Çifte uçurum!

23 Kasım 2015 Pazartesi

Yeni bir yasama dönemine girilirken siyaset yolunun iki tarafı da uçurum; bunlardan biri Paris katliamıyla; diğeri de Meclis’in açılışında yaşanan Zana duyarlılığıyla ilgilidir.

‘Tartışmayalım’
Paris saldırıları sonrasında Cumhurbaşkanı’nın hemen her konuşmasının ana konusu terörün dini yoktur vurgulamasıdır; kimi yazar ve yorumcular da aynı bağlamda İslamı tartışmayalım diyor. Bu iki görüş İslamı koruma ve kollama duyarlılığında birleşiyor olsa da tüm boyutlarıyla sorgulanmalıdır.
Önce, tartışmayalım anlayışı düşünce özgürlüğüyle bağdaşmaz. Bu önemli nokta bir tarafa, inandığı ya da kutsal saydığı kavramların tartışılmasını o inancın sahipleri haklı olarak istemeyebilir. Ancak, eğer tartışılması istenmiyorsa yapılması gereken, İslamın dünya işlerine, devlet yönetimine, özellikle de eğitime karışmasına da ilke olarak karşı çıkmaktır!
Bir taraftan İslamın yaşamın her alanına karışmasını istemek diğer taraftan da onu tartışmayalım demek, kendi içinde tutarsız ve çelişkili bir anlayıştır; sakattır.
Tartışılmasını istemiyorsanız, İslamı kutsal konumunda tutacak, günlük yaşama karıştırmayacaksınız.
Bu durumda İslamı tartışmayalım deme hakkına yalnız ve yalnız laikliği savunanlar sahiptir; İslamı yaşamın her alanına yerleştirenler değil!
İşbaşına geldiği günden bu yana Türkiye bir İslam ülkesidir anlayışını yerleştirmeye çalışan ve dünyada İslamın lideri olma düşleri kuran Cumhurbaşkanı ne kadar terörün dini yoktur derse desin, şurası bir gerçektir ki, terör eylemlerinin çok büyük çoğunluğunda “Allahüekber” sesleri yükseliyor. Bu sözün İslamın simgesi olduğunu dünya biliyor ve bu olgu kaçınılmaz olarak İslamı tartışılır kılıyor.
Türkiye için çok daha ürkütücü olan, önce Konya, sonra İstanbul’daki ulusal maçta, terör sonucu yaşamını yitirenler için yapılan saygı duruşlarının, ıslıklar ve Allahüekber sesleriyle yapılamaması; aynı davranışın Yunanistan ulusal marşı çalınırken sergilenmesidir.
Bu olaylar karşısında başta Cumhurbaşkanı olmak üzere ülke yönetiminin, siyasetinin ve kitleleri harekete geçirerek yeterince güçlü tepki göstermemesi ise, en az o ıslıklar kadar korkunçtur.
İslam tartışılmalı. Dünyada böyle algılandığı; bu durumda olduğu için tartışılmalı. Hem de çok tartışılmalı ki İslam adına insanlar öldürülmesin!

Barış!
HDP Iğdır Milletvekili L. Zana milletvekili yeminini tıpkı 24 yıl önce yaptığı gibi değişik okudu. Zana yemin konusunda yanlış bulunabilir.
Ancak yeminden önce, üstelik siyasetin en egemeni Cumhurbaşkanı’na bakarak, Kürtçe söylediği onurlu ve kalıcı bir barış umuduyla sözleri, kamuoyunda yeterince değerlendirilmedi. Oysa bu sözler, gerçekte, yeminin yanlış okunmasından çok daha önemlidir; toplumun çaresizlik içindeki çığlığı; ortak sesi; duyarlılık yüklü ve tarihsel bir çağrıdır.
Önceki yemin yanlışının karşılığını 10 yıl hapis yatarak ödemiş olan Zana’nın bu sözleri gerçekte Kürt sorununa bir türlü çözüm üretmeyen Türkiye siyasetinin tamamının yüzüne indirilen okkalı bir tokattır.
Zana’nın bu davranışı siyaseti derin uykusundan uyandırmalı ve soruna bir an önce barışçı çözüm bulunmalıdır. Bulunmalı ki çatışmaların toplumda açmakta olduğu korkutucu derin yaralar daha da derinleşmesin; insanlar ölmesin, ülke iç savaş ve bölünme uçurumuna daha fazla yuvarlanmasın!

***

Meclis ve hükümet bu iki konuda yeni bir başlangıç yapmanın tarihi ve toplumsal sorumluluğuyla karşı karşıyadır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları