İnsan doğası hep yeniyi ve daha yeniyi ister. Onu eskitir. Bu doğal gerçek doğrultusunda yeni yılınızı kutlarım. Ülkemize, spora ve futbolumuza hayırlı olsun. Endüstriyel (!) Süper Lig’imizin ilkyarısı bitti. Belki de tarihinde ilk kez ilk üç sırayı üç büyükler alamadı! Bu önemli bir yeniliktir. Ama yine de futbol dünyamızı mutlu eden bir başarı değil. Rıza Çalımbay, Okan Buruk ve Ünal Karaman bu başarıda tebriği hak ediyor. Ancak beklenmeyen sürpriz Trabzonspor’da yaşandı. Karaman’ın ayrılığı doğru bir sonuç olamaz. Dünyada futbolu konuşursak, kulüp ve başarı adına Liverpool’u unutmamak gerek. Ulusal Takımımızın grupta Fransa’nın yanında rakibini yenerek ikinci olması alkışlanmalıdır. Yıllarca bize B takımı ile oynayan rakibimiz bu kez gerekli uyarıyı aldı. Yine de devamında kulüp başarısızlıklarımız hem cebimizi hem yüreğimizi yaktı. Getirisi kulüplerimizin borç batağında iflasla karşı karşıya kalmalarıdır. Yabancı futbolcularla kendi futbol eğitimimizin ihmal edilen yetersizliği artık netleşmiştir. Tribün ortalamasının 14 bine düşmesi futboldan zorunlu olarak ekonomik, sosyal ve ürkütücü bir kaçıştır. Yayıncı kuruluş her sonuçtan sonra gündeme getirilen bir rol oynamaktadır. 

VAR gerçeği kötü uygulama nedeniyle oturmamıştır. Her maçtan sonra kararları sıkıntılı bir yorum getirmektedir. Neticede, karar vermek teknolojiyi aşan insana kalmaktadır. 

Fikret Orman’ın aniden Beşiktaş’ta borç batağını bahane ederek kaçar gibi erken kongre kararı, giderayak kadroyu tasfiye etmesi ve kulüp televizyonunun dahi kapanması ürkütücü bir sonuçtur. Hakemlerin sürekli gündemde tutularak standart dışı kararları dikkat çekmektedir. Şenol Güneş, Fatih Terim ve Mustafa Denizli gibi teknik direktörlerin kulüp başarıları farklılaşan ve dengelemeyen bir süreçteyiz. 

Muhteşem tesislerde zemin iyi korunmadığı için beklenen futbolun oynanmaması ve medyanın farklı yorumları çatışmalara sahne olurken, izleyenleri mutsuz etmektedir.

Spor programları, yayıncı kuruluş dışında görüntü vermeden sadece donuk resimler karşısında saatlerce hakem kararları ile geçiştirilmesi toplumsal gerilimlere sebep olmaktadır. Artık futbol yorum ve bakış açıları, yönetimsel sıkıntılarla kimyası bozulan yönetim ve taraftarları karşı karşıya getirmektedir. Teknik adam değişiklikleri, belli isimlerin yer değiştirmesi şeklinde devam ederken, futbol piyasası çıkar beklentisi ile ehliyetsiz kişilere teslim edilmiştir. Geleceğimiz ve gençlerimiz çağdaş eğitim beklentileriyle yeni yılı umutla karşılamaktadırlar. Aynı düşünce ile kadın futbol eğitimine de yakınlık gösterilerek 80 milyonluk ülkemizin her alanda sıçrama göstermesi, yeni yılın getirisi olmalıdır. Bu dünyada varız. En sevdiğimiz spor dalı sadece futbol olurken, diğer branşlara olan uzaklığımızın ortadan kaldırılarak Spor Bakanlığı tarafından özendirilmesi hedef olmalıdır. 

Dünyanin hiçbir yerinde taraftar istiyor diye kulüp yapıları yönetilmez. Kulüpler yönetimsel başarılarıyla taraftarı bu noktaya getirmeden mutlu ederler. İyi örnekleri, İngiltere, İspanya, İtalya, Hollanda ve Almanya bize hatırlatmaktadır. Afrika, Batılılar tarafından eğitilen gençlerle yoğunluk göstermekte ve endüstriyel futbolu zorlamaktadır. Bizim de akademik yapıların mahalle aralarına düşen sorumsuzluğu nedeniyle gerçeği yakalama dengesizliğimiz dikkat çekmektedir. Yeni yılda amacımız hatırlatılan bu gerçeklerin ötesinde hızlı bir spor anlayışıyla toplumu mutlu etmek ve bunu tabelaya yansıtmak olmalıdır.