Erdoğan Batı’ya karşı savunma pozisyonu aldı
Kadri Gürsel
Son Köşe Yazıları

Erdoğan Batı’ya karşı savunma pozisyonu aldı

02.08.2016 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 15 Temmuz sonrasındaki siyasi pozisyonu, darbe girişiminden dört gün sonra 19 Temmuz’da netleşti. 16 Temmuz sabahı ile 19 Temmuz arasındaki Erdoğan, Nietzsche’ye atfedilen “Beni öldürmeyen (şey) güçlendirir” veciz sözünü hatırlatırcasına, kendisini devirmeyi başaramayan darbeciler sayesinde artık daha da güçlü olduğu hükmüne varmış bir Erdoğan’dı. Yoksa, 18 Temmuz’u 19 Temmuz’a bağlayan gece yarısı, darbe girişiminden sonra taraftarlarının karşısına ilk kez çıktığında, her zamanki otoriter üslubuyla, “İsteseler de istemeseler de...” diye söze başlayıp, kışlayı Gezi Parkı’na konduracağını bir kere daha ilan etmezdi.
Bu Erdoğan, yüzde 50’lik tabanının 15 Temmuz öncesinde olduğu gibi sonrasında da kendisine ziyadesiyle yeteceğini zanneden bir Erdoğan’dı. İhtimal, darbe girişiminden bir gün önce nerede kalmışsa oradan, hem de gücüne güç katmış biçimde devam edebileceğini düşünüyordu.
19 Temmuz’da ise Erdoğan’da bir şeyler değişti...
Darbe girişimi bağlamında, kendisinin dünyadaki durumu hakkında bir nihai hükme varmış olmalıdır. Vahim bir uyarı ya da nihayet olgunlaşan bir değerlendirme neticesinde, 15 Temmuz’la ilgili tehdit algısında kritik bir sıçrama yaşadı. Darbe girişiminin bu manada okumasını dünya ölçekli yapabildi.
Bu sıçramanın nasıl meydana geldiğini ise ileride belki öğrenebileceğiz. Bunda, 19 Temmuz’da ABD Başkanı Obama ile yaptığı telefon görüşmesinin bir rolü olmuş mudur, onu da şimdilik bilmiyoruz.
Ama şunu biliyoruz: 20 Temmuz’daki Erdoğan, dünya söz konusu olduğunda yüzde 50’nin kendisine yetmeyeceğini görmüş ve pozisyonunu bu gerçeğe göre hızla gözden geçirmiş bir Erdoğan’dır.
Bu Erdoğan, 2013’te muhalefet kökenli siyasi gösterilere kararlılıkla kapattığı Taksim’de CHP’nin “demokrasi mitingi” yapmasına razı oldu.
Demokratik parlamenter sistem içinde kalıyoruz, hiçbir zaman bundan uzaklaşmayacağız” diyerek, anayasası da olan bir başkanlık rejimi projesini şimdilik rafa kaldırdığını ilan etti.
15 Temmuz öncesine kadar genellikle dışlamayı tercih ettiği muhalefet partilerinin liderlerini sarayında ağırladı; “milli birlik” görüntüsü vermek istedi.
Sarayına çağırmadığı HDP’nin, mini bir anayasa değişikliği için TBMM çatısı altında yeniden çalışmaya başlayacak komisyonda yer almasına gönül indirdi.
15 Temmuz’a kadar açtığı binlerce hakaret davasının tamamını bir kereye mahsus olarak geri çekti.
Ve nihayet, laiklik karşıtı AKP’nin genel merkezine, Türkiye’ye laikliği getiren Atatürk’ün dev bir posteri bile asıldı. Hatta bir parti sözcüsü, AKP’yi laiklikten yana göstermek için Cemaat’i laikliği ortadan kaldırmaya çalışmakla suçladı.
Kutuplaştırıcı, ötekileştirici ve dışlayıcı siyasetle muktedir olmayı tercih edegelmiş bir Erdoğan’ı, şimdi HDP hariç diğer siyasi partiler ve tabanlarıyla bir “darbe barışı”na gitmeye zorlayan faktör, sözde ikinci darbe girişimini önleme gailesi değildir.
Erdoğan 15 Temmuz’u dünya ölçekli okuyor ve bu dünyanın karşısına bir “milli birlik” tablosuyla çıkmaya çalışıyor.
Kendisine yönelik tehdidin Batı’dan geldiğine inandığı için “darbe barışı” vasıtasıyla, ölçeği dünya olan bir savunma pozisyonu aldı.
ABD istihbaratının, darbe girişiminden öncesinde haberdar olduğu ve bunun aksinin düşünülemeyeceği şeklindeki ön kabullenme bile tek başına bu pozisyonu almasına yeterdi... Lakin sonrasında başka emareler de belirdi.
Başarısız darbe girişimi sonrasında Batılı liderlerin yasak savma kabilinden, yarım ağızla yaptıkları kınama ve yönetime sözde destek açıklamaları...
Yaptıkları uyarılarla, dikkati darbe girişiminin vahametinden ziyade, rejimin aldığı karşı tedbirlerin Türkiye’yi hukuk devleti ve insan hakları normlarından daha da uzaklaştırmaması hususuna dikkat çekmeleri...
ABD ve Avrupa basınında çıkan haber ve yorumların da aynı çizgide oluşu...
Medya ve siyasi elitin, TSK’deki cemaat yapılanmasının darbede merkezi rolü oynadığına ikna olmaktaki isteksizlikleri...
Ve nihayet Batı’dan tek bir Allah’ın kulunun bile taziye ve destek sunmak amacıyla Ankara’ya gelmemesi, Erdoğan’ı “darbe barışı” yoluyla Türkiye’deki muhalefetten güç devşirmeye mecbur etti.
Çünkü Erdoğan sanılanın aksine güç kaybetti ve bunu geç kalmadan gördü. Yitirdiği gücü telafi etmiş gibi görünmek için muhalefetle “darbe barışı”na ihtiyacı var.
Batı’dan tehdit algılamaya devam ettiği ve buna karşı bir denge oluşturamadığı müddetçe “darbe barışı” ihtiyacı sürecek.

Yazarın Son Yazıları

İdlib’de yüzleşmek

İdlib’de yüzleşmek

Devamını Oku
07.09.2018
Osman Kavala’nın sakin mağduriyeti

Osman Kavala’nın sakin mağduriyeti

Devamını Oku
31.08.2018
Yapay zekâ ABD’yle krizi çözer mi?

Yapay zekâ ABD’yle krizi çözer mi?

Devamını Oku
28.08.2018
Türkiye’nin tam teşekküllü krizi

Türkiye’nin tam teşekküllü krizi

Devamını Oku
17.08.2018
24 Haziran’daki ‘uçan mürekkepli mühür’ palavrasını en çok kim yaydı

24 Haziran’daki ‘uçan mürekkepli mühür’ palavrasını en çok kim yaydı

Devamını Oku
03.08.2018
Hızlı ve geçici iktidar

Hızlı ve geçici iktidar

Devamını Oku
14.07.2018
Muhalefetin bir numaralı sorunu medyadır

Muhalefetin bir numaralı sorunu medyadır

Devamını Oku
06.07.2018
24 Haziran’ın sürprizi MHP değil, ‘münafıklar’

24 Haziran’ın sürprizi MHP değil, ‘münafıklar’

Devamını Oku
29.06.2018
Bu seçimin galibi halktır

Bu seçimin galibi halktır

Devamını Oku
25.06.2018
24 Haziran’ın dört kesin sonucu

24 Haziran’ın dört kesin sonucu

Devamını Oku
22.06.2018
‘Oylarınızı çaldırmayacağız’

‘Oylarınızı çaldırmayacağız’

Devamını Oku
21.06.2018
Mantar tabancası patlasa da sandığa

Mantar tabancası patlasa da sandığa

Devamını Oku
19.06.2018
İnce, Erdoğan’ı iktidardayken ‘indiriyor’

İnce, Erdoğan’ı iktidardayken ‘indiriyor’

Devamını Oku
12.06.2018
Korkan iktidar korkutarak oy istiyor

Korkan iktidar korkutarak oy istiyor

Devamını Oku
08.06.2018
Erdoğan ‘Bay Kemal’den neden vazgeçemiyor?

Erdoğan, ‘Bay Kemal’den neden vazgeçemiyor?

Devamını Oku
05.06.2018
Muharrem İnce fenomeni

Muharrem İnce fenomeni

Devamını Oku
01.06.2018
24 Haziran’da iktidarın işi artık daha zor

24 Haziran’da iktidarın işi artık daha zor

Devamını Oku
29.05.2018
Türk Lirası’nı kim çökertti?

Türk Lirası’nı kim çökertti?

Devamını Oku
25.05.2018
Üç yıl sonra HDP yine anahtar

Üç yıl sonra HDP yine anahtar

Devamını Oku
15.05.2018
Dinamizm tamam Umutlar tamam Moraller tamam

Dinamizm tamam Umutlar tamam Moraller tamam

Devamını Oku
11.05.2018
Muharrem İnce’yle bozulan mezhepçilik oyunu

Muharrem İnce’yle bozulan mezhepçilik oyunu

Devamını Oku
08.05.2018
Basın özgürlüğü neden alerji yapıyor?

Basın özgürlüğü neden alerji yapıyor?

Devamını Oku
04.05.2018
Atı alan Üsküdar’a geçecek mi?

Atı alan Üsküdar’a geçecek mi?

Devamını Oku
01.05.2018
İç ve dış krizlerden önce baskın seçim

İç ve dış krizlerden önce baskın seçim

Devamını Oku
20.04.2018
Cihatçılar da Türkiye’ye havale

Cihatçılar da Türkiye’ye havale

Devamını Oku
17.04.2018
Saldırı sınırlı, Türkiye'nin pozisyonu etkilenmez

ABD, İngiltere ve Fransa'nın ortaklaşa gerçekleştirdiği Suriye Operasyonunundan ne anlamalıyız... Sınırlı saldırı Ankar'nın pozisyonunu etkiler mi, Esad rejimini güçlendirdi mi, harekatın zamanlaması manidar mı, harekat Putin'e de bir mesaj mı, İngiltere Başbakanı May kısa yolu mu seçti?

Devamını Oku
15.04.2018
Şimdiki mesele kimyasal silah değil

Şimdiki mesele kimyasal silah değil

Devamını Oku
13.04.2018
Hürriyet’e veda ve teşekkür

Hürriyet’e veda ve teşekkür

Devamını Oku
03.04.2018
Doğan Grubu’nun imhası, ana akım medyanın sonu

Doğan Grubu’nun imhası, ana akım medyanın sonu

Devamını Oku
23.03.2018
Afrin ve ötesi

Afrin ve ötesi

Devamını Oku
20.03.2018
Seçimi boykot, havlu atmaktır

Seçimi boykot, havlu atmaktır

Devamını Oku
16.03.2018
Arkadaşlarımızı hapiste tutarak hiçbir şey kazanamazsınız

Arkadaşlarımızı hapiste tutarak hiçbir şey kazanamazsınız

Devamını Oku
06.03.2018
İdlib’e dikkat

İdlib’e dikkat

Devamını Oku
23.02.2018
TSK Suriye’den neden çıkmaz?

TSK Suriye’den neden çıkmaz?

Devamını Oku
13.02.2018
Suskunluk sarmalındaki Türkiye

Suskunluk sarmalındaki Türkiye

Devamını Oku
06.02.2018
Uğur Mumcu’yu anmak, yalana teslim olmamaktır

Uğur Mumcu’yu anmak, yalana teslim olmamaktır

Devamını Oku
26.01.2018
Afrin savaşının öteki cephesinde durum

Afrin savaşının öteki cephesinde durum

Devamını Oku
23.01.2018
Zor, Suriye’de oyunu bozar mı?

Zor, Suriye’de oyunu bozar mı?

Devamını Oku
16.01.2018
Ölmüş bir gazeteciden ‘Sayın Yetkili’ye mektup: Tercih demokrasi ve diktatörlük arasında

Ölmüş bir gazeteciden ‘Sayın Yetkili’ye mektup:

Devamını Oku
12.01.2018
Türkiye-ABD: Krizin kara yılı başladı

Türkiye-ABD: Krizin kara yılı başladı

Devamını Oku
05.01.2018