Adnan Binyazar

Barışa sanatla varılır

20 Ağustos 2021 Cuma

Nasıl bir tutkudur ki Habil-Kabil kardeşlerle ilgili dinsel söylenceler bile savaş üzerine kurulmuştur. Yine de insan çoğaldıkça yeryüzünde daha azgın savaşlar çıkmıştır. Buna karşın, insan en kanlı günlerde bile sanatta, felsefede, bilimde geliştirdiği barış bilinciyle savaşların önünü almıştır. Bir ölçüde de olsa uluslar, savaş alanlarında birbirini boğazlamayışlarını, sanatsal-düşünsel-bilimsel gelişimlerine borçludur.  

Savaş alanlarında neler yaşandığı ilkel dönemlere gitmeyelim; son iki yüzyılda bile uluslar savaşların yıkıntılarını onaracak bilince ermemiştir.      

SAVAŞ VE BARIŞ

İlk akla gelen Tolstoy’un Savaş ve Barış romanıdır. Tolstoy, kitlelerin can verdiği Fransa-Rusya savaşında yalnızca insanın telef olduğunu anlatmıyor, evrensel duyarlığıyla bir atın can verişini de insanlığın gözünün önüne seriyor. 

Her canlının yaşamaya hakkı olduğu izlenimi yaratan bin sayfalık Savaş ve Barış romanının özü şu cümlede yoğunlaşmıştır:   

“Bütün kötülüklere karşın hayat yaşanmaya değer.” 

Bu özlü söz bile savaş kudurganlarına savaşı durdurup barış içinde yaşamayı öğretememiştir.               

GUERNİCA

Sanatçının işi, gerçekleri yansıtarak insanın içindeki yaşama sevincini sonsuz kılmaktır. Elindeki keskilerle koca kayaları yontan sanatçıyı getirin gözünüzün önüne. Bir taş parçasıyla et-kemik-sinir yığınından insan olmanın temelini attığına tanık olacaksınız.

“Sanat ruhun üzerindeki günün tozunu temizler” diyen Picasso, insan gerçeğini yaratıcı gücüne sığdırırken fırçasında Beethoven’in uygarlık melodilerinin sesini duyar. Yüreğinden yaratıcılık fışkırmasaydı, insanın birbirini vahşi hayvanlar gibi parçaladığı savaşın simgesi olan Guernica’yı yaratabilir miydi? 

Onu nasıl bir ruhla insanlığa armağan etmiş olmalı ki “Guernica”nın sergilendiği galeriye gelen savaş generali, Picasso’ya “Bunu siz mi yaptınız” diye sorunca, büyük sanatçı, yanıtı yapıştırıverir: 

“HAYIR, SİZ YAPTINIZ!” 

Guernica’yı nasıl doğduğunu da şöyle açıklar:     

“Üzerinde çalıştığım ve Guernica adını vereceğim resimde ve son zamanlardaki tüm eserlerimde, İspanya’yı acı ve ölüm okyanusuna batıran askeri sınıfa duyduğum nefreti açıkça göstermekteyim.” 

Picasso’nun bir duvarı kaplayacak denli büyük “Guernica” resminde insan, at, öküz başı figürleri öne çıkar. Atın ağzından fırlayan çaresiz dilin kıpırdanışı, donuk yüzlerin bakışıyla insanı birbirine kırdıran savaş kasapları lanete uğratılmıştır. 

 MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Kurtuluş Savaşı’yla Türkiye’yi uygar kılan Atatürk’ün dünyanın birçok ülkesindeki heykellerinin ön yüzüne “Yurtta barış, cihanda barış!” sözü yazılmıştır. Bir konuşmasında da şu gerçeği dile getirir: 

“Milletin hayatı tehlikeye düşmediği sürece savaş cinayettir.” 

Güzellik, sanatla, bilimle çıkar ortaya. Savaş ne denli yıkıcısıyla, sanatla bilim de yapıcıdır. Bu bağlamda Einstein’ın şu sözüne kulak verelim: 

“Ben, savaşı öylesine tiksinti verici ve aşağılayıcı buluyorum ki böyle iğrenç bir eyleme katılmaktansa kendimi parçalayıp yok ederim daha iyi...”  

“Ben barış için savaşmak istiyorum” diyen Ataol Behramoğlu da Einstein’ın gerçekçi inancına şiirin yüreğe işleyen ezgisini katıyor:   

Ona “Haydi /Savaşa” dediler/Başkaca bir şey/Söylemediler • Aldılar köyünden/Davulla zurnayla/Geride üç çocuk/Bir eş ve bir ana • Eline bir silah/Tutuşturdular/Ve karşılaştı/Düşman ordular • Vurulup düştü/İlk çatışmada/Göğsünde bir oyuk/Üç delik alnında • Ey bu topraklar için/Toprağa düşen/Bir karış toprağın/Var mıydı yaşarken? 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Benlik arayışları 19 Nisan 2024
Romeo ve Juliet 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları