CHP’yi nasıl bir dönem bekliyor?

24 Kasım 2015 Salı

CHP için oldukça zor bir dönem başlıyor. Geçen yıllarda “hâkim parti” olup olmadığı tartışılan AKP’nin son seçim zaferiyle bu konumu kesinlik kazandı. Her iki seçmenden birinin oyunu almış ve 13 yıllık iktidar süresinde devletle bütünleşmiş bir partiye karşı mücadele etmek gerçekten zor bir görev.

AKP’nin muhaliflerine ve medyaya yaptığı baskılar ortada. Ayrıca devlet imkânlarını sonuna kadar kullanması ve yargıyı siyasallaştırması ülkemizde siyasal mücadeleyi daha da adaletsiz kılıyor.

Yeni dönemin CHP için yarattığı en önemli fırsat ise partinin örgütsel ve ideolojik yenilenmesi için gerekli zamanı sunuyor olması. Her ne kadar siyasi partiler değişebilir kuruluşlar olsa da bu değişimler çok sancılı gerçekleşiyor. CHP’nin Ecevit’le yaşadığı değişimin bir sonucu olarak partinin 1966 ve 1972’de iki kez bölündüğünü ve İsmet İnönü gibi kişiliği CHP ile bütünleşmiş bir devlet adamının partiden istifa ettiğini akılda tutmak gerekiyor. Partide değişim isteyenlerin büyük riskler alması ve yerleşik grupları tasfiye etmesi gerekiyor. Bir seçimden bir başkasına koşulan bir ortamda büyük bir yenilik ve değişim hamlesine girişilemiyor.

Bu şartlarda 2019’a kadar dört yıl boyunca seçim yapılmayacak olması CHP için büyük bir değişim programını mümkün kılıyor. CHP’deki arayışların ne kadarının kapsamlı bir değişimle ilgili olduğu meçhul, ama değişmek için gereken vakit var. Peki, niyet var mı?

Olduğuna çok emin değilim.

Kurultay bahsinde ise Türkiye’de parti yönetimlerinin aslında delegelerin tercihleriyle değişmediğinin altını çizmek gerekiyor. Siyasi tarihimiz parti yönetimlerinin değişiminde iki koşula işaret ediyor.

İlki vefat, büyük bir skandal ya da topyekûn bir başarısızlık (örneğin parti oylarında çok keskin bir düşüş) gibi değişikliğin kaçınılmaz olması durumu.

İkincisi ise partiyi yöneten kuşağın yaşlanması ve 1970’lerde CHP’de ya da 1990’larda Fazilet Partisi’nde yaşanan rekabette olduğu gibi kuşaklar arası bir devir teslimin zorunlu olması. Siyasi partilere ilişkin mevzuat partiyi yönetenlere öyle imkânlar sağlıyor ki yukarıdaki zorunlu şartlar olmadan bir değişim gerçekleşmiyor. İlk şartın bu aşamada CHP için geçerli olmadığı anlaşılıyor. İkinci koşulun yani kuşaklar arası devir teslimin gerçekleşmesi için bir baskı da parti tabanından gelmiyor.

Özetle bu şartlarda kurultayın olağan mı olağanüstü mü olacağı çok da büyük anlam taşımıyor. Kabul etmek gerekir ki CHP’nin yarattığı kamuoyu ilgisi oyunun çok üzerinde. Kurultaylar da görünüşe göre sadece partiye dönük kamuoyu ilgisini diri tutmaya yarıyor. CHP’de kurultayların olağandışı sonuçlar yaratması içinse bir süre daha beklemek gerekiyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları