Üstün Dökmen

Cumhuriyet kadınsız olmaz

23 Ekim 2022 Pazar

Bizim kuşağımız Cumhuriyet içinde doğdu. Biz Cumhuriyet’ten başka rejim görmedik, bu rejime alıştık, kanıksadık, Cumhuriyet’ten önceki yaşam biçimini ve bu ülkeyi Cumhuriyet’e getiren süreci, biraz okuduk, biraz da büyüklerimizden dinledik. Bu kadar. Cumhuriyeti getiren çok engebeli, çok değişkenli yolları bizzat yaşamadık. Sağlıklı bir insanın sağlıklı bedenini doğal kabul etmesi, bunun dışında bir yaşam biçimi olabileceğini düşünmemesi, yani sağlıklı olmayı kanıksaması ciddi bir tehlikedir. Benzer şekilde gerek bizlerin, gerekse çocuklarımızın, içinde yaşadığımız Cumhuriyeti çok doğalmış, kolayına gelivermiş gibi algılamamız da ciddi bir tehlike yaratabilir. Öncelikle Cumhuriyet’in ne olduğuna bakalım.   

CUMHURİYET NEDİR?

Kısaca belirtmek gerekirse Cumhuriyet, bir toplumun kendini yönetecek kişileri belirli bir süre için, belirli yetkileri kullanmak üzere seçmesi demektir. Cumhuriyet’te egemenlik halka, millete aittir. Bu rejimde egemenlik hakkı, bir hanedana, bir gruba veya tek bir kişiye verilemez. Cumhuriyet bu temel özelliğiyle monarşiden, oligarşiden ayrılır. 

Bugün sahip olduğumuz Cumhuriyet, bir askeri zaferin ardından kazanılmış siyasi bir zaferdir, ülkemizin vesayetten ve esaretten kurtulduğu, çağdaş ve insanca bir yaşama yöneldiği anlamına gelir. Bu temel getirisi dışında da Cumhuriyetin birtakım ikincil getirileri vardır, sıralamaya çalışalım:

Cumhuriyetin getirileri:      

1. Cumhuriyet sadece toplumun değil, bireylerin özgürlüklerini de koruma altına alır. 

2. Bence Cumhuriyette dedeler nizamı değil, aklın intizamı geçerlidir. Cumhuriyet, akılcı olmayı, aydınlanmacı olmayı, pozitif bilime saygılı ve ilgili olmayı gerekli kılar.

3. Cumhuriyette, yönetimde, bilimde ve sanatta laiklik olmalıdır. Genelde laiklik, din ve devlet işlerinin ayrı tutulması, dini görüşlerin devletin kanunlarını ve işleyişini belirlememesi, farklı dinler veya dinsizlik karşısında devletin tarafsız olması anlamında kullanılıyor. Bu gerekli olabilir ancak yeterli değildir, bir toplumdaki bilim ve sanat etkinlikleri için de laiklik geçerli olmalıdır. Aksi halde Dünya’nın döndüğünü ifade eden bir bilgin, dönmediğini iddia eden kilise tarafından mahkûm edilebilir ya da ülkemizdeki gibi artık bilim çevrelerinde doğruluğu kesinlik kazanmış evrim konusu, dini baskı altındaki siyasi otorite tarafından okul müfredatından çıkarılır. Bunlar, laiklikle ve Cumhuriyetle bağdaşmayan, sağlıksız reflekslerdir. Benzer şekilde sanatta da laiklik olmalıdır; aksi halde sanatçı yaratıcı potansiyelini tam olarak kullanamaz, özgün eserler veremez. Bir dönem Avrupa’da İsa’yı çizen sanatçıların başının etrafına bir hale yerleştirmeleri zorunluydu. Kilise baskısına benzer şekilde bir zamanlar Naziler, Sovyet ve Çin komünist partileri de sanatçılara ne yapmaları gerektiğini söylemişlerdi, bu yüzden sanat sayılmayan ürünler ortaya çıkmıştı. Eğer laiklik yoksa bilim gibi sanat da dumura uğrar.     

4. Cumhuriyette ve onunla ilintili olarak demokrasilerde, tüm insanların onurları eşittir, ancak statüleri farklı olabilir. Valinin onuru çobanın onuruna eşittir, fakat ikisinin yaptıkları işler ve işlevleri şüphesiz ki eşit değildir.

5. Cumhuriyetin getirilerinden birisi, hatta olmazsa olmazlarından birisi kuvvetler ayrılığıdır. Cumhuriyette, yasama, yürütme, yargı tek elde toplanmaz. Bu yönüyle Cumhuriyet adaletin teneffüs edildiği bir yönetim şeklidir. 

6. Cumhuriyette içselleştirilmiş ahlaki değerler vardır. “Devlet benim” diyen tek adamların krallıklarında, padişahlıklarda, tüm diktatörlüklerde de toplumların ahlaki değerleri vardır, ancak bunlar genellikle kişilerin korktukları için sergiledikleri, içselleştirilmemiş ahlaki değerlerdir. Çünkü boyun eğdirici biat kültürlerinde bireysel vicdanların gelişmesi şart değildir, ortalarda, saygıda kusur etmeyen, edilgen, eğilgen, bükülgen kişilerin dolaşması yeterlidir. Kişi onurlarının eşit kabul edildiği Cumhuriyet iklimlerinde ise kişiler, içselleştirdikleri kişisel vicdan anlayışlarına sahiptirler, trafikteki kırmızı ışıklarda, ortamda polis olmasa da dururlar. Topluma hâkim adalet anlayışına, bireyler de kendi adalet ve ahlak anlayışlarıyla iştirak ederler.

7. Cumhuriyetin olmazsa olmazlarından birisi de kadının ve erkeğin birbirine eşit olmasıdır. Cumhuriyette nasıl ki bir grubun bir başka gruba tahakküm eder nitelikte bir üstünlüğü olamaz, cinsiyetler arasında da baskıcı bir ilişki düşünülemez, erkek hegemonyası olamaz.    

BALO: CUMHURİYET KADINSIZ OLMAZ

Çocukluğumda bazı eğlence yerlerine yanınızda kadın olmadan giremezdiniz. Sanırım insanlar buralara erkek erkeğe gidilmeyeceğini öğrendikleri için artık bu uyarı yapılmıyor. Kadınlar olmadan girilemeyecek çok büyük bir kurum da galiba Cumhuriyettir.

Kırk yaşlarıma kadar balo benim için, derinliği olmayan, önemsiz bir şeydi. Sonra birden farkına vardım, meğerse balo Cumhuriyetin ayrılmaz bir parçası, bir simgesiymiş, Atatürk Cumhuriyet balosu fikrini bilinçli bir tercihle ortaya koymuş. 19 Mayıs’ın ve 23 Nisan’ın yaşaması için balo şart değildir, hatırlanmaları yeterlidir. Ancak Cumhuriyetin yaşaması için balo gereklidir. Çünkü baloya erkek başınıza gidemezsiniz, yanınızda mutlaka bir kadının bulunması gereklidir. Cumhuriyet baloları, bazı kasaba düğünleri gibi, kadınların ve erkeklerin ayrı eğlendikleri bir etkinlik değildir. Cumhuriyet, kadını ve erkeği karşısında, yan yana, ayakta ve dimdik görmek ister.  

Bugün eğer bir ülkede kadın cinayetleri giderek artıyorsa, bazı cinayet zanlılarının siyasilerle geçmişte çekilmiş fotoğrafları internette dolaşıyorsa ya da bir ülkede bir kadın saçını tam olarak örtmemiş diye polis tarafından öldürülüyorsa, o ülkelerde, eşitlik yoktur, adalet, özgürlük eksiktir. Bu gibi ülkelerde toplumlar Cumhuriyeti ya teneffüs etmek istemiyor ya da edemiyorlar demektir. Kadına baskı galiba, Cumhuriyetin ilk ve en tehlikeli düşmanıdır.  

Kadınlar, erkekler, çocuklar, her türlü siyasi görüşe sahip olanlar, el ele, yan yana Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamaya koşalım. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ütopya ve maarifimiz - I 12 Mayıs 2024
Aşil topuklarımız 5 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları