Transfer ayı geçmişte kulüp ve futbolcuların farklı heyecan ve beklentilerine cevap verirken arkasından gelen sezon başı heyecanı ile ayrı bir rekabete neden olurdu. O süreçlerin en önemli yeniliği teknik direktör transferi olur ve kulüplerinde başarılı futbolcular transfer ayının hayali olsa da takımların kadrolarında yer bulurlardı. Bizim futbol dünyamız yurtdışı transfer kovalaması yapmaz teknik adamlar ve kurdukları hayali onbirleri önce hazırlık ve daha sonra da TSYD Turnuvası’nda gövde gösterisiyle sahada yer alırlardı. Sonra Bosman ve endüstriyel futbol taklitçiliği ile farklı bir futbol dünyasına futbolumuz erken girdi!

İki yabancı ile başlatılan yolculuk TFF kararsızlığı ve heyecanı sonucu bizim gençlerimizi adeta harcadı!

Futbol zamana sığdırılmış içine her türlü şaibeyi serbest piyasa ekonomisi adına kullanır duruma getirilince ortalıkta sadece para miktarı denetleme güçlüğü yaratan piyasaya terk edilmiştir. Piyasanın yeni bombası yılın transfer gözdelerini kapmak olmazsa yabancı zaafımızı kullanarak kadrolar oluşturmaya proje üretmek olmuştur...

Ama bu bizim amatörce yönetilen kulüplerimizi zorda bırakmıştır. Geçmişte bu yanlış ve çılgın tutarsızlığa karşı eğittiğim gençlerle kanıtlanmış başarılar alkışlanır sanarak verdiğim mücadele beni sistemin dışına itmiştir!

Şu anda benim gibi proje üretenlerin esamesi dahi anılmazken meslek çok zorluklarla anılmaktadır. Artık kendi kulüplerimizden sadece ciddi olarak Altınordu’yu konuşuyorsak ve Avrupa’da oynayan başarılı futbolcularımızla dahi en futbolsuz tablomuz varsa konu önemle ele alınmalıdır.

Bu gerçeğin sorumluları algı ile batık kulüplerde hala aynı tutumla “olmadı bir daha! ” mantığı ile yokluk değil milyonların pazarlığını ve düzenini sürdürüyorlarsa acizane hatırlatma görevimi yapmak zorunda kalıyorum. Unutmayalım, futbol kulüplerimiz vazgeçilmez unsurlarımız olup çaresi, kendi gençlerimiz ve eğitimleridir.