Erinç Yeldan

Krize karşı paketler ve büyüme

02 Aralık 2020 Çarşamba

Covid-19 salgınının etkileri -ne yazık kitüm dünya ekonomilerini şiddetle etkilemeye devam ediyor. 2020’nin son ayına girerken, yıl boyunca ülkelerin salgının yarattığı olumsuz koşullara karşı ne gibi iktisadi tedbirler aldığını ve bu tedbirler altında elde edilmiş olan ekonomik performansı kısaca değerlendirmenin yerinde olacağını düşünmekteyim.

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı’nın (UNCTAD) 19 Kasım tarihli “Covid-19 Pandemisinin Ticaret ve Kalkınma Üzerine Etkileri” başlıklı raporu, 2020 yılında dünya ekonomisinin bir bütün olarak yüzde 4.3 gerileyeceğini, 2021’de de yüzde 4.1’lik bir geri dönüş yaşanmasının beklendiğini paylaşmakta. Gelişmiş ülkelerde 2020’de beklenen söz konusu daralmanın yüzde 5.8 ile gelişmekte olan ülkelere görece (beklenti yüzde 2.1) daha şiddetli olacağı tahmin edilmekte.

Krizin etkilerinin en yoğun hissedildiği yılın ikinci çeyreği (nisan - haziran) süresince küresel imalat sanayisi yüzde 11 gerilemiş durumdaydı. Bu dönemde dünya mal ticareti yüzde 18, hizmetler kesimi ticareti ise yüzde 21 daralma gösterdi. Bir karşılaştırma yapmak için 2009’un “küresel finans krizinde” dünya imalat sanayisi yüzde 19 daralmıştı.

Üretim ve ticaret aktivitelerinde yaşanan bu daralmalara koşut olarak, UNCTAD raporundan işsizliğin hızla yükseldiğini okumaktayız. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Covid-19 nedeniyle çalışılmayan süreyi eşdeğer tam zamanlı istihdama dönüştürerek iş kaybını saatlik zaman cinsinden hesaplıyor. ILO’nun hesaplamalarına göre 2020’nin ikinci çeyreğinde dünya ekonomisinin bütününde çalışılan süre yüzde 14 gerileme gösterdi. Bu rakamın 400 milyon tam zamanlı işçi istihdamına denk geldiği biliniyor. (Burada kısa ama önemli bir not: DİSK Araştırma Dairesi’nin ILO metodolojisinden yararlanarak yaptığı hesaplamaya göre ülkemizde son bir yılda Covid-19 nedeniyle meydana gelen eşdeğer iş kaybı 2 milyon 159 bin olarak gerçekleşti. TÜİK’in “resmi” verilerinde ise istihdam kaybının 975 bin kişi olduğunu belirtelim.)

Krize karşı uygulanan ekonomik canlandırma paketleri

Krize karşı ülkelerin yıl boyunca uyguladığı iktisadi canlandırma paketlerinin toplam tutarı, UNCTAD ve IMF tarafından paylaşılan verilere göre 12 trilyon dolar düzeyine ulaştı. Ancak bu rakamın dünya ekonomileri arasında eşit dağılmadığı; gelişmiş ülkelerin uygulamaya koyduğu teşvik paketlerinin çok daha yoğun ve etkin olduğu görülüyor. IMF verilerine göre gelişmiş ülkelerce uygulanan doğrudan mali harcama (ya da mali gelirden vazgeçme) biçiminde uyguladıkları genişleyici maliye politikalarının milli gelirlerine oranı yüzde 9.5’e ulaşmakta. Bu rakama, milli gelirlerine oran olarak yüzde 11.8’e ulaşan özkaynak desteği, kredi garantisi ve teşviklendirilmiş kredi kullanımı gibi parasal destekleri de ilave ettiğimizde gelişmiş ülkelerin kullandığı devasa kaynağın boyutları ortaya çıkıyor.

Diğer yandan gelişmekte olan ülkelerde söz konusu ekonomik tedbirlerin büyüklüğü sadece yüzde 3.8’lik mali destek ve yüzde 2.4’lük parasal / kredi desteği olarak hesaplanmakta. Sağlanan toplam desteğin kişi başına boyutu gelişmiş ülkelerde 3 bin 500 dolara çıkarken, gelişmekte olan ülkelerde sadece 161 dolar düzeyinde.

Türkiye’de durum

Sözü ülkemize getirirsek IMF tarafından açıklanan verilere göre Türkiye, eylül ayı başına kadar 573 milyar TL tutarına erişen bir mali destek paketini yürürlüğe koymuş durumda. Bu destekler toplamının milli gelirimizin yüzde 12.8’ine ulaştığı hesaplanabilir. Bu destekler içinde 123 milyar TL’lik kısım bütçe içinden karşılanırken geri kalanı ise bütçe dışı kaynaklar tarafından aktarılmış.

Buna göre uygulanan destekler kredi garantisi (milli gelir içinde payı yüzde 6.8), kamu bankaları tarafından uygulanan kredi erteleme (payı yüzde1.5), kamu bankalarına sermaye enjeksiyonu (payı yüzde 0.5), işletmeler için vergi ertelemesi (payı yüzde 1.5), kısa dönemli çalışma ödeneği (payı yüzde 0.4) olmuştur. Bunlara ek olarak, 17 Nisan tarihinde işten çıkarılmalara yasak getirilmiş, bu yasak 2021 başına kadar uzatılmıştır.

Dolayısıyla IMF’nin paylaştığı verilere göre Türkiye’nin uyguladığı parasal ve kredi borçlandırmasına dayalı tedbirleri, toplam ekonomik destek paketinin dörtte üçüne ulaşmaktadır.

Bu hafta başında Türkiye ekonomisinin 2020’nin üçüncü çeyreğinde, bir önceki yılın eş dönemine göre yüzde 6.7 büyüdüğü verisi TÜİK tarafından paylaşıldı. Büyümenin ardındaki sektörel detaya baktığımızda, finans ve sigorta hizmetlerinde yıllık büyümenin yüzde 41.1’e çıktığı ve ekonomiyi sürüklediği görülmekte. Buna karşın kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmetler sektörü toplamında büyüme oranı sadece yüzde 2.1 olarak gerçekleşmiştir. Finansal hizmet kesiminde bu coşku yaşanmakta iken harcama kalemlerine baktığımızda, 2018’den bu yana makine teçhizat üzerine sabit sermaye yatırım harcamalarının yıllık ortalama yüzde 3.1’lik daralma içerisinde olduğu gözlenmektedir.

Gene TÜİK verilerine göre işgücü ödemelerinin milli gelir içerisindeki payı geçen yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 32.9 iken bu oran 2020 yılında yüzde 29.9 oldu. Diğer yandan “net işletme artığının” (sermaye gelirlerinin) payı ise yüzde 50.5’ten yüzde 55.3’e yükseldi.

İstihdamsız, “kapsayıcı olmayan”, “eşitsiz” ve sabit sermaye yatırımlarıyla desteklenmeyen, kredi köpüklerine dayalı büyüme, ne kadar gerçek ve sürdürülebilir?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları