Gün geçmiyor ki bir hükümet yetkilisi ya da bir bürokrat, yasalara karşı aklına estiği gibi konuşmasın. Bunun son örneğini İstanbul Valisi Davut Gül verdi: “Dünyanın her yerine gittiğinizde sokakta sahipsiz adam görürsünüz, sahipsiz hayvan görmezsiniz. Sokak hayvanı diye bir şey yok. Hayvanların bir sahibinin olması lazım” dedi.

Bu açıklama, yürürlükteki 5199 sayılı Hayvanları Koruma Yasası’na aykırıdır! O yasanın 6. maddesi der ki: “Sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların en hızlı şekilde yerel yönetimlerce kurulan veya izin verilen hayvan bakımevlerine götürülmesi zorunludur. Bu hayvanların öncelikle söz konusu merkezlerde oluşturulacak müşahede yerlerinde tutulması sağlanır. Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların kaydedildikten sonra öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esastır.”

Bu anomi ortamında Dikgazete yazarı Ömür Çelikdönmez’den korkunç bir öneri geldi. “İsviçreliler kediköpek etine bayılıyor! Sahipsiz sokak hayvanları ihraç edilebilir!” diye yazarak milyarlarca gelir elde edilebileceğinden söz etti. Sokak hayvanlarının yaşamına kasteden bu ifadeler suçtur!

VALİ YASAYA AYKIRI KONUŞMA CESARETİNİ NEREDEN ALIYOR?

Bu sorunun yanıtını, 26 Aralık 2021 tarihli “Erdoğan’ın yasadışı talimatı, kanunlara uymamaya tahrik suçu teşkil ediyor” başlıklı yazımda vermiştim. Erdoğan, 23 Aralık’ta Gaziantep’te yaşanan üzücü bir olaydan sonra, Davut Gül’ün söylediklerini aynen dile getirmiş, ben de üç gün sonra o yazıyı yazmıştım. Vali, şu anda Erdoğan’ın talimatını uygulama telaşı içinde.

O günlerde talimatı veren Erdoğan olduğu için sinip susan hayvan hakları savunucuları ve birçok kişi, şimdi valinin sözlerine çok geç bir şekilde tepki veriyor. Zaten sokak köpeklerine yönelik operasyonun Erdoğan’ın talimatıyla başlatılmasının nedeni, tepkinin dizginlenmesiydi ve bunu büyük ölçüde başardılar.

SÜRDÜRÜLEN OPERASYONU BİR DAHA ÖZETLEYELİM...

1- Yasanın yürürlüğe girdiği 2004’ten bu yana yerel yönetimlerin kısırlaştırma görevini yerine getirmemesi, belediyelerin buna ayrılan ödenekleri hayvanlar için kullanmaması yüzünden sokaklardaki hayvan sayısı arttı.

2- Yasadaki “kısırlaştır, aşılat ve öncelikle bulduğun yere bırak” ifadesi, sokak hayvanlarının yaşam hakkı açısından kırmızı çizgidir. Nasıl ki sokakta tecavüzcüler de dolaşıyor diye tüm erkekleri potansiyel suçlu ilan edip bir yere kapatmıyorsanız, mahalleli ile uyumlu olarak zararsız bir şekilde yaşayan hayvanları da hapishanelere kapatamazsınız.

3- Bu yasa ile ilgili olarak 2021’de TBMM’de düzenleme yapılırken 6. madde mevcut şekliyle korunmuştur.

4- Son birkaç yıldır sokak hayvanlarını şeytanlaştırmak için ortaya çıkan oluşumların ardında tarikatlar, FETÖ’yle ilişkili kişiler ve iktidarla bağlantılı troller var. Bazı olayların kamuoyuna yansıtılmasında iktidar medyasının çarpıtmaları sonucunda toplumdaki hayvan düşmanlığı belirgin şekilde arttı.

5- Bu operasyonun asıl nedeni, geçen yıl duyurduğum gibi, ormanların ortasına yapılması planlanan devasa hayvan “barınakları”. Adına “barınak” deseler de gerçekte devasa birer hayvan hapishanesi olacak bu rant projesiyle, ormanlık alanlara on binlerce hayvanın esir edilmesi planlanıyor. Yasaya göre belediyelerin açması gereken hayvan bakımevleri, kısırlaştırma, aşılatma ve rehabilitasyon işlemleri için GEÇİCİ bir barınma yeridir, onu KALICI hale getirmek ve yasayı delmek için sokak hayvanlarına yönelik operasyon bilinçli olarak devreye sokuldu.

6- Yapılması gereken, belediyelerin sorumluluklarını yerine getirmesini sağlamak ve kısırlaştırma seferberliği başlatmaktır. Saldırganlığa eğilimi olan köpekler varsa onların geçici bakımevlerine alınıp rehabilite edilmesi gerekir. Oysa o devasa hapishanelerde gözden uzak bir şekilde istif edilen hayvanlar arasında hastalıklar yayılacak ve Konya’da görüldüğü gibi şiddet olayları artacaktır.

7- Türkiye bir hukuk devleti olacaksa yasaların uygulanmasını talep edeceğiz. Barolar Birliği’nin Hayvan Hakları Merkezleri’ne, 5199 sayılı yasanın uygulanması için hükümeti uyarma konusunda aktif olma çağrısında bulunuyorum!