Zengin babanın hovarda oğlu gibiydi Beşiktaş. Önüne gelene “puan bahşişi” veriyordu. Hoş, baba da zengin değildi ya... Ama hovardalık içten gelen bir duyguydu. Misal; hakemlere, “Garson hesabı getir” diyordu, onlar da “şişirme hesabı” dayıyorlardı tabii… Beşiktaş bu, yanaktan bir makas alıp bırakıyordu iki puanı.
Ne de olsa hovardalık şan işiydi!
Bazen maç sonuna doğru uyanıyordu ama dakikalar da tükenmiş oluyordu. E zaman da ‘Geçti Bor’un pazarı sür eşeğini Niğde’ye...’ oluyordu. Kaç maç hakemin de “şişirme hesaplarıyla” bağıra bağıra gitti.
Sezon başından beri Türkiye Ligi’nde böyle bir resim çizdi Beşiktaş. Dünyanın puanını savurdu ortalığa… Ancak, seneye de Avrupa’da gündemde olmak istiyorsa bu hovardalığı bir son vermeliydi. Osmanlı karşısına Beşiktaş göbekte yaptığı değişiklikle çıktı. Tolgay ve Oğuzhan yoktu. İkisi birlikte yedeğe alınmıştı. Medel’e “Görev” verilmişti. Bu defa “görev” Medel – Atiba’ya düşmüştü! Santrforda ise Cenk’in yerine Negredo “görevliydi”! Yedekler “göreve” hazırdı. Ama Medel bir başka hazırdı. Vaktiyle Süleyman Demirel’e sormuşlardı hükümet kurma görevi için, o da “Biz göreve talip değiliz, görev bize verilir, biz görevi icra ederiz” demişti.
“Görev” denilince bu söz geldi aklıma geldi.
Osmanlıspor, Beşiktaş’ın oyun kurmaması için topa ileride bastı, baskı yapmaya çalıştı. Ancak Beşiktaş yine klasik kanat ataklarıyla ilk yarı 2 gol buldu. 2. yarı rakip önde basmak isterken Beşiktaş’a fırsat oldu. Bu hızlı çıkış Babel’e 3. golü getirdi. Golden sonra Babel’in taklarından daha önemlisi, ilk yarı Gökhan Gönül’ün yaptığı ‘ahlaklı’ hareketti. Top Gökhan’dan çıkmıştı. Ama hakem korner verdi. Quaresma korner için köşeye gitti, topu koydu. Gökhan ikinci bir topu aldı ve hakeme “Top benden çıktı” diyerek kararı değiştirdi. O sırada Q7 hâlâ korner bayrağının yanındaydı. Futbolda bazen kazanmaktan da önemli şeyler vardı. O da ‘Ahlak’…
Çocuklarımıza bırakılacak en büyük “Miras” yani! Artık diğer golleri yazmaya da lüzum yoktu doğrusu…