TÜSİAD Başkanı En Kârlı İşi Yaptı

06 Haziran 2014 Cuma

Mevki-makam yükseldikçe vehimler evhama dönüşüyor.
Çünkü vehimin çoğulu evham...
(Arapça eğlenceli bir dil. Çoğul yapmak için Türkçe gibi sözcüğün sonu “ler - lar”, İngilizce gibi “s” veya “es” eklenmiyor. İlk heceyi ters çevirmek, sonraki heceyi kalınlaştırmak yetiyor. (Velet- evlat / sınıfesnaf/ nadir-ender, vs.)
Tayyip Erdoğan da insan. Onun da kuruntuları var.
Büyük başın derdi de büyük olur misali, o da başbakan olarak vehimle yetinmiyor, ruhu da, zihni de türlü çeşit evhamla dolup taşıyor.
Örneğin, sadece hükümeti ve AKP’yi değil, “devlet”i ve hatta “vatan”ı temsil ettiğine inanıyor.
Değil kendisine biat veya itaat etmeyeni, canını sıkanı bile anında “vatan” haini ilan edebiliyor.

***

TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz da “vatan hainliği”nden nasibini alanlardandı.
Başbakan için siyasi mücadele, bir tür harp oyunu, bir çeşit psikolojik savaş.
Sindirmek istediği kişiye/kuruma mitralyoz olup öfke, kin ve nefret yağdırabiliyor.
TÜSİAD, cümlenin malumu ki, Başbakan’ın en takdir ettiği kurumlar arasında yer alamadı.
Aksine, başkanları veya üyeleri her fırsatta kendisinin “fırçasından” ve hatta “sopasından” nasibini aldı.
Ama yine de ülkenin en zengin kulübü olmanın bilinci ve sorumluluğu ile Başbakan’a nezakette kusur edilmedi.
Önceki gün istifa eden TÜSİAD Başkanı Yılmaz, iş dünyasının ortak endişesini, hissiyatını geçen ocak ayındaki genel kurulda Erdoğan’ın yüzüne karşı seslendirdi.
Beklendiği gibi ve anında da “vatan hainliği” damgasını yedi.
Başta dedik ya, Erdoğan vatanı temsil ettiğine inanıyordu!
Yılmaz ne mi söylemişti?
“Hukukun üstünlüğüne riayet etmeyen, şirketler üzerine vergi cezasıyla baskı kuran ülkeye yabancı sermaye gelmez!”
Başbakan aslında “vatan haini” derken her zamanki gibi sopa gösteriyor ve topyekûn TÜSİAD’ı hedef alıyordu.
Ancak, Muharrem Yılmaz, nezaketle ama anlayan anlasın üslubuyla, hedefe kendisini oturttu.
“Herkesle her şeyi tartışırım. Vatanperverliğimi asla!”
Yani..

“Seni muhatap almıyorum!”
Aslında önceki gün gerçekleşen istifa, o günlerde bekleniyordu.
(İstifa görünürde Yılmaz’ın şirketi Sütaş’taki sendikal mücadeleye “gübre” karışması nedeniyle patlak vermişti.)
Ama üç gün önce verdiği son demeç “gidişi”ni kaçınılmaz hale getirmişti:
TÜSİAD’ın 43 yıllık tarihinde bir “ilk”in tarihini yazan Muharrem Bey’in “cumhurbaşkanı adayı” tarifine bakar mısınız:
“ - Toplumun nabzını tutan,
- Biriken sorunları kavrayan,
- İnsanları dinleyen,

- Toplumu motive eden,
- Birlik ve bütünlüğümüze katkı sağlayan,
- Uzlaşmanın peşinde olan bir cumhurbaşkanı!”
Bu açıkça “Recep Tayyip Erdoğan aday olmasın demek!”
Böyle dedikten sonra da o koltukta oturması ise TÜSİAD’da zarardı.
Sonuçta en kârlı işi yaptı.

Umut Şimdi Ağrı Kışkırtmasında
İkide bir suçlama üstüne suçlama.
- Barış sürecini baltalıyorsunuz.
- Provokasyon yapıyorsunuz!..
Bu görüşü TBMM’de en fazla seslendirenlerin başında Ağrı BDP Milletvekili Sırrı Sakık geliyordu.
Geçen pazar Ağrı belediye başkanı seçildi.
“Milletvekili olarak partisi bakımından çok başarılıydı. Oğlunu kaybetmek gibi bir felakete rağmen kadere karşı metanetiyle saygı uyandırdı. Meclis’te partisinin performansına büyük katkısı vardı. Umalım Ağrı halkı için de yararlı işler yapacaktır” diye yazmaya hazırlanırken..
Mazbatasını alır almaz ilk icraatını açıkladı:
“Utanç abidesini kaldıracağım!”
“Kâzım Karabekir adını levhalardan sileceğim!”
Barış sürecini baltalamaya örnek aransa...
Bundan daha pis ve ucuz provokasyon, dağa kaçırılan çocuklar olabilirdi.

***

Başbakan da bunu fırsat bildi.
Sözde tarihimize, ulusal onurumuza sahip çıkacak ya, bodoslamadan Sakık’a bindirmeye yöneldi.
(Aksine sahip çıkmak istediği ulusal duyarlılık sahibi yurttaşların oyuydu ya, neyse!)
Cumhurbaşkanlığı oyları için aslında Erdoğan’ın “süreç’i (yani pazarlığı) hızlandırın!” talimatı biliniyordu.
Sırrı Sakık’ın ise iyi bir “partizan” olduğu elbette Başbakan’ın da malumu.
Apo’nun oluru ve bilgisi olmadan heykel kaldırmaya da, ulusal bir kahramanın adını caddelerden silmeye de cesaret edemeyeceğini o da biliyor.
Ama Öcalan’a değil ancak Sakık’a laf söyleyebiliyor.
Danışıklı dövüş devam ediyor.
Her şey yüzde 43.5’in üstüne 7-8 puan daha koymak için.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları