlet başkanı oldu. 

Çocuklu baba, üstelik kız çocuğuyla baba görüntüsü, gerek ülkemizin, gerekse başka ülkelerin babaları için, göz ardı edilemeyecek bir rol modeliydi. Geleneksel toplumlarda babalar oğullarıyla gurur duyarlar, onların babası olmakla övünürler. Örneğin Hasan Dedem düşmanla savaşırken, amcamı kastederek, “ben Kâmil’im babasıyım” diye nara atarmış. Eskinin babaları arasında bunu yapan çoktu, ancak “ben Ayşe’nin babasıyım” diye bağıran yoktu. Çünkü bir kız çocuğunun babası olmak pek de övünülecek bir şey değildi. Atatürk topluma, kızıyla övünen bir baba görüntüsü sunmuştur.

Cumhuriyet’in ilk yıllarında, ülkemizdeki tüm babalar değilse de, pek çok baba, ‘Kızının elinden tutup dolaşan baba’ modelinden büyük ihtimalle etkilenmiştir.

Atatürk’ten Sonra

Ülkemiz insanı, güçlü baba figürünü sever. Atatürk’ün halefleri, çocuklarının elinden tutup dolaşmadılar ancak lakabı “Baba” olan ünlü bir devlet adamımız, koruyucu ve hoş görülü bir baba portresi çizdi. Başbakan olan bu devlet adamı, bir gün kürsüdeyken yanına gelen on yaşlarında bir çocuk, muhalefet liderine sevgilerini iletmek istediğinde, gülerek ona sarılmış, söylemesine izin vermişti.

Başka tavırlar içinde siyasetçilerimiz de oldu. Örneğin bunlar arasında önemli bir isim, bir kurdele kesme töreninde aceleci davranan oğlan çocuğunun kafasına mikrofonlu eliyle iki defa sertçe vurdu. Böylece Atatürk’ün çocuğun elinden tutan baba figüründen seksen yıl sonra, çocuğu döven baba figürü ortaya çıktı. Aynı üst düzey siyasetçi yine bir gün halka hitap ederken yanına gelen çocuğun eline mikrofonu verip onun muhalefet liderine hakaret etmesine izin verdi, “Evlâdım büyüklerine saygılı ol, sen siyasete karışma” demedi. Bu da çocuğun saflığını istismar eden baba figürüydü.

Aslında çocukların saflıklarını istismar etmek toplumumuzda yaygındır. Kimi anneler küçük çocuklarına, “Ben öleyim, baban üvey anne getirsin” diyerek onların ağlamalarını gülerek izlerler.

Atatürk, kız çocuğunun elinden tutup dolaşan,  aynı zamanda kindar değil, affedici, uzlaşmacı bir babaydı; Anzaklı Annelerin ifadesiyle, onların da atasıydı, babasıydı ve Anadolu’yu işgal ettiren Venizelos’la zaferden sonra el sıkışmıştı.

Kendimizi ve birbirimizi üzmeyelim, gelişmek her yaşta mümkündür; babalar da hata yapabilirler, önemli olan değişmek, gelişmektir.





Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yalan toplumu ve annem 1 Aralık 2024
Çocuk ve yalan 24 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları