Ne olacaktı ki?..

Ne olacaktı ki?..

18.06.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

23 Haziran seçimlerinin iki adayı, seçilmiş İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile YSK’ye, geçersiz gerekçelerle “sayım suyum yok” dedirterek İstanbulluların iradesini yok saydırtan tarafın adayı Binali Yıldırım’ın birlikte katıldıkları pazar akşamı yapılan yüz yüze programından spektaküler sonuçlar bekleyenler sanırım düş kırıklığına uğramışlardır.
Bununla birlikte, yine de olayın kazasız belasız atlatılması ve 23 Haziran’a giderken, gergin ortamın bir ölçüde yumuşaması karşısında programın başarılı olduğunu söyleyerek sevinenlerin varlığı, 2019 Türkiyesi’nin demokrasi ve özgürlükler konusunda nerede olduğunun çarpıcı bir göstergesidir.
Program süresince yaşananlar, deneyimli gazeteci Uğur Dündar’ın moderatörlük önerisini geri çevirmekte ne kadar haklı olduğunu göstermiştir.
Moderatör İsmail Küçükkaya, Fethullah Gülen ile iç içeliği herkesin malumu olan AKP’nin adayının, Hocaefendi ile ilişkilerini yadsıyan sözlerinin üstüne gitmemiştir.
Oysa moderatörün işlevi, gerçeğin ortaya çıkması için müdahalede bulunmak olmalıydı. Küçükkaya, programdan sonra, Merdan Yanardağ’ın Tele 1’de yayımladığı kasetteki sözleri Yıldırım’a anımsatıp, o konuda ne düşündüğünü sorabilirdi.

***

Ama Türkiye’nin bu ortamında Küçükkaya böyle bir girişimdi bulunsaydı, bu davranış yandaşlık olarak kabul edilecek ve gerçekte tarafsızlık görevini yerine getiren moderatör, aklın havsalanın almayacağı, haksız saldırıların hedefi haline gelip, işin kötüsü derdini de kimseye anlatamayacak konuma düşecekti.
O yüzden Küçükkaya’nın, aman yandaş görünmeyeyim kaygısıyla yandaşların konumuna düşmesi durumunu kaçınılmaz kılan nedenlerini anlamak gerek.
Zaten öyle anlaşılıyor ki, programa katılan konuşmacıların da, moderatörün de baş kaygıları, bir futbol maçını gol yemeden bitirme peşinde olan takımların atağa kalkarken açık vermemeye azami özen gösteren oyuncuları gibi top kaptırmamaktı.
Bu konuda başarılı oldukları da söylenebilir.
Karşı tarafı suçlayıcı, agresif, dışlayıcı, ötekileştirici görünmemeyi baş amaçları haline getirmiş olan iki taraf da çabalarını daha çok, açık vermemeye odaklamışlardı.
Bu anlamda ikisinin de amaçlarına ulaştıkları, sonuçta hiçbirinin büyük açıklar vermediği, ama ortaya çıkan görüntünün de oldukça yapay olduğu söylenebilir.

***

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın programdan önce yaptığı konuşma, bu karşılaşmadan büyük beklentileri olduğu izlenimini yaratmıştı bende. Ama programı izledikten sonra, bu beklentilerin içeriğini anlayan olduğunu sanmıyorum.
İki adaydan İmamoğlu, gerek 31 Mart kampanyasında gerekse devamında geniş kitlelerin gönlünü kazandığından, onun TV karşılaşmasında sinirlerine yenilerek bir gaf yapmasının dışında, avantajını kaybetmesi düşünülemeyeceğinden, programda amacına uygun davrandığı, bu açıdan rakibine açıkça üstünlük sağlamasa bile, tartışmadan kazançlı çıktığı söylenebilir.
Programın ortaya koyduğu tek kazanç, artık iktidarın da dışlayıcı, horlayıcı, baskıcı, ötekileştirici politikaların kamuoyunda olumsuz karşılandığını anladığını göstermesidir.
Ama bu farkındalık, 24 Haziran’dan sonra hepsi birden heyula gibi dikilecek olan sorunlar karşısında AKP’nin tavrında bir değişiklik yapar mı?
Yoksa, dev sorunlar baskıları kaçınılmaz olarak daha da mı artırır?
Söylemesi gerçekten zor.  

Yazarın Son Yazıları

İyi insan (19 Mart 2024)

İyi insan

Devamını Oku
19.03.2024
Laiklik nedir?

Laiklik nedir?

Devamını Oku
06.03.2024
Yıldönümü

Yıldönümü

Devamını Oku
03.03.2024
Aslında biliyorlar

Aslında biliyorlar

Devamını Oku
01.03.2024
Vatan nöbeti

Vatan nöbeti

Devamını Oku
27.02.2024
Daha neler olacak?

Daha neler olacak?

Devamını Oku
25.02.2024
Ali Sirmen yazdı...

Türkiye hâlâ laik mi?

Devamını Oku
23.02.2024
Mutluluk mecburiyeti

Mutluluk mecburiyeti

Devamını Oku
20.02.2024
İşin özü

İşin özü

Devamını Oku
18.02.2024
Tehlikeli kavga

Tehlikeli kavga

Devamını Oku
13.02.2024
Kader mi?

Kader mi?

Devamını Oku
11.02.2024
Biat etmeyene hayat yok

Biat etmeyene hayat yok

Devamını Oku
09.02.2024
AKP yanıltıyor

AKP yanıltıyor

Devamını Oku
06.02.2024
Monşer

Monşer

Devamını Oku
04.02.2024
Neler olmaz ki?

Neler olmaz ki?

Devamını Oku
02.02.2024
Ne aceleniz var?

Ne aceleniz var?

Devamını Oku
30.01.2024
Bir ittifak nasıl kurulur?

Bir ittifak nasıl kurulur?

Devamını Oku
28.01.2024
Lütfedilen bir yaşam

Lütfedilen bir yaşam

Devamını Oku
27.01.2024
Ali Sirmen yazdı...

CHP-İsveç-NATO

Devamını Oku
26.01.2024
İyi insan (24 Ocak 2024)

İyi insan

Devamını Oku
24.01.2024
İflas budur işte

İflas budur işte

Devamını Oku
23.01.2024
Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Devamını Oku
21.01.2024
Sokak ve siyaset

Sokak ve siyaset

Devamını Oku
19.01.2024
Nasıl olacak?

Nasıl olacak?

Devamını Oku
16.01.2024
Zor günler

Zor günler

Devamını Oku
14.01.2024
Ali Sirmen yazdı

Türkiye’nin ekseni

Devamını Oku
12.01.2024
Yeni yerel yönetim

Yeni yerel yönetim

Devamını Oku
09.01.2024
Bir Kuvvacı dost

Bir Kuvvacı d

Devamını Oku
07.01.2024
Büyük çıkmaz

Büyük çıkmaz

Devamını Oku
06.01.2024
Din devleti

Din devleti

Devamını Oku
05.01.2024
Belliydi

Belliydi

Devamını Oku
02.01.2024
Aynı anıyı paylaşmak

Aynı anıyı paylaşmak

Devamını Oku
31.12.2023
Aynı vatanı paylaşmak

Aynı vatanı paylaşmak

Devamını Oku
29.12.2023
Durum

Durum

Devamını Oku
26.12.2023
‘Dostum Mozart’

‘Dostum Mozart’

Devamını Oku
24.12.2023
‘Anayasal kabahat!’

‘Anayasal kabahat!’

Devamını Oku
22.12.2023
Seçmenin tepkisi

Seçmenin tepkisi

Devamını Oku
19.12.2023
Bir garip patron

Bir garip patron

Devamını Oku
17.12.2023
Ali Sirmen yazdı...

‘Allah’ın gazabı’

Devamını Oku
15.12.2023
Hamas ve Kuvvacılar

Hamas ve Kuvvacılar

Devamını Oku
12.12.2023