Hayal Kurmak Şimdilik Serbest...

24 Haziran 2012 Pazar
\n

Önceki akşamdı. Haliç Camialtı Tersanesinin boş alanındaydık. Bir yanımız deniz ve İstanbul silueti; orta yerde kocaman vinçler...

\n

La Fura dels Baus topluluğunun İstanbul Kültür Sanat Vakfının 40. yıldönümü için hazırladığı İstanbul İstanbul adlı gösterideyiz. İstanbul İstanbul başladı veeee bitmedi... İçimde hâlâ sürmekte... Öyle bir sürmekte ki içimdeki ses haykırıyor.

\n

Oh be! Hayal kurmak hâlâ serbest! Şimdilik de olsa serbest! Sanki yasaklarla çevrilmedik, baskılarla ezilmedik... Sanki hapishaneler tıklım tıkış değil, yeni hapishaneler kurup durmuyorlar... Yaşasın düş gücü!

\n

İstanbul İstanbul

\n

Baba Zuladan Burhan Öçal a... Kazım Koyuncudan Mercan Dedeye... Kolektifİstanbulun Kopanitsa A La Turkasından Nezih Ünen Projectsin Anadolunun Kayıp Şarkılarına... Orient Expressionsın Divanındaki İstanbuldan Maçkalı Hasan Tunçun Divâne Âşık Gibisine... Orhan Velinin, Tilbe Saranın yorumuyla İstanbulu dinliyorumu... Ve o muhteşem finale damgasını vuran Fazıl Sayın Nâzım Oratoryosundan bölümler... İstanbulun tüm sesleri, şiiri, renkleri müziği kulaklarıma dolarken, Haliç kıyısında neler olmadı neler...

\n

Meşaleli dansçılar yol açtı. Vinçler çiçek açtı. Dev laleler açıldıkça içinden dansçılar çıktı. Lalelerin taç yaprakları şiir oldu...

\n

Beyaz atlı bir delikanlı, uçan atıyla gökyüzüne yükseldi. Atının terkisine dünyalar güzeli bir kızı attı... Rüzgâr kanatlı atın üzerinde ikisi şiire, İstanbul masala dönüştü...

\n

Bir hangarın dev teneke yüzeyinde insanlar farklılıklarını resmetti... Çok renkle, çok sesle... Farklılıklar çiçek açacaktı ki... Eyvah temizlikçiler! Farklı renklere tahammül yok! Neyse ki biber gazı değildi, sadece su! Biraz ıslandık ama düş kurmaya devam ettik!

\n

Dev Kibele heykeli, ana tanrıçamız, İstanbula ve bize kol kanat germeye çalıştı. (Mekanizmasında bir arıza yaşanmasaydı daha da iyi olacaktı. Ama belki ona da baskı geldi malum yerdenŞu kadar doğuracaksın, kürtaj, sezaryen olmayacaksın!gibilerden, orasını bilemem. Ancak benim izlediğim akşam heykelin sinirleri iyice bozuktu.)

\n

Neyse ki kum saatinin içinde tepemizde dolaşan kadınla gerçekleri gördük, başkaldırmamız gereğini yeniden anımsadık. (Sumru Ağıryürüyen Divane Âşık Gibi şarkısını kum onu örtünceye dek sürdürdü!)

\n

Sonra gökyüzünden yeryüzüne insan yağdı. Balonların her gökyüzüne yükselişi farklı bir dünya yaratıyordu. Ama sonuncusunda artık nerdeyse gözyaşlarımı tutamayacaktım. İstanbula yağan insanlar, güzel insanlar, sevgi dolu insanlar, düş gücüne, yaratıcılığa inanan insanlardı. Nerden mi biliyorum. Tek tek, ayrı ayrıydılar... Ama birbirlerini aradılar, birbirlerine uzandılar, el verdiler, omuz verdiler, gökyüzünde dünyanın en güzel resmini çizdiler!

\n

Düşleyenleri, emeği geçenleri, katkıda bulunanları kutluyor ve teşekkür ediyorum.

\n

Melih Fereli’ye sevgiyle

\n

İKSVnin sadece İstanbul değil Türkiye için bir mucize yarattığını sık sık dile getiririm. Buna bütün kalbimle inanıyorum. Ama aynı zamanda gecikmiş bir teşekkür borcu olduğuna da inanıyordum. Geçtiğimiz günlerde İKSV o borcu ödedi.

\n

Sözünü ettiğim teşekkür, İKSVnin 1993-2001 yılları arasında genel müdürü olan Melih Fereliye... Birkaç akşam önce Bülent Eczacıbaşı, Melih Fereliye, sanat ve kültür dünyamıza katkıları için teşekkür ediyor ve Melih Fereliye, Melih Fereli olduğu içinödülünü veriyordu.

\n

Elimde olmayan nedenlerle, o akşamına katılamadım ama Bülent Eczacıbaşının tam isabetincelikli sözü beni can evimden yakaladı.

\n

Melih Fereli olmanın gerisinde ben şunları sayabilirim: Kültür birikimi, zekâ, eleştirel yaklaşım, önsezi, ileriyi görebilme, emeğe saygı, yaşama ve çevresine sevgiyle ve güleryüzle bakma... Teşekkürler Melih Fereli, iyi ki varsın!

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Dans hayattır 2 Mayıs 2024
Kaburga sohbetleri 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları