Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Can Dündar'a Saygı...
“Can Dündar da Milliyet’ten atıldı …”
Buradaki iki harflik “da” eki, bugünkü Türkiye’nin medya ve basın gerçeğini vurgulamasından ötürü çok önemli. Artık yalnızca biri iktidardan yana olan, öteki de iktidarı eleştiren olmak üzere iki medya var; ilki, çoğunluk; ikincisi ise neredeyse her gün daha da azalan bir “azınlık”.
Ama fark, yalnızca bununla sınırlı değil. Asıl fark, aynı ülkede çalışan bu iki medyanın bütün araçları ile iki farklı ülkeyi göstermesi ve yazması. Çoğunluğun ekranlarına ve gazetelerine göre örneğin bu ülkede polise saldıran ve “saldırırken” ölenler, gözlerini yitirenler, ağır ya da hafif yaralananlar var. Şehrin deniz kenarındaki meydanlarından birinde, bir Almadovar’a bile parmak ısırtacak bir düş gücünün ürünü olan, türbanlı bir kadının peşinden koşup onu taciz eden yüz tane “yarı çıplak” erkek var. (Yeri gelmişken belirtelim: Böyle bir düş gücünün uygun bir zamanda “güvenilir” bir psikolojik ve psikanalitik çözümlemeden geçirilmesi, toplumumuzun gelecekteki ruh sağlığı açısından son derece önemli!). Ve nihayet, örneğin bir camiye girip içki içen ve öpüşen gençler var. Azınlığın gittikçe azalan ekranlarından ve gazetelerinden yansıyan gerçekler ise çok farklı. Örneğin ölenler ve yaralananlar, saldıran değil polisten kaçan kişiler; zaten “saldıran” olamazlar, çünkü gaz maskelerinden başka “silahları” yok. Bir kadını kovalayan yüz yarı çıplak erkek gösteren tek bir MOBESE kaydı yok. Bu gerçeküstücü sahnenin tanığı da çıkmadı. Camide içki içtikleri ve öpüştükleri söylenen gençler için de öyle. Üstelik bu son suçlamalar için altı saat sorgulanmasına rağmen şöyle demekte direnen bir cami imamı var: “Ben din adamıyım, yalan söyleyemem; camimde böyle şeyler olduğunu görmedim…”
Gazetecilik uğraşına adım attığından bu yana hep gerçeklerden yana savaşım veren, “gerçeğin hiçbir yalana benzemediğine” kesinlikle inanmış bir gazeteci ve yazar olan Can Dündar, işte böyle bir ortamda ve kendini gerçeğe bunca adadığı için gazetesinden atıldı. Kişilere tapma kültüne: “Başbakan istesin, gazetemi hemen kapatırım!” diyecek kadar batmış bir gazete sahibi tarafından işinden kovuldu.
Yakın sayılabilecek bir geçmişte, Mustafa Kemal Atatürk’ün Mustafa’sına tahammül edememe bağnazlığına karşı o eşsiz “Mustafa” belgeseliyle ve kitabıyla karşı çıkmaktan çekinmeyecek kadar yürekli olan Can Dündar, Köy Enstitüleri’ni ve Devlet Tiyatroları’nın kuruluşunu konu alan belgesel filmleri ve yayınlarıyla da sürekli Aydınlanma’dan yana olan duruşunu hiç sarsılmaksızın sergiledi. Televizyonlarda düzenlediği tartışma programları ise hep eleştirel düşünebilmenin önemini vurgulayan yapımlar oldu.
Yazımı Can Dündar’ın “Nereye?” başlıklı kitabındaki “Sıradan Faşizm” adlı denemesinden bir alıntı ile noktalıyorum: “Ürküyorum! Terörizmin akıldışı saldırganlığından değil sadece korkum… İnsanoğlunun bunun üstesinden gelebileceğine inanıyorum. Afganistan’ı yerle bir edecek bir bombardıman da değil tüylerimi ürperten (…) Bu krizde beni asıl korkutan, gündelik hayatın içinde aniden ortaya çıkan, daha kalıcı, daha yakıcı bir düşman: ‘İçimizdeki terörist…’”
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Sette kavga çıkmıştı: Siyah Kalp dizisinde flaş ayrılık
- 6 asker şehit olmuştu