Kaydıraklı Anıtkabir’in kısa ve acı tarihi
Kadri Gürsel
Son Köşe Yazıları

Kaydıraklı Anıtkabir’in kısa ve acı tarihi

27.09.2016 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Görülüyor ki Genelkurmay Başkanlığı, bunca yıldır süren teşrik-i mesaisi sonucunda iktidarın siyasi iletişim numaralarını iyi kapmış.
Anıtkabir’e koyduğu rengârenk plastikten “portatif küçük oyun alanı”nı kaldırdığını bildirmek için 25 Eylül’de yaptığı açıklamada bu “maharet”i teşhis ettik.
Genelkurmay, salıncak, kaydırak ve tahterevallinin Atatürk’ün mozolesine, “ziyaretçilerin yoğun talepleri üzerine” konulduğunu belirtti. Ve hatta “oyun alanının çocuk ziyaretçilere Atatürk’ü sevdirmenin yanı sıra Anıtkabir’i sevdirme konusunda da faydalı olduğu yönünde çok sayıda olumlu geri bildirim alındığını” da kaydetti.
Biz ise bu izahatı inandırıcı bulmadık.
Ziyaretçilerin, “Hadi biz içeriyi gezerken çocuklar da burada oynasın, Anıtkabir’i sevsinler” ya da “Mahallede oyun parkı yok, burası geniş, çocuklar burada niye oynamasın, böylece Atatürk’ü de severler” gibisinden sözde saiklerle davranıp, Atatürk’ün mozolesinde bir oyun alanı kurulması için Anıtkabir Komutanlığı üzerinde yoğun bir baskı oluşturduğu hikâyesi ikna edici değildi.
Bu biraz, iktidarın düz liseleri İmam Hatip’e çevirirken “Yoğun talep var” minvalli uyduruk gerekçeyi kullanmasını andırıyor. Biliyoruz ki ne Anıtkabir’e tahterevalli, ne de her mahalleye bir imam hatip kondurulması için yoğun bir talep söz konusu. Bunlar sadece, karar verici öyle istediği için yapılan şeyler.
Anıtkabir’e oyun parkı kurulmasında gerçek karar verici mozolenin komutanlığı mıydı değil miydi, ayrıca onu da bilmiyoruz.
Lakin evet, oyun parkının kaldırılması kararına halkın yoğun tepkisi neden olmuştur. Hatta oyun parkının Anıtkabir’deki mevcudiyetini o anıtta temsil edilen Cumhuriyetçi değerler bütününün alaya alınarak aşağılanması olarak gören bazı tepkili insanlar, Genelkurmay’ın bu açıklamasından bir gün önce salıncak vesaireyi zaten kaldırmışlardı.
Bakınız, Genelkurmay ve Anıtkabir Komutanlığı bilmeyebilir, unutmuş olabilir ve hatta önem de vermiyor olabilir ama Anıtkabir bu ülkenin çağdaş hafızasının en önemli ve eşsiz mekânıdır. Bir ülkenin en büyük, en önemli “hafıza mekânı” en derin saygıyı hak eder, orada ciddiyetsizliğe ve laubaliliğe tahammül edilmez. “Hafıza mekânı”, bir ülkenin ve halkının, coğrafi konum bakımından en merkezi, anlam açısından en kavramsal ve kapsayıcı, entelektüel bakımdan en muhkem ve nihayet yapısı ve çevresiyle en somut ve görkemli varlığıdır. İşte Anıtkabir böyle bir mekândır.
Bu bir saptamadır. İster İslamcı olunsun, ister komünist ya da Kürt milliyetçisi, hatta liberal demokrat, bu gerçeklik hiçbir açıdan değişmez. Orada, olduğu gibi durur.
Dünyanın kendisine saygısını koruyan bütün büyük halklarının köklü devletlerinde hafıza mekânları böyle anlaşılır ve bu anlayışa göre hareket edilir.
Siz, Washington DC’deki Lincoln Anıtı’nda minyatür bir “roller coaster” kurulabileceğini hayal edebilir misiniz? İmkânsızdır.
Kremlin Duvarı’nın Kızıl Meydan’a bakan tarafında Lenin’in mozolesi vardır. Duvarın hizasında da Josef Stalin başta olmak üzere Bolşevik Devrimi’nin diğer önderlerinin mezarları... Onların kurduğu Sovyetler Birliği tarihe karışmıştır belki ama Kremlin Duvarı Mezarlığı ve Kızıl Meydan, Rusya’nın hâlâ en önemli hafıza mekânıdır. Orada dönme dolap kuramazsınız.
Paris’te Pantheon da böyledir. Fransız Devrimi’nin ve cumhuriyetler tarihinin büyük figürlerinin mezarları oradadır. Pantheon’da atlı karınca olmaz. Böyle bir maymunluğa kalkışanları en avantgarde, en züppe, en bohem, en vatansız Parisliler bile kovalar.
Ne yazık ki Anıtkabir’e tahterevalli, kaydırak ve salıncak kurulabildi...Bu nasıl mümkün oldu? Sorunun kısa cevabı için AKP ve TSK’nin çatışmalı tarihine bakmak lazımdır.
Bir Cemaat-AKP ortak projesi olan Ergenekon, Balyoz ve Casusluk davaları ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin siyaset üzerindeki vesayeti yıkılırken, hukuksuz, ahlaksız ve vicdansızca hareket edildiği için ortaya çıkan bir sonuç da ordunun yıkımı oldu. Kurumun kendi kimliğine ve görevine saygısı da felaket seviyesinde tahribata uğradı.
Bu davaları izleyen tasfiyeler sayesinde hem Cemaat 15 Temmuz darbesine kalkışacak kadar güçlendi, hem de 2011’den itibaren üst kademeye eyyamcılık, adam-sendecilik ve korku hâkim oldu. Öncesinde, 1 Mart 2003 tezkeresinin reddine giden süreçteki komuta kademesinin elini taşın altına koymak ve tarihi sorumluluğu üstlenmek yerine idare-i maslahatçılığa meyletmesi vardır. 2003’teki liderlik açığının bedeli çok ağır ödenmiş, ABD faturayı TSK’ye çıkarmıştır. Çuval olayı sadece bir başlangıçtı. Devamı 2007’deki e-muhtıra gafletinin ardından başlayan “iç savaş”ta TSK’ye karşı İslamcılara verilen tayin edici dış destekle geldi.
Anıtkabir’e oyun parkı 23 Nisan’da kurulmuş. Darbe teşebbüsünden 3 ay önce...
15 Temmuz’da ise milli sandığımız ordunun aslında milli olmadığını kan ve acıyla öğrendik. Bir yandan Balyoz ve Ergenekon hiyerarşiyi terörize ederken diğer yandan da Cemaat’in iç işgali 2012’den itibaren üst kademelere doğru hızlanarak tırmanmış ve bütün bu faktörlerin neticesi orduda şuur kaybı olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli hafıza mekânına askerin kurduğu salıncağın kısa tarihi budur.

Yazarın Son Yazıları

İdlib’de yüzleşmek

İdlib’de yüzleşmek

Devamını Oku
07.09.2018
Osman Kavala’nın sakin mağduriyeti

Osman Kavala’nın sakin mağduriyeti

Devamını Oku
31.08.2018
Yapay zekâ ABD’yle krizi çözer mi?

Yapay zekâ ABD’yle krizi çözer mi?

Devamını Oku
28.08.2018
Türkiye’nin tam teşekküllü krizi

Türkiye’nin tam teşekküllü krizi

Devamını Oku
17.08.2018
24 Haziran’daki ‘uçan mürekkepli mühür’ palavrasını en çok kim yaydı

24 Haziran’daki ‘uçan mürekkepli mühür’ palavrasını en çok kim yaydı

Devamını Oku
03.08.2018
Hızlı ve geçici iktidar

Hızlı ve geçici iktidar

Devamını Oku
14.07.2018
Muhalefetin bir numaralı sorunu medyadır

Muhalefetin bir numaralı sorunu medyadır

Devamını Oku
06.07.2018
24 Haziran’ın sürprizi MHP değil, ‘münafıklar’

24 Haziran’ın sürprizi MHP değil, ‘münafıklar’

Devamını Oku
29.06.2018
Bu seçimin galibi halktır

Bu seçimin galibi halktır

Devamını Oku
25.06.2018
24 Haziran’ın dört kesin sonucu

24 Haziran’ın dört kesin sonucu

Devamını Oku
22.06.2018
‘Oylarınızı çaldırmayacağız’

‘Oylarınızı çaldırmayacağız’

Devamını Oku
21.06.2018
Mantar tabancası patlasa da sandığa

Mantar tabancası patlasa da sandığa

Devamını Oku
19.06.2018
İnce, Erdoğan’ı iktidardayken ‘indiriyor’

İnce, Erdoğan’ı iktidardayken ‘indiriyor’

Devamını Oku
12.06.2018
Korkan iktidar korkutarak oy istiyor

Korkan iktidar korkutarak oy istiyor

Devamını Oku
08.06.2018
Erdoğan ‘Bay Kemal’den neden vazgeçemiyor?

Erdoğan, ‘Bay Kemal’den neden vazgeçemiyor?

Devamını Oku
05.06.2018
Muharrem İnce fenomeni

Muharrem İnce fenomeni

Devamını Oku
01.06.2018
24 Haziran’da iktidarın işi artık daha zor

24 Haziran’da iktidarın işi artık daha zor

Devamını Oku
29.05.2018
Türk Lirası’nı kim çökertti?

Türk Lirası’nı kim çökertti?

Devamını Oku
25.05.2018
Üç yıl sonra HDP yine anahtar

Üç yıl sonra HDP yine anahtar

Devamını Oku
15.05.2018
Dinamizm tamam Umutlar tamam Moraller tamam

Dinamizm tamam Umutlar tamam Moraller tamam

Devamını Oku
11.05.2018
Muharrem İnce’yle bozulan mezhepçilik oyunu

Muharrem İnce’yle bozulan mezhepçilik oyunu

Devamını Oku
08.05.2018
Basın özgürlüğü neden alerji yapıyor?

Basın özgürlüğü neden alerji yapıyor?

Devamını Oku
04.05.2018
Atı alan Üsküdar’a geçecek mi?

Atı alan Üsküdar’a geçecek mi?

Devamını Oku
01.05.2018
İç ve dış krizlerden önce baskın seçim

İç ve dış krizlerden önce baskın seçim

Devamını Oku
20.04.2018
Cihatçılar da Türkiye’ye havale

Cihatçılar da Türkiye’ye havale

Devamını Oku
17.04.2018
Saldırı sınırlı, Türkiye'nin pozisyonu etkilenmez

ABD, İngiltere ve Fransa'nın ortaklaşa gerçekleştirdiği Suriye Operasyonunundan ne anlamalıyız... Sınırlı saldırı Ankar'nın pozisyonunu etkiler mi, Esad rejimini güçlendirdi mi, harekatın zamanlaması manidar mı, harekat Putin'e de bir mesaj mı, İngiltere Başbakanı May kısa yolu mu seçti?

Devamını Oku
15.04.2018
Şimdiki mesele kimyasal silah değil

Şimdiki mesele kimyasal silah değil

Devamını Oku
13.04.2018
Hürriyet’e veda ve teşekkür

Hürriyet’e veda ve teşekkür

Devamını Oku
03.04.2018
Doğan Grubu’nun imhası, ana akım medyanın sonu

Doğan Grubu’nun imhası, ana akım medyanın sonu

Devamını Oku
23.03.2018
Afrin ve ötesi

Afrin ve ötesi

Devamını Oku
20.03.2018
Seçimi boykot, havlu atmaktır

Seçimi boykot, havlu atmaktır

Devamını Oku
16.03.2018
Arkadaşlarımızı hapiste tutarak hiçbir şey kazanamazsınız

Arkadaşlarımızı hapiste tutarak hiçbir şey kazanamazsınız

Devamını Oku
06.03.2018
İdlib’e dikkat

İdlib’e dikkat

Devamını Oku
23.02.2018
TSK Suriye’den neden çıkmaz?

TSK Suriye’den neden çıkmaz?

Devamını Oku
13.02.2018
Suskunluk sarmalındaki Türkiye

Suskunluk sarmalındaki Türkiye

Devamını Oku
06.02.2018
Uğur Mumcu’yu anmak, yalana teslim olmamaktır

Uğur Mumcu’yu anmak, yalana teslim olmamaktır

Devamını Oku
26.01.2018
Afrin savaşının öteki cephesinde durum

Afrin savaşının öteki cephesinde durum

Devamını Oku
23.01.2018
Zor, Suriye’de oyunu bozar mı?

Zor, Suriye’de oyunu bozar mı?

Devamını Oku
16.01.2018
Ölmüş bir gazeteciden ‘Sayın Yetkili’ye mektup: Tercih demokrasi ve diktatörlük arasında

Ölmüş bir gazeteciden ‘Sayın Yetkili’ye mektup:

Devamını Oku
12.01.2018
Türkiye-ABD: Krizin kara yılı başladı

Türkiye-ABD: Krizin kara yılı başladı

Devamını Oku
05.01.2018