Zeynep Oral
Zeynep Oral zeynep@zeyneporal.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Ecevit’in şiiri: ‘Düşüncenin Giysisi’

07 Kasım 2021 Pazar

Bülent Ecevit, 5 Kasım’da ölümünün 15. yılında saygı ve sevgi duruşlarıyla, çeşitli anma törenleri ve programlarla yaygın bir biçimde anıldı. Yaşamı, düşünceleri, kişiliği, politikaları irdelendi. Sanatçı yönünü, şairliğini paylaşmak benim boynumun borcu oldu!

TÜM SANATLARA İLGİ

Yıl 1972. Abdi İpekçi yeşil ışık yaktı, kadim dostum Akal Atilla ve ben kolları sıvadık, Sanat dergisini çıkarıyoruz. Bizi ilk kutlayanlardan biri İsmet İnönü’nün yerine seçilen CHP’nin yeni başkanı Bülent Ecevit’ti. Ne de olsa kendisi dergici! (“Yücel”, “Forum”, “Özgür İnsan”, “Bu Topraktan”, “Varlık”) İki yıl sonra başbakan olduğunda dahi, dergimizle hep ilişki içinde olacak, hatta yazarlarımız arasına katılacaktı. Resmi görevle gittiği ülkelerden bile bize sanat haberleri, sanatsal makalelerle dönecekti. Bizim dergiyi özellikle sevme nedeni, sadece edebiyata değil, tüm sanatlara yer vermemizdi. 

Ecevit, sanatın her alanıyla içlidışlıydı. Sanat tarihi onda bir tutkuydu. Ulus gazetesinde resim, sergi eleştirileri yazardı. Konsere, operaya, tiyatroya, bale temsillerine gider, her karşılaşmamızda bunları tartışmayı severdi.   

İngiltere’de okurken Bengalce ve Sanskritçe öğrenmişti. Bir yanda kendi şiirleri dergilerde yayımlanırken Tagore’den, Hindu kutsal kitaplardan (Bhagavat Gita) ve İngiliz edebiyatından (T.S. Eliot ve Dylan Thomas’tan) çeviriler yapıyordu. 

‘ŞİİR ÖZGÜRLEŞMEKTİR’

Ecevit için şiir, edebiyat ve tüm sanatlar, insan olmanın koşuluydu.         

Onunla sanat ve şiir üzerine konuşmalarımızda, hem politikanın hem şiirin insanın özgürleşmesi için var olduğunu ve bu özgürleşmeye hizmet etmesi gerektiğini anlatırdı. 

“İnsan sadece politikayla ilgilenirse, şiirle, sanatla, edebiyatla ilgilenmezse, politikanın insani yönünü unutabilir” derdi. (Şimdiki politikacılardan amma da farklı!) 

Ecevit’in şiiri, zaman içinde çeşitli evrelerden geçti. Okursanız ilk yazdıklarıyla son yazdığı şiirler arasındaki farkı görürsünüz. Onun şiiri üzerine geniş kapsamlı bir yazıyı, yine bizim Sanat dergimiz için ustaların ustası şair Cemal Süreya kaleme almıştı. 

Ecevit ile sayısız fotoğrafım arşiv labirentlerinde kayboldu. Elimdeki tek fotoğraf bu. 1972 ya da 73 yılı olmalı...

CEMAL SÜREYA’YA GÖRE

Ecevit’in şiirini o dönemdeki ustalardan da genç şairlerden de değişik bulur Cemal Süreya. 

“Çünkü o, Latin Avrupa ya da Fransız şiirinden çok Anglosakson şiirinin değerleriyle beslenmiştir...” Genç şairler, efsane değerleri hızla yok etmeye çalışırken, hayatın güncelliğini ön plana alıp evrenselliğe öyle ulaşmak isterken “Ecevit, evrenseli işlemektedir. Hatta ilk evrenseli, ilk doğayı, ilk kaosu konu edinir; tarihöncesi görünümler üzerine gelecek zamanın koşullarını düşünür; bir yarın duygusu içindedir.” Onun şiiri “zamanla somutlaşır; somutlaştıkça evcil bir dünya, dost bir evren arayışına dönüşür.”

ÖRNEKLERLE

Mutluluk, kişisel değil, toplumsaldır Ecevit’in şiirde. “Bach Sonatı” şiirini örnek veriyor Cemal Süreya... “Bir aşk örüyoruz  boşlukta” derken bile “kavuşsa da seslerimiz birbirine / biz kavuşamayız”; “ne görülecek yüzümüz var / ne görecek göz” diyor... 

En güzel şiirlerinden olan “Türk Yunan Şiiri”nin son dizeleri: “Aramızda bir mavi sihir / Bir sıcak deniz/ Kıyısında birbirinden güzel / İki milletiz...”

“Uçan Daireler” şiirinde aynı duygu evrensele yönelir. “İnsan bu göğün boşluğuna dayanmaz / bir koca göğün içinde/ bir ufacık dünyada yapayalnız / bir avuç insanla yaşanmaz// can olmalıdır göğün / yıldızlarında can/ bize benzer veya benzemez/ dost veya düşman// gelmeliler dünyamıza/ içmeliler suyumuzdan.”

Sevgili Cemal Süreya, “Onun yapıtlarında şiir daha çok düşüncenin giysisi olarak belirmiştir” der. (Başlığı buradan aldım.) Ama zaman içinde düşünceyi bu giysiden soyup “Dostluk, iletişim ve bunlara bağlı olarak gelişen bir mutluluk duygusu ya da düşüncesi özetler Bülent Ecevit’in şiirini” diye de bitirir. 

Nur içinde uyusunlar. Özlemle, minnetle...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları