Milli geliri yorumlamak
Erinç Yeldan
Son Köşe Yazıları

Milli geliri yorumlamak

05.06.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK’in) Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla (milli gelir) üzerine 2019’un ilk çeyrek dönemine ait tahminleri geçen hafta sonu yayımlandı. Resmi verilere göre:
Gayrı Safi Yurt İçi Hasıla; zincirlenmiş hacim endeksi olarak (2009=100), 2019 yılının birinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 2.6 azaldı.
Gayrı Safi Yurt İçi Hasılayı oluşturan faaliyetler incelendiğinde, 2019 yılının birinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak, tarım sektörü toplam katma değeri yüzde 2.5 arttı, sanayi sektörü yüzde 4.3 ve inşaat sektörü yüzde 10.9 azaldı. Ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetlerinin toplamından oluşan hizmetler sektörünün katma değeri yüzde 4 azaldı.
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, bir önceki çeyreğe göre yüzde1.3 arttı.
Bu verilere göre, Türkiye ekonomisi 2018’in ilk çeyreğinde 2019’un eş dönemine göre yüzde 2.6 oranında daralma gösterdi. Dolayısıyla Türkiye ekonomisi kriz içindedir.
Geçmiş kriz deneyimlerimize görece bir anımsatma yapmak gerekirse, ulusal ekonomi 2001’de yüzde 5.7; 2009 krizinde ise yüzde 4.8 gerilemiş idi.
Ekonomi idaresi milli gelir istatistiklerinde “yıllık bazlı” gelişmeleri değil de, 2018’in son çeyreğine görece, mevsimsel ve takvim etkilerinden arındırılmış verileri ön plana çıkarmayı tercih etti. Buna göre çeyrek dönemlik bazda Türkiye ekonomisi yüzde 1.3 büyümüştür. Dolayısıyla, resmi söyleme göre “en kötü dönem geride kalmıştır…

Kısa dönem analizleri için
Ne var ki, ulusal ekonomide “kısa dönemde” var olan gelişmeleri izlemek için söz konusu milli gelir verileri sağlıklı bir gösterge değildir; milli gelir, tanımı gereği, “bir ülkede ‘bir yılda’ yapılan toplam katma değer üretimini; veya başka bir tanımla, ‘bir yılda’ yurtiçinde üretilmiş toplam mal ve hizmetler üzerine yapılan toplam harcamaları” göstermektedir. Dolayısıyla, milli gelir istatistiklerini dilediğiniz biçimde dönemlere ayırarak, parçalar halinde değerlendirmek sağlıklı bir yöntem değildir. Söz konusu kısa dönemli analize uygun veriler Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından izlenir ve Konjonktür Değerlendirme Raporu başlığı altında kamuoyu ile paylaşılır idi.
Ne yazık ki artık ne DPT, ne de bu kurumun takipçisi konumunda olan Kalkınma Bakanlığı diye bir kurum kaldığından, makroekonomi düzeyinde bu tür kısa dönemli analizlere olanak verecek veri seti üretilmemektedir. Günümüzde daha çok finansal yatırımcıların kararlarına ışık tutacak “piyasa” verileri veya “sanayi üretim endeksi”, ya da “tüketici güven endeksi” gibi daha dar kapsamlı göstergeler ile yönümüzü bulmaya çalışmaktayız. Buralarda da söz konusu parçalı veriler bir bütün olarak değerlendirildiğinde ortaya karmaşık bir sentez çıkmakta, elde ettiğimiz tek sonuç, Türkiye ekonomisinin fırtınaya tutulmuş bir gemi misali aşırı dalgalanmalar içinde olduğudur. Bu aşırı oynaklık ise belirsizlik ve güvensizlik yaratmakta, ülkenin risk algısını kötüleştirmektedir.

Milli gelirin bileşenlerinin tahribatı
Ancak, rakamların ardına gizlenen mistik söz oyunlarına değil de, milli gelirin sürükleyici ana kalemlerine baktığımızda söz konusu oynaklık ve güvensizliğin ana unsurları ortaya çıkmaktadır. Milli gelir üzerine yapılan harcama kalemlerinin belki de en önemlisi olan sabit sermaye üzerine yapılan yatırım harcamaları söz konusu dönemde yüzde 13 gerileme göstermiştir. Yatırım harcamaları 2018’in üçüncü ve dördüncü çeyrek dönemlerinde sırasıyla, yüzde 4.7 ve 12.9 daralmış, 2018’in bütününü ise ortalama yüzde 2.1’lik daralma ile kapatmış idi.
Bunun ötesinde, ulusal ekonomide krizin ilk göstergelerinin izlendiği 2018’in ikinci yarısından başlayarak, mevsimsel etkilerden arındırılmış sabit sermayeye yatırım harcamaları hacim endeksi 228.7 değerinden 203.5’e gerilemiştir. Yani, Türkiye sabit sermaye stokunu eritmektedir. Aynı dönemde ihracat hacim endeksi 174.3’ten, 176.8’e sadece 2.5 puanlık bir artış sergilemiş, ithalat hacmimiz ise 169.7 puandan 103’e gerilemiştir.

Cari işlemler dengesi eşittir tasarruf yatırım farkı
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, yakın geçmişte açıklamış olduğu İVME adı verilen ileri verimli milli ekonomi belgesin sunumunda “cari işlemler dengesinde Cumhuriyet tarihinin rekor fazlasının elde edilmesinin beklendiğini” vurgulamıştı. Okurlarımıza hatırlatalım, cari işlemler dengesi, tanım gereği ulusal düzeyde tasarruflar ve yatırımlar arasındaki farkı vermektedir. Dolayısıyla, Albayrak’ın paylaşımı doğrudur: Türkiye ihracat yoluyla değil, yatırımlarını çökerterek cari işlemler fazlası yaratmaktadır.
Bunun olumlu bir gelişme olup olmadığını tartışmaya dahi gerek görmüyorum.

Yazarın Son Yazıları

Amerika’da enflasyon yeniden

Amerika’da enflasyon yeniden

Devamını Oku
19.05.2021
Kârların aşısından halkların aşısına...

Kârların aşısından halkların aşısına...

Devamını Oku
12.05.2021
Girişimci fabrikası üniversiteden enflasyona...

Girişimci fabrikası üniversiteden enflasyona...

Devamını Oku
05.05.2021
Halkın ekonomisi, ‘Özgür İktisat’

Halkın ekonomisi, ‘Özgür İktisat’

Devamını Oku
28.04.2021
Rakamların anlattığı: 128 milyar dolar ve 60 milyar TL

Rakamların anlattığı: 128 milyar dolar ve 60 milyar TL

Devamını Oku
21.04.2021
Mundell ve açık makroekonomi

Mundell ve açık makroekonomi

Devamını Oku
14.04.2021
2018 Ağustos sonrasında enflasyon ve ücretler

2018 Ağustos sonrasında enflasyon ve ücretler

Devamını Oku
07.04.2021
Üniversiteler küresel tehdit altında

Üniversiteler küresel tehdit altında

Devamını Oku
31.03.2021
Halkların Merkez Bankası tarihi

Paranın ve merkez bankacılığının serüveni, insanlık tarihinde görece yeni bir olgu.

Devamını Oku
24.03.2021
Bitmeyen masal: Yapısal reform

Bitmeyen masal: Yapısal reform

Devamını Oku
17.03.2021
Türkiye’de kadın olmak

Türkiye’de kadın olmak

Devamını Oku
10.03.2021
Büyüme, istihdam, bölüşüm üstüne

Büyüme, istihdam, bölüşüm üstüne

Devamını Oku
03.03.2021
Aşı emperyalizmi

Aşı emperyalizmi

Devamını Oku
24.02.2021
24 Haziran 2018 ve sonrası

24 Haziran 2018 ve sonrası

Devamını Oku
17.02.2021
Türkiye İşçi Partisi 60, DİSK 54 yaşında

Türkiye İşçi Partisi 60, DİSK 54 yaşında

Devamını Oku
10.02.2021
Biden’ın üçlemi

Biden’ın üçlemi

Devamını Oku
03.02.2021
Kapitalizmin 1980 dönemeci ve 24 Ocak’lar

Kapitalizmin 1980 dönemeci ve 24 Ocak’lar

Devamını Oku
27.01.2021
Üniversite nedir, ne değildir?

Üniversite nedir, ne değildir?

Devamını Oku
20.01.2021
‘Yeni’ Türkiye’de mutfağın enflasyonu

‘Yeni’ Türkiye’de mutfağın enflasyonu

Devamını Oku
06.01.2021
Ücretli emek, küresel ekonomide ve Türkiye’de

Ücretli emek, küresel ekonomide ve Türkiye’de

Devamını Oku
30.12.2020
Leo Panitch ve ütopyalarımız

Leo Panitch ve ütopyalarımız

Devamını Oku
23.12.2020
Paris Sözleşmesi’nin beşinci yılı

Paris Sözleşmesi’nin beşinci yılı

Devamını Oku
16.12.2020
Salgın günlerinde asgari ücret gerçekleri

Salgın günlerinde asgari ücret gerçekleri

Devamını Oku
09.12.2020
Krize karşı paketler ve büyüme

Krize karşı paketler ve büyüme

Devamını Oku
02.12.2020
19 Kasım öncesi ve sonrasıyla sanayi

19 Kasım öncesi ve sonrasıyla sanayi

Devamını Oku
25.11.2020
19 Kasım’ı beklerken

19 Kasım’ı beklerken

Devamını Oku
18.11.2020
Sınırsız sömürü, dibe doğru yarış

Sınırsız sömürü, dibe doğru yarış

Devamını Oku
11.11.2020
ABD seçimleri

ABD seçimleri

Devamını Oku
04.11.2020
Cumhuriyetin 97. yılında sanayileşme sorunumuz

“Son dönemin en kritik yapısal reformu hayata geçti. Cumhurbaşkanımızın başkanlığında Sanayileşme İcra Komitesi’ni kuruyoruz. Ekonomi tarihimizde böyle bir vizyon ilk defa hayata geçmiş olacak. Bu komitede, sanayimize seviye atlatacak ve ülkemizi geleceğe hazırlayacak kararlar, ilgili bakanlıklarla birlikte alınacak. (...) Uzun vadeli kamu alımlarını destekleyebileceğiz, böylece sanayide ölçek oluşumunu teşvik edeceğiz. Finansman, gümrük, çevre, altyapı, lojistik ve enerji gibi alanlarda kurumlar arası koordinasyonu hızlandırıp yatırımcının önünü çok net görmesini sağlayacağız. Tedarik zincirlerindeki kritik ürünlerin yerlileşmesini teşvik edip yurtiçi üretim çeşitliliğini zenginleştireceğiz.”

Devamını Oku
28.10.2020
IMF’den dünya ekonomisinin görünümü

IMF’nin yılda iki kez yayımladığı “Dünya Ekonomisi Görünümü” (WEO) raporunun ardından Dünya Bankası ile birlikte düzenlediği yıllık toplantılarının ardından gözler bir kez daha dünya ekonomisinin Covid-19 krizi ve sonrasındaki olası seyrine çevrildi.

Devamını Oku
21.10.2020
Amerikan emekçisinin sağlığı ve yoğunlaşan sömürüsü

Amerika Başkanı Trump’ın Covid-19 virüsüne yakalanması ve neredeyse mucizevi bir biçimde kısa sürede sağlığına kavuşarak görevine geri dönmesi, geçen haftanın önemli başlıklarından birisiydi.

Devamını Oku
14.10.2020
Kalkınmayı planlamak

Ülkemizin yoğun ve yıpratıcı gündemi arasında, geçen hafta sessiz sedasız bir yıldönümü kutlandı: Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) bundan 60 yıl önce 30 Eylül 1960’ta 91 sayılı kanun ile kurulmuştu. Böylece Türkiye, kalkınmasını artık “iktisadi ve toplumsal hayatın bütününü göz önünde bulunduran ve en son tekniklere dayanan yeni ve ileri bir planlama anlayışı içinde gerçekleştirilecekti”.

Devamını Oku
07.10.2020
Eskimiş bir ‘Yeni Ekonomi Programı’

2020-2023 yıllarını kapsayan Yeni Ekonomi Programı Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından dün açıklandı.

Devamını Oku
30.09.2020
Türk Tabipleri Birliği nedir? Ne yapar?

Türk Tabipleri Birliği (TTB) 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunu’na dayanarak 23 Ocak 1953’te kuruldu. Altmış beş ile yayılmış tabipler odalarına kayıtlı yüz bini aşkın hekimi bünyesinde barındırmakta. Üyelerinin yarısı kamuda çalışan, üyeliği zorunlu olmayan hekimlerden oluşuyor.

Devamını Oku
23.09.2020
K-tipi büyüme: Gelirin eşitsizliği

Ulusal ekonominin seyrindeki inişli çıkışlı dalgalanmaların alfabenin harflerine benzetilerek açıklanmaya çalışılması ekonomi gündemimizin renkli ve popüler uğraşları arasında. Özellikle ilgi çeken harf, V ! Bununla daralan bir ekonominin, aynı hız ve kararlılıkla çıkışa geçeceği vurgulanıyor. Örneğin, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak geçen hafta içerisinde yaptığı açıklamada, “tüm öncü göstergeler Türkiye açısından en kötünün geride kaldığını gösteriyor. 2. yarıda ‘V’ şeklinde toparlanma bekliyoruz” sözleriyle bu beklentiyi dile getirmekteydi.

Devamını Oku
16.09.2020
Türk Tabipleri Birliği Uyarıyor

Bu satırların yazıldığı sırada dünyada toplam olgu sayısı 27 milyon 436 bin kişiyi aşmış; virüs nedeniyle yaşamını kaybedenlerin sayısı 896 bin kişiye ulaşmış idi. 7 Eylül itibarıyla, Sağlık Bakanlığı’nca yayımlanan resmi verilere göre, ülkemizdeki aktif olgu sayısı 281 bin 509 kişi; yaşamını kaybedenlerin sayısı ise 6 bin 730 idi.

Devamını Oku
09.09.2020
Milli gelirin normal halleri

Türkiye’nin milli geliri 2020’nin ikinci çeyreğinde bir yıl öncesine oranla yüzde 9.9 azaldı.

Devamını Oku
02.09.2020
Türkiye’nin enerji sorunu

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, geçen hafta “Türkiye, tarihinin en büyük doğalgaz keşfini Karadeniz’de gerçekleştirdi” sözleriyle kamuoyunda bir süredir beklenmekte olan müjdeyi açıkladı. Erdoğan, 320 milyar metreküp doğalgaz rezervi bulunduğunu belirterek “Hedefimiz 2023’te Karadeniz gazını milletimizin kullanımına sunmaktır” dedi. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da söz konusu müjdeyi “Artık cari fazlayı ve döviz fazlasını konuşacağımız yeni bir dönem başladı” sözleriyle karşıladı.

Devamını Oku
26.08.2020
Döviz kurunda rekabetçi olmak

Türk Lirası’nın uluslararası paralar karşısında hızla değer yitirdiği günlerin ardından konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, dövizdeki pahalılığın vatandaşlar açısından önemli olmadığının altını çizerek “Önemli olan kurun seviyesi değil rekabetçi olup olmamasıdır” dedi ve “Turizmin gelmesi için ihracatçı için benim para birimim daha cazip, daha rekabetçi olsun” görüşünü savundu.

Devamını Oku
19.08.2020
Türk Lirası’nı ve TC Merkez Bankası’nı anlamak

Başlığımızdan yola çıkalım: “Türk Lirası’nın seyrini ve TC Merkez Bankası’nın ne yapmak istediğini anlamak” hiç de zor değil aslında… Bu sorulara yanıt verebilmek için çok derin iktisat bilgisine de ihtiyaç gerekmiyor. Biraz sağduyu, en temel birkaç veriyi izlemek ve önyargılı, bağnaz inançlardan uzak, akılcı düşünmek yeterli. Ama bu saydıklarımız içinde de en zor olanı sonuncusu: Bağnazlık ve kör inançlara değil, bilimsel şüpheye ve aklın üstünlüğüne dayanmak.

Devamını Oku
12.08.2020