Zeynep Oral
Zeynep Oral zeynep@zeyneporal.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bedel ödeten ve ödeyen

02 Mart 2017 Perşembe

En çok, en çok neyi kıskandım biliyor musunuz? Almanya’nın Die Welt gazetesinin Türkiye temsilcisi, dört dörtlük gazeteci Deniz Yücel tutuklandı ya... Almanya’nın belli başlı tüm gazeteleri bir sayfalarını, koskoca bir sayfalarını gazetecilik yaptığı için tutuklanan Deniz Yücel’e ayırdılar. Hangi görüşten, hangi düşünceden olurlarsa olsunlar“Deniz’e Özgürlük” diye haykıran ortak bir metinle okur karşısına çıktılar...
Eğer Türkiye’de yıllardır böyle bir dayanışma gösterebilseydi gazete patronları ve çalışanları... Hani her sopayı sallayıp “bedelini ödeyeceksiiiiiiiiiiiin”... “cezanı çekeceksiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiin” nidaları karşısında, patronlar “emredersiniz efendim” havalarına girmeseydi... Gözyaşları döküp biat etmede yarışmasaydı... Her kükremede, her azar işitmede korkup, postu kurtarmak için, bir değil, on değil, yüzlerce gazeteciyi kurban etmeselerdi...
Ve gazetecilerimiz... Aydın geçinen gazetecilerimiz... Haberi sadece yöneticilerin iki dudağı arasında aramasaydı... Meslektaşlarını, “gazetecilikten değil, terörden yargılanıyorlar” diye lanetleme yarışına girmeseydi... Gazetecilikle hükümet sözcülüğü arasındaki farkın bilincinde olsalardı... Her sırtları sıvandığında güçlendiklerini sanmasalardı... Artık çıkar hesapları mı, korku mu, cehalet mi, “kandırılma mı” bilemem ama gazetecilikle jurnalciliği birbirine karıştırmasalardı... Bugün Türkiye bu durumda olur muydu?
Ne acıdır ki bedel ödetmeye çalışanlar, bedeli gazetecilere, gazete çalışanlarına ya da patronlara ödettiklerini sanıyor. Oysa haber alma hakkı ortadan kalktığında, bedeli ödeyen sadece gazeteciler değil, halk oluyor, millet oluyor...
 
Huuu Adalet Bakanı
Gazeteciliğe ilişkin uluslararası örgüt temsilcileri geçen günlerde İstanbul ve Ankara’daydı. Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), PEN, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Avrupalı Gazeteciler Derneği, Article19...
Yazarları hapiste olan tüm gazeteleri ziyaret ettiler. Cumhuriyet’e de geldiler. Bu adamlar ve kadınlar, mesleklerinin en ileri gelenlerinden de olsalar, burada yaşananlara akıl erdiremediler. Ciddi bir travma geçirip ülkelerine döndüler...
Üç aydır iddianame yazılamaması... Kendi yargılanan savcının hâlâ görevde kalması...
Yasal haklardan, hapisteki gazetecilerin yararlanamaması: Kalem kâğıt serbest, mektup yazmak yasak. Daktilo yasak. Haftada bir saat bilgisayar (internet değil, daktilo niyetine) hakkı var ama gazetecilere kullandırılmıyor. İstedikleri kitap yasak. Mektup almaları yasak...
Bizimkiler 4 aydır tecritte. Bizimkiler, 4 ayrı koğuşa dağılmış durumda. Ortak saatleri var ama kullandırılmıyor. Ortak spor alanı ve hakları var ama kullandırılmıyor. 4 aydır 4 koğuş birbirini görmedi.
Ziyaretçilerimiz bunları anlayamıyor. Bu keyfiliğe, bu rastlantısal cezalandırmaya akıl erdiremiyor. Bunları sormak için Adalet Bakanı’ndan randevu istediler ancak alamadılar.
Gerekçe, “Bakan Bey referandum kam
panyasında, şu sıralar çok meşgul...”
Görüşebilselerdi belki de şöyle diyeceklerdi: “Sayın Adalet Bakanı söyleyinşu FETÖ’den yargılanan savcıya, gazetecilerin iddianamesini yazıversin gayri...”
 
Duygu Asena Ödülü
PEN Türkiye her yıl Duygu Asena Ödülü veriyor. Bu yıl ödülün sahibi, Türkçenin emekçisi Dil Derneği Genel Başkanı Sevgi Özel. 10 Mart’ta Galatasaray’daki Alman Kültür Evi’ndeki (Goethe Institude) törende ödülünü alacak.Ödül gerekçesi şöyle:
Türkçemizin “selamün aleyküm” ile “o.k.” ve “by by” arasına sıkıştığı; Osmanlıcanın her fırsatta yüceltildiği, “Türkçeyle felsefe yapılamaz”, “Türkçeyle düşünülmez” savlarının ileri sürülebildiği bir ortamda PEN Duygu Asena Ödülü’nü Sevgi Özel’e vermekten kıvanç duyuyoruz. Sevgi Özel, dil üzerine yazdığı kitaplarla önce okurlara dile özen gösterilmesi gerekliliğini ortaya koydu, dil devriminin bir neferi, bir ustası oldu ve Türkçemizi sevdirdi. Atatürk’ün mirası TDK, 12 Eylül faşist darbesi sonrasında kapatıldığında, Sevgi Özel arkadaşlarıyla birlikte Dil Derneği’ni kurdu. Dil Derneği’nin Türkçe Sözlük’ü ve Yazım Kılavuzu’nun bütün baskılarının hazırlayıcılarından oldu. Dil üzerine onlarca kitabının yanı sıra romanları, öyküleri ve özellikle çocuk kitaplarıyla ve yazdığı binlerce makaleyle ülkemizde her şeyden çok gereksinimini duyduğumuz yurttaşlık bilinci için kadınlara güvendi, inandı ve onlara seslendi. “Güç ve çıkar için gözü hiçbir şeyi görmeyenleri, din ve ırk farkını siyasaya araç yapanları, ancak kadınlar durdurabilir; gerçek demokrasiyi de ancak kadınlar doğurabilir; umudum kadınlarda!” diyenSevgi Özel’i kutluyoruz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları